Yaşadığımız
coğrafyadan mıdır, içinde yaşayan insanında mıdır, komşularımızdan mıdır,
yürüttüğümüz iç ve dış politikadan mıdır, oyun kurucu olmayıp figüran
olduğumuzdan mıdır, ülkeyi yöneten insan unsurundan mıdır, iç ve dış etkilere
açık olduğumuzdan mıdır, yeterince mücadele edemediğinden midir, kendi
kendimize yetmediğinden midir, bize biçilen rolden midir, birilerinin
bedduasını aldığımızdan mıdır -kendimi bildim bileli- bu ülke sorunlarla
mücadele ediyor, ya da mücadele eder görünüyor. Kah teröre maruz kalıyor, kah
ekonomik krize duçar oluyor, kah dış politikada dışlanıyor.
Bize
bu ülkeyi verenler "Size öyle bir ülke bırakıyoruz ki sorunlarla
boğuşacaksınız. Çünkü ipiniz bizim elimde" demiş olmalı ki sorunlarımız
bitmiyor, pansuman tedbirlerle yolumuza devam ediyoruz. Sanki bize ölümü
gösterip sıtmaya razı etmişler, yerseniz demişler. Biz de sorun çözeceğiz diye
didinip duruyoruz.
Yaşım
55. Yarım asrı devirdim. Bana "Bu ülkenin sorunları çözememesinin sebebi
nedir dense askeriye tarafından yapılan darbeler derim. 27 Mayıs 1960, 12 Mart
1971, 12 Eylül 1980 bu ülkenin on yılda bir yapılan darbelerin tarihleridir. On
yılın tek istisnası 28 Şubat 1997 post modern darbesidir. 80 ihtilalinden 17
yıl sonra yapılmıştır. 15 Temmuz 2016 kanlı darbe kalkışması bile 12 Eylül'de
yolu açılan FETÖ'nün eseridir.
Darbelerin içerisinde en köklüsü
hangisi dense bugün 38 yılını geride bıraktığımız 12 Eylül ihtilali derim. Hani
şu ABD istihbarat temsilcisi Paul Henze'nin dönemin ABD başkanı Jimmy Carter'a
"Bizim çocuklar başardı" dediği darbe. Ülkemizdeki kara bulutların
dağılmamasının, sürekli sorunlarla boğuşmasının temeli 12 Eylül darbesidir. Bu
ülkeye yapılan her kötülüğün altında bu darbenin kökleri yatmaktadır. Kırk yıla
yakın bir zamandır ülkemizde terör yapan, hala da terörüne devam eden, kandan
beslenen örgüt bu dönemin eseridir. Dağ, kırsal veya bölgesel terörün şehir
yapılanması olan FETÖ ise yine bu dönemde neşvünema bulmuştur. Adnan Oktarcılar
diyebileceğimiz sosyete ve zengin yapılanması yine bu döneme rastlar.
DHKP-C'nin kuruluşu aynı dönemlere işaret ediyor Bugün bunlara DAEŞ
eklenmiştir. Saydığım örgütler 80 öncesi kuluçkaya yatırılmış, ülkede akan kanı
durdurmak için yapıldığı söylenen 80 ihtilalinden sonra ise doğum gerçekleşmiş
ve derinden derine büyütülerek bir ahtapot gibi ülkenin her yerini sarmıştır. Birbirinin
ikizi olan bu yapılar aynı amaca hizmet etmiştir. Sırası gelen harekete
geçmiştir.
12 Eylül 1980 ülkenin ABD'nin
oyunlarına peşkeş çekildiği gündür. Öyle bir temel atmışlar ki on yılda bir
darbe yaptırmaya ihtiyaçları kalmamış. Sadece 17 yıl sonrasında 28 Şubat
1997'de bir ayar yapılmış o kadar. Biz hala 1982'de yapılan darbe Anayasası ile
yönetiliyoruz. Her iktidara gelen yeni bir anayasa yapma sözü vermesine rağmen
38 yıl geçmiş hala yeni bir anayasa yapamamışız. Yamalı bohça gibi değiştirile
değiştirile günümüze dek gelen mevcut Anayasadan kimse memnun değil, buna
rağmen değiştirilemedi gitti.
Bunca yıl geçmesine rağmen maalesef
biz 12 Eylül ile doğru dürüst yüzleşemedik. Ahı gitmiş, vahı kalmış iki darbe
komutanını formaliteden yargıladık o kadar. Bugünkü kötülüklerin temelinin 12
Eylül olduğunu bilelim. Bilelim ki bir daha bizi gafil avlamasınlar.
* 12/09/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 12/09/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder