Bahar meyveleri birkaç haftadır tezgahlardaki yerini almaya
başladı. Yenidünya da bunlardan biridir. Alışveriş için pazara gittiğimde bir
kilo da yenidünya almak istedim. Kilosunu sordum, 5 lira dedi. Bir kilo verir
misin dedim, 20 lira uzattım. Pazarcı, "Eşi ve benzeri yok bu meyvenin,
fazla vereyim" dedi. Hayır, bir olsun dedim. Tarttı elime verdi. Poşeti
aldım. Ayrılırken para üstü aklıma geldi, 20 verdim, üstünü verir misin dedim.
Adam tezgahın ardındaki para kutusunda ne kadar beş liralık varsa avuçladı,
bana gösterdi; sen 20 verdim diyorsun ya, bak bende hiç 20'lik yok dercesine.
İçime sinmese de tamam diyerek ayrıldım. Çünkü şahidim yoktu. Yanımda olan
şahidim de 5 verdin dedi.
Bir iki alışveriş daha yaptım, pazardan çıktım. Pazar
alışverişim, alacağım birkaç çeşidi de bırakarak sona erdi. Elime topladığım
meyve ve sebzeyi pazara yakın yere park ettiğim aracıma koydum. Pazardan çıktım
ama kafam hala pazardaydı. Bedenim arabanın içinde beynim tekrar pazarın içine tekrar
girdim. Hafızamı yoklaya yoklaya yol aldım. İlk vardığın esnaftan patlıcan,
kabak, domates ve biber aldım. Ederi 19 lira tutan borcumu ödemek için elimi
cebime attım. Bozuk 1 liraların dışında cebimde 295 liram olduğunu gördüm.
20'sini uzattım. Para üstü olan 1 lirayı aldım. Karşısındaki pazarcıya
yöneldim. Cebimden çıkardığım 5 lira ile 2,5 kilo portakal aldım. Sonra
yenidünya almak yanındaki esnafa 20 lira uzattım, bir kilo ver dedim. Tarttı
verdi. Para üstünü istediğimde yukarıda bahsettiğim gibi eline aldığı 5'likleri
gösterdi bana. Tekrar cebimdeki paraları çıkarıp baktım, bozuk paraların
dışında cebimde 250 lira kalmıştı. Bozuk paraların toplamı 5 lira imiş, onunla
da 2 kilo elma alıp çıktım.
Uzattım biliyorum ama 1 kg yenidünya bana esnafın 15 liramı
iç etmesiyle 20 liraya geldi. Alacağı olsun esnafın! Kasasında hep beş lira
olması manidar! Nedense alışveriş yapan herkes hep 5 lira vermiş. Tezgahın arka
tarafına geçsem kartondan para kasasının içinde ayrı ayrı istiflenmiş
10'lukları ve benim verdiğim 20'liği de görürdüm. Neyse olan benim 15 liraya
oldu. 3 ila 6 lira arasında değişen yenidünyanın bir kilosu bana epey pahalıya
geldi. Pazarı dolaşırken yenidünya satan biri "Yenidünya 4 lira, böylesini
bulamazsın, vereyim mi" demiş, "Dünyanın kendisinden ne gördük ki
yenisinden göreyim, yalan dünya" deyip almamıştım. Demek ki param bir
sahtekara nasip olacakmış. Çekmiş beni ona doğru. Nasıl ki akacak kan damarda
durmuyorsa çıkacak para da durmuyor.
Aslında en güzeli pazarlardan alışveriş yapmamak,
yapılacaksa da alacağın meyve ve sebzeyi eline aldıktan sonra parayı uzatmak.
Ama sen gel, bunu bana anlat. Alacağımı almadan parayı uzatma hastalığından önce
kurtulmam lazım. Ama çıkacak para rahatsız ediyor beni. Bir an evvel cebimden
çıkmalı. Siz siz olun, önce alacağınızı alın, sonra parayı uzatın. Yoksa kaşla
göz arasında bir kalpazana paranızı kaptırırsınız.
İyi ki bir kilo yenidünya için cebimdeki 100'lüğün birini
uzatmamışım. O zaman bir kilo yenidünya bana 100 liraya mal olacaktı. Buna da
şükür! Beterin beteri var...
Beni yıkan tanıdığımın "Sen adama beş lira
verdin" demesi. Yolda gelirken beş lirayı portakal aldığıma verdim
dediğimde, "Sen portakala 10 lira verdin" demesi. Halbuki portakal
aldığım esnaf, elimdeki 5 lirayı görünce 5 liralık mı istiyorsun diye sormuştu.
Ne diyeyim? Allah herkesin hayrını versin. Helalinden yemeyi nasip etsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder