5 Kasım 2017 Pazar

Okullar Sahasında Nasıl Bir Numara Olur?

Liselere geçişle ilgili yeni açıklanan sisteme göre ortaokulu bitiren öğrencilerin % 90’ı adrese dayalı sisteme göre bölgesindeki okullara yerleştirilecek. Her sistemin olumlu-olumsuz yönleri olabilir. Çünkü hiçbir sistem kendi başına yüzde yüz doğru bir sistem değildir. Normal şartlarda adrese dayalı öğrenci yerleştirilmesini savunurum. Çünkü en iyi okul evine en yakın okuldur. Normal akışına bırakılırsa, ayrıca mahallemizdeki okula; öğrencisiyle, velisiyle, öğretmeniyle, idarecisiyle, mahalle sakinleriyle gereken önemi verilirse mahallemizdeki okul, pekâlâ başarılı olur. 

Öncelikle tarafların mahallesindeki okuluna inanması ve kafalarındaki “Mahallemizdeki okul kötüdür” algısını değiştirmeleri gerekiyor. Bu değiştirilmediği müddetçe biz çok sistem eskittiğimiz gibi okul da eskitiriz. Aslında okulları okul yapan öğrencinin kendisidir, bakış açımızdır aynı zamanda. Bakış açımızı değiştirsek her şey hallolunur. Eğitim ve öğretimle ilgili yazılar yazan Sayın Abbas Güçlü, 19/08/2017 tarihli Milliyet gazetesindeki köşesinde “Harvard’ı dünyanın en iyisi yapan değerler ne?” başlıklı yazısında şu açıklamaya yer verir: Harvard’ı temsilen “Prof. Herschbach’a  … Harvard’ı farklı kılanın ne olduğunu sordum. “Bizi farklı kılan bir şey yok…güzel binalar, iyi derslikler, donanımlı kütüphaneler, iyi hocalar, iyi öğrenciler birçok yerde var. Hepimiz aynıyız. Bizi farklı kılan, biz değil; bizi öyle görenler” dedi.

Sayın Güçlü’nün ne demek istediği sanırım anlaşılmıştır. Harvard’ı Harvard yapan çevrenin, okumak isteyenlerin bakışı. Demek ki okul hakkında güzel düşünmüşler, meyvesini de güzel bir şekilde topluyorlar. Harvard’a bakan gözleri buraya getirelim, ya da biz Harvard’a bakan kişiler gibi okullarımıza bakalım, okullarımız başarı üstüne başarı yakalar. Mahallemizdeki okulu beğenmez, burun kıvırırsak okulumuzda dünyanın en iyi sistemi uygulansa, birinci sınıf öğretmen ve yönetici okulumuzda çalışsa inanın mesafe kat edilmez. Eğri oturup doğru konuşalım, her birimiz en iyi okul, en iyi öğretmen, en iyi müdür arayışı içindeyiz. Çoğumuz muhitimizdeki okulu beğenmeyip daha uzaklara çocuğumuzu kaydediyoruz. Çünkü “Bizim okul iyi değil, mahallenin çocuklarının seviyesi düşük, zaten buraya düzgün öğretmen gelmez” şeklinde bir algımız var. Biz hep uzağı severiz. Sanırız ki uzaktan gelen davulun sesi hoş çıkar misali. Evlenirken de böyle değil miyiz? Mahallemizde gelin adayı komşu kızı veya damat adayı oğlan vardır. Onu hiç görmeyiz. Gözümüzü uzağa dikeriz. Okullara bakışımız da maalesef böyledir.

Mahallesindeki okulu beğenmeyen, okul iyi olsun diye çabalamayan ve alıp çocuğunu ötedeki okula veren bir kişiye kusura bakmasın kendine Müslüman derim. Tüm mahalleli öncelikle kendi mahallesine, kendi çocuğuna, kendi öğretmen ve idarecisine inanmalıdır. Herkes önce kendi evinin önünü ve mahallesini temizlemelidir. Güzel gören güzel düşünür. Kafasındaki olumsuzlukları atamayan kişilerin eğitim ve öğretime verebileceği bir şey yoktur.

Çocuğumuz hangi okul türüne giderse gitsin her okulu sahasında en iyi yapmak için tüm paydaşların inanarak ellerini taşın altına koymalıdır. Hepsi inanırsa mahalle okulunda iyi bir sinerji meydana gelecektir.
Sonuç, kötü olarak gördüğümüz okul kötü, iyi olarak gördüğümüz okul iyi olacaktır. İnanmıyorsanız haydin hep birlikte deneyelim. Zaten denemediğimiz sistem kalmadı. Bunu da denersek bir şey kaybetmeyiz. 05/11/2017



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder