14 Ocak 2018 Pazar

Emlak ve araba alım satım işleri ve eğitim-öğretim

Başlığı görür görmez emlak-araba alım-satış işiyle eğitim ve öğretimin ne alakası var? Biri Hanya ise, diğeri Konya diyebilirsiniz. Eyvallah derim bu eleştirinize. Nasrettin Hocanın kardan yemek yapmayı denemesi gibi ben de  deneyeceğim. Bakalım ne çıkacak?

Günümüzde gayrimenkul ve araba alım satış işleri hız kesmeden devam ediyor. Kimi ihtiyacından, kimi yatırım, kimi de yenilemek istemeden dolayı bu piyasa sürekli canlı. Zaten bu yüzden galeri ve emlak sektörü de var bu işlere bakan ve bu işlerden ekmek yiyen. Vergisini ödeyen, dükkanının elektrik ve suyunu ödeyen resmi alım-satıcıların sayısı azımsanamayacak kadar çok. Yaptıkları iş oranında alan ve satandan komisyon alıyorlar. Bu işi resmi yapanların dışında bir de gayri resmi yapanlar var. Kimi memur, kimi emekli, kimi işçi, kimi esnaf, kimi zanaat sahibi, kimi serbest meslek. Önüne gelen yapıyor bu işi. Kimi alıp satıyor, bundan ekmek yiyor, kimi komisyonculuk yapıyor, tıpkı galerici veya emlakçi gibi yüzde ile çalışıyor. Kimi alım satımdan dolayı devletin belirlediği sınırı doldurmuşsa ya eşinin, ya annesinin, ya çocuğunun üzerinden bu alım-satım işlerine devam ediyor.

Vatandaş bir gayrimenkul veya bir araç alım-satım işi yapmaya kalksa emlakçi ve galericiye komisyon vermeyeyim, eş-dost vasıtasıyla satmaya/almaya kalksa veya ‘Sahibinden’ alım-satım yapayım demeye kalksa karşısına yine bir komisyon alan veya komisyon uman çıkıyor. Gayri resmi emlakçilik veya galericilik yapanların kazandığı parada falan gözüm yok. İsteyen istediği kadar alsın, satsın, para kazansın. Ek gelir gibi görebilirsiniz bunu. Fakat bildiğim akdarıyla kayıt dışı ekonomi bu. Bu alışverişlerden devletin kasasına vergi girmiyor. Bu işi resmi olarak yapanlar vergi verirken gayri resmi yapanlar vergiden muaf oluyor. Bu işlerde devletten vergi kaçırıldığı gibi haksız rekabet de göze çarpmaktadır.

İnsan emlakçiye, galericiye niye gider? Alım-satım işlerini anlamadığı için gidiyor. Haydi alınan komisyondan dolayı buralara gitmedi, eş-dost vasıtasıyla bu işi halledeyim hesabı yapıyorsun. Muhabbet ettiğin, evine gidip geldiğin kişiye konuyu açınca sana ev-araba almak için dört elle sarılıyor bu işe. Sana ön ayak oldukça yaptığı iyilikten dolayı zahmet verdim diye özür üstüne özür diliyorsun. Koşuşturmayı sonradan anlıyorsun. Zira bir alım ve satımda sana ön ayak olan dostun bir bakmışsın ki komisyon derdindeymiş. Zaten komisyon vermezsen ya da senden alamayacağını anlarsa kolay kolay yardımcı olmuyor, ipe un sererek bakıyor bu işlere.

Gördüğüm kadarıyla emlak ve araba alım-satım piyasasında aracı olan; eşin, dostun da olsa parasız, komisyonsuz yürümüyor bu işler.

Şimdi gelelim eğitim ve öğretimle alakasına…Emlak ve araç piyasasında gayri resmi olarak komisyon hesabı çalışanların, bir zaman sonra eğitim ve öğretimle ilgili bir işi olsa, senin kapını çalsa işini yapmak için araştırma yapıyorsun, önüne düşüyorsun, oturup kendin yapıyorsun, günlerce uğraşıyor, yardımcı oluyorsun…karşılığında para yerine ‘sağ ol, teşekkür ederim’ alıyorsun. Çok vefalı olanı, yeri geldikçe “Sayende bu işimiz oldu’ diyor zaman zaman.

Hemen aklınıza eğitimciler de yaptıkları yardımlardan para mı istiyor gelebilir. Hiç öyle bir şey düşünmedim. Zaten teklif eden de olmaz. Para teklif eden olsa da hiçbir eğitimcinin yapılan rehberlikten dolayı para alacaklarını sanmıyorum. Zira vatandaşın bilmediği bir konuda yol gösteriyor, yardımcı oluyorsun. O zaman derdin ne derseniz? Mademki yabancısı olduğun emlak ve araba alım-satım işlerinde bu işlerden anlayanlar gayri resmi olarak komisyon alıyorlarsa insanlar bilmedikleri eğitim ve öğretim konusunda kapısını çaldıkları eğitimciye veya bu işleri bilen birisine para teklifi etmiyor? Acaba, bu ülkede eğitim ve öğretim zaten bedava diye mi teklif edilmiyor. Eğer böyle düşünülürse acaba yarın devlet emlak ve araç alım-satım işlerine aracılık edenlere ücret ödenmez dese, acaba bu kişiler aracılıktan dolayı komisyon almaktan vazgeçerler mi?

Emlak ve araba alım-satım işleri ile eğitim-öğretim arasında kurduğum bağlantı garibinize gidebilir. Garip de olsa düşünülsün istiyorum. Etik olanın emlak ve galericilik işini resmi yapanların belirlenen ücreti alması, işi-gücü olup da gayri resmi olarak alım satım yapanların bu işlerden ekmek yememesidir. Yok, bu işlerde ek gelir var, vatandaş işini çıkartıyor deniliyorsa özellikle böyle düşünen memur görünümlü emlakçilerin, eğitimle ilgili sorunlarını halledenlere de para vermesi gerekir. Eğer bilmeyene yardımcı olmak para almayı gerektiriyorsa o zaman bilmediğimiz her konuda bize yardımcı olana para verelim. İşin ucunda para olduğu zaman insan daha değerli oluyor. Bu ülkede parasız yürüyen işlerde hiç kimsenin değeri olmuyor. 14/01/2018 Ramazan YÜCE, Konya





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder