15 Haziran 2018 Cuma

Faize Faiz Dememek İçin Kırk Takla Atmak


Faize; riba, nema, kredi gibi değişik isimler verilmiş tarih boyunca. Faiz dendi mi çoğu kimse "Hafazan Allah" deyip ürküp kaçarken günümüz faize dayalı ekonomisi, kredi adı altında kendini bize ambalajlayarak pazarlatmayı bilmiştir. "Allah ve Rasulüne savaş açmak" demek olan faiz, açtığı yaralar ve söndürdüğü ocaklara rağmen insanlığın ibret alıp azalıp yok olacağı yerde kartopu gibi artarak hayatımızın içinde bizden bir parça olmaya devam ediyor ve bilinçaltımıza durmadan "Faizsiz bir sistem olmaz" ı pompalıyor.

Dünyanın iyi insanları ekonomiyi yürütmek için faizsiz bir ekonomik model bulmak için çabalamasın ve seyretsin, bunun yerine paradan para kazanan az sayıdaki kötüler bize faizsiz bir sistemi dayatsın. Oturdukları yerden taş atmadan para kazanan bu tipler dünyayı sağacak öyle bir sistem kurmuşlar ki faizler yükselse de kendileri kazanıyor, düşse de... Elinin emeğiyle kazanıp geçim derdinde olan pasif iyiler ise kazandıklarını bu para babalarına aktarıyor durmadan. 

Adına ne derseniz deyin, bugün faize bulaşmayan yok gibidir. Hiç bulaşmadım diyen faiz sarmalından nasibini alıyor. Peygamberimiz, "Öyle bir zaman gelecek ki faize girmeyen kalmayacak, hiç girmedim diyen, tozundan nasibini alacak" dediği günler bugünler olsa gerek. Bu nasıl bir çark ki hepimizi yutup içine alıyor. Çünkü piyasa faiz verilerine göre şekilleniyor. Arz talebe göre değil. Sen istediğin kadar faizle, krediyle işim olmaz deyip övün dur.

Biz faiz bataklığının içinden kendimizi kurtarmaya çalışmayalım, yerine alternatif bir sistem koymayalım. Bu acziyetimiz yetmediği gibi kendini din adına fetva vermeye yetkili gören bazı zevat, "Faizden kaçının" diyeceği yerde "Bu, düpedüz faizdir" diyerek faizli muameleden kaçınanları "Yok bu faiz değildir. Devletin bankalarının verdiği fazlalık faiz olmaz, bunların tüzel kişiliği var, Kur'an'da yasaklanan faiz kişiler arasındaki muamelelerdir" şeklinde fetva vermek suretiyle "Tövbe bulaşmam, girmem bu savaşa" diyenleri mindere çekmeye çalışıyor. Mısır müftüsü de bu tiplerden biri. Belki de başları. Rejimin dümen suyuna girmiş bir noter dense yeridir. 

Din adına söz söyleyenlerin yüz karası. Bu tipler kendilerine bahşedilen makam karşılığında anasını da satar, babasını da. Allah bu dini bu tiplerin elinden kurtarsın. Dinini satan başka neler satmaz ki... Değer mi bir makama geleceğim ve o makamda tutunacağım diye ahretlerini mahveymeye? Bunlar makamların kendilerini yücelteceğini sanan cüce insanlardır. İmamı Azam hiçbir makama gelmeden, tüm makamları elinin tersiyle itmek suretiyle büyük imam olabilmiştir. İşkenceyle öldürülmüştür ama sistemin dayatmasına boyun eğmemiştir. Bu tipler, bu imamın hayatından haberdar değiller mi acaba? Bal gibi haberleri var ama işgal ettikleri makam kendilerine tatlı geliyor. Çünkü dünyalık yaşıyorlar, ahiret gibi bir dertleri yok. Yazıklar olsun bu tip belam kişilere! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder