Faize; riba, nema, kredi gibi değişik isimler verilmiş
tarih boyunca. Faiz dendi mi çoğu kimse "Hafazan Allah" deyip ürküp
kaçarken günümüz faize dayalı ekonomisi, kredi adı altında kendini bize
ambalajlayarak pazarlatmayı bilmiştir. "Allah ve Rasulüne savaş
açmak" demek olan faiz, açtığı yaralar ve söndürdüğü ocaklara rağmen
insanlığın ibret alıp azalıp yok olacağı yerde kartopu gibi artarak hayatımızın
içinde bizden bir parça olmaya devam ediyor ve bilinçaltımıza durmadan
"Faizsiz bir sistem olmaz" ı pompalıyor.
Dünyanın iyi insanları ekonomiyi yürütmek için faizsiz bir
ekonomik model bulmak için çabalamasın ve seyretsin, bunun yerine paradan para
kazanan az sayıdaki kötüler bize faizsiz bir sistemi dayatsın. Oturdukları
yerden taş atmadan para kazanan bu tipler dünyayı sağacak öyle bir sistem
kurmuşlar ki faizler yükselse de kendileri kazanıyor, düşse de... Elinin
emeğiyle kazanıp geçim derdinde olan pasif iyiler ise kazandıklarını bu para
babalarına aktarıyor durmadan.
Adına ne derseniz deyin, bugün faize bulaşmayan yok
gibidir. Hiç bulaşmadım diyen faiz sarmalından nasibini alıyor. Peygamberimiz,
"Öyle bir zaman gelecek ki faize girmeyen kalmayacak, hiç girmedim diyen,
tozundan nasibini alacak" dediği günler bugünler olsa gerek. Bu nasıl bir çark
ki hepimizi yutup içine alıyor. Çünkü piyasa faiz verilerine göre şekilleniyor.
Arz talebe göre değil. Sen istediğin kadar faizle, krediyle işim olmaz deyip
övün dur.
Biz faiz bataklığının içinden kendimizi kurtarmaya
çalışmayalım, yerine alternatif bir sistem koymayalım. Bu acziyetimiz yetmediği
gibi kendini din adına fetva vermeye yetkili gören bazı zevat, "Faizden
kaçının" diyeceği yerde "Bu, düpedüz faizdir" diyerek faizli
muameleden kaçınanları "Yok bu faiz değildir. Devletin bankalarının
verdiği fazlalık faiz olmaz, bunların tüzel kişiliği var, Kur'an'da yasaklanan
faiz kişiler arasındaki muamelelerdir" şeklinde fetva vermek suretiyle
"Tövbe bulaşmam, girmem bu savaşa" diyenleri mindere çekmeye
çalışıyor. Mısır müftüsü de bu tiplerden biri. Belki de başları. Rejimin dümen
suyuna girmiş bir noter dense yeridir.
Din adına söz söyleyenlerin yüz karası. Bu tipler
kendilerine bahşedilen makam karşılığında anasını da satar, babasını da. Allah
bu dini bu tiplerin elinden kurtarsın. Dinini satan başka neler satmaz ki...
Değer mi bir makama geleceğim ve o makamda tutunacağım diye ahretlerini mahveymeye?
Bunlar makamların kendilerini yücelteceğini sanan cüce insanlardır. İmamı Azam
hiçbir makama gelmeden, tüm makamları elinin tersiyle itmek suretiyle büyük
imam olabilmiştir. İşkenceyle öldürülmüştür ama sistemin dayatmasına boyun
eğmemiştir. Bu tipler, bu imamın hayatından haberdar değiller mi acaba? Bal
gibi haberleri var ama işgal ettikleri makam kendilerine tatlı geliyor. Çünkü
dünyalık yaşıyorlar, ahiret gibi bir dertleri yok. Yazıklar olsun bu tip belam
kişilere!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder