26 Ocak 2018 Cuma

Kötü Komşu, Bizi Mal Sahibi Yapmalı! **

1993 yılında askerdeyim. Bol bol seminer ve konferans dinliyoruz. Yine bir gün askeriyenin konferans salonunda Ankara’dan gelen bir albayımız konuşma yapıyor. Salon hınca hınç dolu. Askersin, elin mahkum, doldurmaktan başka çaren de yok zaten. İçeriğini pek hatırlamasam da albayımız güzel bir sunum yaptı. Konferansın bitiminde eratın soru sormasına imkan sağlandı. Bir askerimiz, “Komutanım! NATO içerisinde en güçlü ikinci ordu bizde dediniz. Erat yönünden güçlü olabiliriz. Ya silah ve teçhizat yönünden durumumuz? Bildiğim kadarıyla birçok savaş malzemesini dışarıdan alıyoruz. Etrafı düşmanla çevrili güzel ülkemizin niçin bir savunma sanayisi yok.” şeklinde bir soru sordu. Albay, “Arkadaşlar! Kendi milli savunma sanayimizi kurmaya gerek yok. İleri ülkeler silah ve teçhizatın her türlüsünü ve en iyisini yapıyorlar. Bastırır parayı alırsın.” dedi.

Askerin güzel sorusuna komutandan, “Arkadaşlar! Bu işlerde biraz milli düşünmek, kendi silahımızı üretmek için çalışmamız gerekir, ama maalesef bu alanımız bakir. Bugüne kadar yapılmadı, yapılamadı veya yaptırılmadı. Siz bu soruyu sorarak yetkililerimize bu konuda daha iyi düşünmeleri gerektiğini hatırlattınız. Sizin gibi milli düşünen gençler geliyor, inşallah en kısa zamanda milli sanayimizi de kurarız” deseydi soru soranın aldığı alkıştan fazlasını albayımız alırdı. Maalesef komuta kademesindeki askerimizin bu bakış açısı ben dahil salondaki kimseyi tatmin etmemişti.

Türkiye’nin Afrin’e yaptığı ‘Zeytin Dalı’ operasyonu bazı ülkelerin hoşuna gitmedi. Bakmayın siz “Türkiye’nin endişelerine hak veriyoruz” diye ardı arkasına açıklamalar yapıldığına. Yıllardır canı yanan ülke, hiçbir ülkenin endişesine aldırış etmedi ve Afrin’deki terör yuvasına bir operasyon başlattı. Bazı ülkelerin endişesi terör örgütü lehine fiiliyata dönüştü. Sanırım işittiniz: “Almanya, Türkiye’ye verdiği Leopard tanklarının modernizasyon işini askıya aldığını” duyurdu.  Utanmasa benim tankımı dostuma karşı kullanamazsın diyecek. Zaten bunun Türkçesi bu. Sanki tankı bize bedava verdi. Gördüğünüz gibi albayımızın dediği gibi bastırmışız parayı, almışız tankımızı. Ama bir devlete karşı değil, dünyanın terör listesine aldığı bir örgüte karşı bile kullanmamıza sıcak bakmıyor Almanya.

Aslında biz bu filmi 74 Kıbrıs harekâtında  bize ambargo uygulandığında görmüştük. Nedense o günden 1993 yılına geldiğimiz zamanda bile tedbirimizi almamışız. 1974 Kıbrıs Harekâtını görmüş bir subayımızın 1993 yılında hala milli sanayiden yana dem vurmaması beni düşündürmüştü. O zamanki komuta kademesinde bu şekilde düşünen asker ve siyasilerimizin sayısı da azımsanamayacak kadar çoktu muhtemelen. 2018 yılında iş başa düşüp terör odaklarına bir operasyona kalkıyorsun. Bildik manzara tekrar karşımıza çıkıyor. Merak ediyorum, ben bu tankları kendimize tehdit olanlara kullanmayacağım da piknikte mi kullanacağım?

Yıllardır bu milleti “Al bende en iyisi var, sana vereyim, sen uğraşma” diyerek paramızı alıp sömürmüşler.  Bereket bugünün asker ve siyasileri geçmiş asker ve siyasiler gibi düşünmüyor, savunma sanayimize ağırlık veriyor. Görsel ve yazılı medyadan izleyip okuduğumuza göre savunma sanayimizin yüzde yetmiş beşi milli unsurlardan oluşuyormuş. Demek ki isteyince oluyor. Devlete bu zihniyet hâkim olduktan sonra bugün yüzde 75’ini yapan, yarın yüzde yüzünü de yapar. Yeter ki istensin, yeter ki milli düşünülsün. Milli sanayimizin tamamı bize ait oluncaya kadar dışarıdan silah ve mühimmat alınırken askeri ve siyasilerin, anlaşmayı daha sağlam yapmasında fayda var. Hatta “Ben bunu senden alıyorum ama gerekirse bu aldığımı sana karşı da kullanabilirim, vereceksen bu şekilde anlaşma yapalım” demelidir.

Almanya’nın 2018'de bize bu yaptığı kulağımıza küpe olsun, kendi silahımız ve teçhizatımızı tamamen kendimiz yapalım. "Kötü komşu, kişiyi mal sahibi yapar" atasözümüzü de yeniden hatırlayalım. 26/01/2018, Ramazan YÜCE, Konya

** 26/01/2018 günü 'kahta.soz'de yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder