Ülkenin yönetiminde söz sahibi olmak için bir parti de
siyaset yapan bir kişi; düşüncesi, fikri, görüşü farklı olan bir başka partiye
nasıl geçer, niye geçer? Bu siyaset dediğimiz şeyin hiç ilkesi yok mu?
Seçilmiş bir insan akşam bir yerde, sabah bir yerde nasıl
olur? Kendisine oy vermiş yüz binlerin oylarını nasıl böyle hoyratça kullanır?
Seçmenin emanetini babadan miras kalmışçasına tepe tepe nasıl harcar?
Seçmeninin yüzüne nasıl bakacağını niçin düşünmez?
Parti değiştirmesi kendi görüşü mü? Yoksa vekil seçilmesi
iki dudağının arasında olan liderinin emriyle mi gerçekleşti? Eğer kendi hür
iradesiyle yaptıysa bunu kendisine oy veren seçim bölgesindeki seçmenlerine
sorması gerekir. Yok, liderinin emriyle yapıyorsa niçin aklını liraya veriyor?
Eğer böyleyse demek ki aklı kiraya vermek, sadece dini istismar eden din
bezirgânlarına teslim olanlardan ibaret değilmiş. Siyasette de pekâlâ
olabiliyormuş bu işler.
Ülke yönetmeye talip olanların ahlaki-etik değerleri ve
yapacakları siyasetin mutlaka bir ilkesi olmalıdır. Etik değerleri ve ilkeleri
olmayan bir siyasetin bu ülkeye verebileceği bir şey olamaz. Etik değerlerin
başında da seçmenine saygı vardır. Çünkü seçilip Meclis'e giden seçmenini
temsil eder, onların vekilidir. Bizde vekil, asıl gibidir. Asılın vermediği bir
yetkiyi bir vekil hangi hakla kullanma yoluna gider? Nasıl ki oy namus ise
asıla ihanet etmemek de böyledir. Çünkü vekillik emanettir. Kimse kendi malı
gibi kullanamaz. Hele ayak oyunu olarak hiç kullanılamaz. Seçmenle hiç
oynanmaz. Eğer seçmenle oynanırsa seçmenin oyunu, sandıktan çıkamayacak şekilde
alırlar. Bu millet her şeye tahammül eder ama kendisiyle dalga geçilmesine,
ayak oyunlarına, oyunun oyuncak edilmesine asla rıza göstermez.
"Yok, biz ayrı partilerde olsak da aynı yolun
yolcusuyuz, ortak noktamız var, bir kişiye olan düşmanlığımız bizi bir araya
getirdi, biz siyaseti o bir kişiyi indirmek için yapıyoruz, başka da bir
amacımız yok, bugün yaptığımız da bundan başka bir şey değil" denirse o
zaman adama sormazlar mı ne diye ayrı ayrı partilerdesiniz? Feshedin
partilerinizi, bir partinin bayrağı altında birleşin, ya da yeni bir parti
kurarak dükkanınızı kapatın, yeni partinizin adını da "çorba" partisi
veya ODOP, yani "Ona Düşman Olanlar Partisi" veya GMP, yani “Güneş
Motel Partisi” koyun. İsim koymayı dert edinmeyin, size yardımcı olurum.
Zira çorbada benim de tuzum bulunsun. Her şey demokrasi için değil mi?
Kim olursa alın
partinize. Kim olduğuna; hırlı mı/hırsız mı, fikrinize ve zikrinize uyuyor mu bakmayın.
Çizginiz, ona düşman olmak olsun. Bu uğurda yapacağınız her şey mubah olsun.
Ama öyle hesap yapın ki kapalı kapılar ardında yaptığınız hesap sandıktan
çıksın.
*** 24/04/2018 tarihinde Barbaros ULU adıyla Yeni Haber gazetesinde yayımlanmıştır.
*** 24/04/2018 tarihinde Barbaros ULU adıyla Yeni Haber gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder