30 Temmuz 2018 Pazartesi

Asker Uğurlamaları


Son günlerde gündemimizde tatlı telaş diyebileceğimiz etkinliklerimiz var. Kimimiz düğün yapıyor, çocuklarının mürüvvetini görüyor; kimimiz yüz binlerce kişi arasından kurada çıkıp hac farizasını yapmak üzere kutsal topraklara uğurlanıyor; kimimiz de vatani görevini yapması için çocuğunu askere gönderiyor.

Saydığım her üç organizasyon iç içe geçmiş, sevinç ve mutluluğu içinde barındıran fiillerdir. Soyumuzun devamı, sağlıklı nesillerin gelmesi ve toplumun en küçük çekirdeği olan ailenin kurulması için evlilik; gitmeye güç getirenlerin dini vecibesini yerine getirebilmesi için hac; ülkenin korunup kollanması için askerlik olmazsa olmazlarımızdır. Her üçü de sevinç ve mutluluktan gözyaşı döktürür insana ve yakınlarına. Her üçünü de dualarla uğurlarız. Zira hayırlı bir iştir.

Bahsettiğim her üç konu, ayrı ayrı ele alınması gereken üç değerimizdir. Burada askere uğurlama konusu üzerinde biraz durmak istiyorum. Yakınlarımdan son yıllarda askere giden yok. Bu yüzden işin iç yüzünü bilmiyorum. Askere gidecek gençler yakınları tarafından yemeğe davet edilir. Güzel bir haslet! Buna diyecek bir şeyimiz yok. Uğurlanırken askerimize harçlık verilir. Buna da eyvallah! Askerimiz otogardan arkadaş, eş ve dostları vasıtasıyla yolcu edilir. Bu da olması gerekendir. 

Yemek ziyareti, harçlık ve kalabalık uğurlamanın dışında yapılanlar biraz abartıya kaçmaktadır. Son yıllarda askere gidenler çetnevir yapar oldu. Asker arkadaşlarıyla yer, içer, oynar oldu. Masraflı, külfetli bir organizasyon ama olsun diyelim. Fakat bu işleri yaparken dünyanın merkezine kendimizi koyuyoruz. Başkasını rahatsız edip etmediğimizi düşünmüyoruz. Ya müzik sonuna kadar açılıyor, silah vb. şeyler atıyoruz. Bu yaptığımız tehlikeli, birini yaralarız, birini korkuturuz demiyoruz. Yan tarafta komşumuz rahatsız, onların bugün cenazesi vardı demiyoruz. Vur patlasın, çal oynasın diyoruz.

Askeri son gün uğurlamaya gönderirken konvoy oluşturuyoruz. Ama oluşturduğumuz konvoy baştan sona tehlike saçıyor, trafiği birbirine katıyor; ya yıldırım hızıyla ana caddelerde uçuyoruz, ya da kaplumbağa hızıyla trafiği kilitliyoruz. Korna sesi gürültü kirliliğine sebebiyet verirken aracın dörtlülerini yakarak kazara konvoyun içine karışan araçlara/kişilere dokuz doğurtuyoruz. Çünkü flaşörleri yanıp sönen aracın nereye döneceğini kestirmek zor mu zordur.

Otogardan uğurlarken otobüsü sallamak, "En büyük asker, bizim asker" diyerek askeri havaya fırlatıp tutmak bana çok makul gelmiyor. Havaya attığımız kişiyi tutamayabiliriz veya bir yerine bir şey olur diye düşünmüyoruz. 

Sözün özü, çetnevir yaparken, konvoy oluştururken, askeri havaya fırlatırken beraberinde büyük risk alıyoruz. Kendimizin veya çevrenizdekilerin canını tehlikeye atıyoruz. Gürültüsü de işin çabası. Yok mu bu işin makul tarafı? 

İyi tezkereler!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder