4 Şubat 2018 Pazar

"Baba ben milletvekili olacağım" ***

-Yavrum! 16 yaşına geldin, şurada lisenin bitmesine ne kaldı? Doğru dürüst kendini derslerine vermiyorsun? Sen, hep dijital oyunlarla vakit geçiriyorsun. Görüyorum ki sen hala sorumluluğunu üstlenemedin. Sen bu temponla üniversitede iyi bir bölüm kazanacağına inanıyor musun?
-Elimden geleni yapıyorum baba. Kendimi daha fazla zorlayamam. Günde birkaç saat bilgisayar oyunu oynuyorum, tüm arkadaşlarım oynuyor. Ben oynamayayım mı? Çocukluğumu yaşamayayım mı?
-Çocukluğunu yaşa yaşamaya. Ama derslerini de ihmal etme. Benim senden istediğim gönlümden geçen iyi bir bölüm değil. Unutma ki kazandığın bölümü değil, ben senin çabanı takdir edeceğim. Önce bir hedef koymalısın kendine.
-Hedefim var benim baba!
-Neymiş hedefin? Bir de ben duyayım.
-Milletvekili olmayı düşünüyorum. Hem kendimi hem de sizi kurtarmış olurum.
-Bu yaşta…Güldürme beni!
-Gülmeni gerektiren bir durum yok. Sen bana hedef koy demedin mi. Al sana hedef.
-Oğlum 16 yaşındasın daha. Milletvekili olmak demek, sorumluluğunu üstlenmen demektir. Haydi bundan geçtim, para demektir. Seçim çalışması yapman için parayı nereden bulacaksın?
-Ne varmış yaşımda? Anayasa referandumuyla birlikte 18 yaşını dolduran vekil olabiliyor. Kalmadan bitirebilirsem lise biter bitmez,  vekilliğe adaylığımı koyacağım. Üstelik sorumluluğumun da farkındayım.
-Oğlum! Adamın canını sıkıma! Ne sorumluluğundan bahsediyorsun? Daha sen doğru dürüst ekmek almaya bile gitmiyorsun, gelen misafire izzet-ikram yapmıyorsun. Üstelik misafir gelince fellik fellik kendine yer arıyor, odandan dışarı çıkmıyorsun.
-Böyle deyip de moralimi bozma. Hedef dedin ben hedefimi koydum, saygı duymanı istiyorum. Sonra oğlun vekil olacak, sevinmelisin buna.
-Oğlum macera ve serüvene kapılma. Sen vekil olmayı kolay mı sanıyorsun? Bu evde macera istemiyorum. Hele hayal hiç!
-Denemekten zarar gelmez baba! Sen demiyor muydun inanmak başarmanın yarısı diye. Bu işler, hayalle başlar…
-Oğlum! Beni el aleme, eşe-dosta rezil etme. Böyle havada uçma, ben senin çok para kazanmanı, şöhret olmanı değil, elinin ekmeğini yiyeceğin bir işin, bir mesleğin olsun istiyorum.
-Eve çok paranın girmesi, oğlunun itibar sahibi olması fena mı? Kendin olamamışsın, bari bana engel olma!
-Oğlum, her şeyden geçtim. Vekil aday adaylığı için müracaat parasını nereden bulacaksın? Daha harçlığını benden alıyorsun.
-Sen bana vekillik müracaat paramı ver, propaganda için de biraz para ayır, şansımı deneyeyim. Bu işler denemeyince olmuyor biliyorsun.
-Oğlum! 18 yaşında vekilliğe müracaat edince el, adama ne der? Ayıplamaz mı bizi.
-Niye ayıplayacak baba! Devlet 18 yaşını dolduran vatandaşlara önce seçme, şimdi de seçilme hakkı verdi. Bu şans bir daha elime geçmez. Benim için bir fırsat bu.
-İyi de milyonlarca 18 yaşını dolduran gençler arasında nasıl vekil seçileceksin? Bizim etimiz ne, budumuz ne?
-Baba! Tüm siyasi partiler aday belirlerken nasılsa en genç vekil adayı bizde diye caka satmayacak mı? Bu ne demek? Hepsi az da olsa 18’ini yeni bitirmiş kişilerden aday gösterecek. Bu şans niye bana gülmesin. Sonra olan anasının karnında mı vekil oluyor? Oturduğum yerden bana vekillik vereceklerini mi sanıyorsun? Bunun için “Ya çıkarsa” demek gerekmiyor mu? Senin hesabına göre bu işlere çok kişi müracaat edecek, bize çıkmaz, diyorsun. Bu milletin büyük bir çoğunluğu para verip piyango bileti almıyor mu? Yine toto ve loto adı verilen şans oyunlarına bel bağlamıyor mu? Sanki bu şans oyunları her oynayana çıkıyor mu? Herkes “Ya çıkarsa” deyip oynuyor, sonunda birkaç kişi gülüyor. Ben de şansımı deneyip “Ya çıkarsa” deyip vekillik düşünüyorum. Lütfen önümü kesme. İşin başında da moralimi bozma.
-Üniversite ne olacak? Okumayacak mısın? Ya askerliğin?
-Hepsini yapacağım. Vekil olduktan sonra hedeflerimde hem üniversite okumak var, hem de askere gitmek.
-Nasıl olacak bu?
-Nasıl, nasıl olacak? Sen Meclisi okul gibi ya da devlet memuru gibi günlük yoklama yapılan yer mi sanıyorsun? Vekil seçildikten sonra kazandığım okula arada bir giderim, önemli oylamalarda liderimin talimatıyla Meclisteki yerimi alır, liderim nereye diyorsa ona göre parmak kaldırır, sonra işime bakarım. Askerlik için de bedellilik düşünüyorum. Bunun için Meclise vereceğim ilk önerge, “Askerliğini yapmamış vekiller, askerlik yükümlülüğünü hiç askere gitmeden bedelli olarak yapar. Bedeli de Meclisin bütçesinden karşılanır.” şeklinde olacaktır.
-Git oğlum! Senin aklın bir karış havada. Ortada fol yok, yumurta yok, sen daha şimdiden uçuyor, Meclise önerge bile veriyorsun. Ayakların yere bassın artık. Sen daha lisede okuyan, liseyi bitirememiş bir çocuksun.
-Bana niye kızıyorsun ki? Bana kızacağına bana seçilme hakkını verenlere bir şey söyle o zaman. Onlar bunu çıkarmışsa demek ki bana güveniyorlar, mutlaka bir bildikleri vardır.
-Git ne halin varsa gör. Ama bu işler senin hayal ettiğin gibi olmaz. Kendini şimdiden darı ambarında görmesen iyi olur. Yoksa hayat çekilmez olur.
-Senin oğlunum, ama gördüğüm kadarıyla benim hayallerimle başa çıkamıyorsun. Unutma ki benim hayallerimin ulaştığı yere senin gerçekliğin asla ulaşamaz. Oğluna, haydi oğlum diye moral vereceğine şimdiden demoralize ediyorsun. Vekil olursam hatırlatırım bunları sana.
-Şimdiden hayırlı olsun o zaman, ne diyeyim? 04/02/2018, Ramazan Yüce, Konya



*** 04/02/2018 günü haberladik'te yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder