Ana içeriğe atla

Allah Rızası İçin Bana Özel Bir Bağlantı Gönderme!

Bazıları işi-gücü bıraktı, Messenger aracılığıyla bir bağlantı gönderiyor. Amaçları, niyetleri nedir bilmiyorum. Çünkü bağlantımız sanal. Özelde yüz yüze gelip iki kelam etmiyoruz. Ama her gün, hatta bazı günler günün her saatinde benimle beraber. İkiye bir telefonumun ekranına "Falan sana bir bağlantı gönderdi" şeklinde bir uyarı alıyorum.

Bana gelen bu bağlantı öyle zannediyorum çoğunuza da geliyordur. Çünkü bu tip kişiler kopyalayıp profilinde kayıtlı olan herkese bir tuş ile gönderiyor. Bana gelen bu tip gönderilerin hemen hemen hiçbirini açmıyorum. Hatta bu yüzden telefonumdaki messenger uygulamasını kaç defa kaldırdım. Ne zaman ki bende cep telefonu  kaydı bulunmayan biriyle özel bir iletişime geçmek zorunda kaldığım zaman mecburen yeniden yükledim. Ama gel gör ki özel iletişim için telefonumda yüklü bulundurduğum bu sanal iletişim, bağlantı göndermeyi  kendine meslek edinmiş kişilerin yol geçen hanına döndü. İşin garibi bu şekil iletişime dönüş de yapmıyorum. Yani benim bu tip arkadaşlarla iletişimim kapalı veya kör bir iletişimden ibaret. Fakat gel gör ki vatandaşın bana gönderdiği tek taraflı iletişim bitmiyor. Ses çıkarmadıkça, tepki vermedikçe daha bir iştaha geliyor. Bu tip gelen mesajların çoğu da "Allah rızası için paylaş...Müslümansan zaten paylaşırsın...Bu mesajı şu kadar kişiye yayalım...Bana da tekrar gönder ki sevdiğin anlaşılsın...Paylaş ki herkes gerçeği görsün..." başlıklarını taşıyor. 

Anlaşılan bu tipler boş ve avare. Kendilerine eğlence veya vakit geçirecek birini arıyor. Boşluktan sıkılıyor, kendini sanal iletişime veriyor. Allah kimseyi yalnızlıkla imtihan etmesin, gece-gündüz birilerini rahatsız etmemeyi öğrenme feraset ve basireti versin.

Diyelim ki bu arkadaşlar samimi. El hak  samimiyetlerinden şüphem yok. Bir şeyleri dert edinmiş belli. Gönderdikleri de önemlidir. İyi de bu arkadaşlar, önemli gördüğü bu tip paylaşımları twitter, facebook gibi sayfalarında paylaşsalar, herkes görse, istifade etse daha iyi olmaz mı? Niçin bu kadar bencil düşünüyorlar? Eğer gerçekten amaçları üzüm yemek, bağcıyı dövmemek ise yapmaları gereken de bu. Yoksa bu yaptıklarını bire bir tebliğ vazifesi mi görüyorlar? Haydi her şeyden geçtim, bıkıp usanmadan gönderdikleri, kendi emeklerinin mahsulü olsa gam yemeyeceğim. Gönderilenlerin tamamı sosyal medyadan veya sanal alemden kes-kopyala-yapıştır ve gönder butonuna basmaktan ibaret. Yani üreten değil, iyi bir nakilci. Hazır yiyici de denebilir. Hatta tüketici. Hele bir de "Allah rızası için paylaş, Müslüman isen zaten paylaşırsın" demek, yaptığı işe Allah'ı alet etmek ve Müslümanlığımı sorgulamak anlamına da gelir. Çünkü bu tür paylaşımın mefhumu muhalifini düşünürsek "Paylaşmadığım takdirde Allah'ın rızasını gözetmediğim ve hatta Müslüman olmadığım veya Müslümanlığımın sorgulandığı anlamına da gelir. Buna kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum. Mübarek madem önemli gördün, paylaşıyorsun; işine Allah'ı niçin karıştırıyorsun? Gönder; isteyen okusun, isteyen paylaşsın. Burada "İşine Allah'ı niçin karıştırıyorsun" sözüm yanlış anlaşılmasın. Allah elbette her şeyimize karışacak. Allah'ı alet etmeyelim demek istiyorum.

Sözün özü, bana messenger vasıtasıyla klasik, bayat ve bildik mesajları gönderenlere  kendi üsluplarınca "Arkadaş! Allah'ını seversen...Müslüman isen...Allah rızası için...ne olur, bana böyle mesajlar, bağlantılar gönderme!" demek istiyorum. Tekraren: Allah rızası için bana özel bir bağlantı gönderme! Nokta...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde