Malumunuz vekil olmak isteyenlerin istifasının son günüydü perşembe
günü. Hummalı bir koşuşturma vardı çoğu kimsede. Belki de tatlı telaştı adı. Herhangi
bir partinin partilisinden, "Sizi partimizde vekil aday adayı olarak
görmek istiyoruz" şeklinde bir telefon bekledim. Beklediğim telefon bir
türlü gelmediği gibi telefonum o gün hiç çalmadı. Hâsılı vekil olma beklentim
başlamadan bitti. Hâlbuki kendi kendime ne güzel gelin-güvey olmuştum:
* Vekil adayı olamasam bile bir yerde beni tanıtırlarken
"X partisinin aday adayı idi. Ama olmadı" şeklinde tanıtılacaktım.
*Vekil adayı olamasam bile partimin beni daha üst bir
mevkide değerlendirmesini bekleyecektim.
* Aday olup vekil seçildikten, mazbatamı aldıktan ve yemin
ettikten sonra tanıdık, dost ve ahbabımın telefonlarına cevap vermeyecektim.
Onlarla bir vesileyle karşılaştığımda "Telefonlarımıza da cevap
vermiyorsun artık" şeklinde densiz bir suçlamayla karşı karşıya kaldığımda
"Efendim, aramaz olur muyum? Gönlüm hep sizinledir. Ama ne edersiniz ki
toplantı ve komisyonlardan başımızı alamıyoruz. Durmadan koşturup hizmet
ediyoruz. Sizinle bir sonraki seçim dönemi görüşecek şekilde planlama yapmıştım."
şeklinde geçiştirecektim.
*Partim ne görev verirse onu yapacaktım: "Otur"
dese oturacak; "kalk” dese kalkacak; “koş" dese koşacaktım. Liderim
bana, "Hiçbir iş yapmadın, bari giderayak falan partiye gir" deseydi
demokrasi ve partim adına bunu da yapacaktım.
* Salı, çarşamba, Perşembe günleri Meclis çalışmasından sonra
seçim bölgeme gidip protokol takılacak; valiye, kaymakama emirler verecektim.
* Çoluk-çocuğumun geleceğini kurtaracaktım. Kendim de süper
emekli olacak, paraya paraya demeyecektim.
Gördüğünüz gibi seçilmenin her türlüsünü istedim, hem de
çok istedim. Ama olmadı bir türlü. Bir de "Bir şeyi çok istersen o olur"
derler. Gördüğünüz gibi olmadı.
Umudumu yitirdim mi? Hayır. Bu ülkede kısa aralıklarla
seçimler yapıldıkça, bende bu seçilme arzu ve isteği oldukça her seçim öncesi
kendimi darı ambarında görmeye devam edeceğim.
Hayat benim için devam edecek her halükarda. Zira anamdan
vekil olarak dünyaya gelmedim. Mevcut görevim olan eğitimciliğe devam edeceğim.
Makam, mevki ve şöhret olmak istememin dışında vekil olmak istememin amacı,
eğitimin benim elimden kurtulmasıydı. Belki de günümüz eğitim ve öğretimimizin
en büyük müsebbibi bendim. Şayet vekil olsaydım belki eğitimimiz düze
çıkacaktı.
Vekillik teklifi gelmeyince üzerimdeki "Vekil ol,
vekil ol" baskısının vücudumdaki kas ağrısından kaynaklandığını acıyarak da
olsa tespit etmiş oldum.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
* 28/04/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 28/04/2018 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder