Bakanlık,
“Sınavla Öğrenci Alacak Ortaöğretim Kurumlarına İlişkin Merkezî Sınav Başvuru
ve Uygulama Kılavuzu” başlığı altında sınavla ilgili kriterlerin belirlendiği
ve sınavla öğrenci alacak ortaöğretim kurumlarının tespit edildiği listeyi
yayımladı. Yeni sınav sistemine göre öğrencilerin yüzde onu sınavla alınacak,
geriye kalanlar ise adrese dayalı olarak muhitindeki bir okula yerleştirilecek.
Sistemi eleştirenler var, savunanlar da. Sistemin mükemmel veya aksak olduğu,
uygulama imkanı bulduğu zaman ortaya çıkacak. Sınavla öğrenci alacak okullara
göz gezdirildiğinde Bakanlığın, İHL ve mesleki ve teknik liselerde kaliteyi
yükseltmeyi hedeflediği gözlemlenmektedir. Fakat işin başında okul veya okul
türünün seçiminde isabet edildiği veya edilmediği tartışmaları eleştiri konusu
yapılmaktadır. Burada niyetim sınav sistemi veya sınavla genel bir
değerlendirme yapmak değil. Üzerinde durmak istediğim, sınavın yapılacağı tarihin
ramazan ayına denk gelmiş olması.
*
Kılavuz
yayımlanıp sınav başvuru ve sınav tarihi netleşince girdiğim bir 8.sınıfta
öğrenciler, “Öğretmenim! Siz bize geçen yıl ‘Orucu kimler tutar, hangi hallerde
oruç yenir’ konusunu işlemiştiniz. Bizim bu sene gireceğimiz LGS sınavı 2
Haziran’da yapılacak ve o gün oruç. Biz oruç tutalım mı, yoksa niyetlenmeyelim
mi? Oruç tutmazsak ne olur, bunun vebali kime ait olur?” şeklinde ardı arkası
kesilmeyen sorular sordu bana. Bazıları da “Her ne olursa olsun, ben o gün oruç
tutacağım” diyen öğrenciler de oldu. 12-13 yaşında hangi okula gideceğim
stresine girmiş öğrencilerden “Orucumuz ne olacak” duyarlılığını görmem beni
fazlasıyla mesrur etti. Ardından üzüntü duydum. Çünkü ne yapacaktı bu
çocukların içinde oruç tutmak isteyenler? Kendilerine normal şartlarda sınav
ile birlikte oruç da tutulur. Buna engel değil. Sizin için hayat memat meselesi
ise -ki öyledir- oruçlu iken sınava girer de sınavınız iyi geçmezse “Oruçlu
olmasaydım daha iyi yapardım, oruçlu olduğum için etkilendim” diyecekseniz bu
durumda kararı kendiniz vereceksiniz, ben size tutun veya tutmayın demem,
zamanı gelince DİB, gerekli açıklamayı yapar dedim.
Merak ettiğim sınav
tarihini belirlerken Bakanlık, öğrencilerin gösterdiği bu duyarlılığı niçin
göstermedi? Haberleri mi yoktu, yoksa bir şey olmaz deyip oruçta sınav yapmayı
mı seçti? Ya da başka tarih bulamadı mı? Bu sınavı ramazan başlamadan mayıs
ayında iken veya ramazan bittikten sonra haziranın son haftası yapabilirdi. 02
Haziran’da sınav yapmak farz mı, vacip mi? Keşke küçük dimağların duyarlılığını
karar vericilerimiz de düşünselerdi. Üstelik eğitim ve öğretimle ilgili
yazılarıyla dikkat çeken Sayın Abbas GÜÇLÜ, yeni sistemi bir basın
toplantısıyla Bakan duyurur duyurmaz, “Haziranın ilk haftası ramazana denk
geliyor” diyerek dikkat çekmişti. Nedense başka tarih bulunamamış olmalı ki
sınav tarihi olarak 02 Haziran tespit edilmiş oldu.
Gördüğüm kadarıyla
sınavın kaldırılışından, yerine yeni bir sınav sistemi ortaya koymaya;
okulların belirlenmesinden, sınav tarihini belirlemeye kadar bir planlama
eksikliği var. Keşke bunlar olmasaydı. Doğrusu, geçen sene nisan ayında 2.TEOG
sınavının yapıldığı günün akşamında “Çocuklar! Geçmiş olsun, umarım en iyi
okullara gidersiniz. Biz bugünden itibaren TEOG adı verilen bu sınavı kaldırıyor,
yerine şöyle bir sınav koyuyoruz. Bundan sonra sınava hazırlanacak olanlar bu
yeni sisteme tabi olacaklar” şeklinde bir açıklama yapılmış ve ardından yeni
sistemin ayrıntılarını kamuoyu ile paylaşılsaydı ve sınavın yapılacağı tarihin
belirlenmesinde oruç tutmak isteyen çocukların ‘Oruç tutayım mı/tutmayayım mı” ikilemi yaşamalarına imkan vermeden uygun bir
tarih belirlenseydi daha iyi olurdu. Kimse kusura bakmasın, eğitim ve öğretim
uzun soluklu bir süreçtir, plan ve programdır. Ne diyelim hayırlı olsun. 16/04/2018
* 18/04/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 18/04/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder