Ana içeriğe atla

Eğitimde Başarının Anahtarı

ABD ve dünyanın önde gelen üniversitelerinden olan Harvard Üniversitesini ziyareti sırasında Abbas Güçlü, üniversite yetkilisine "Sizi diğer üniversitelerden farklı kılan nedir" diye sorar.

"Bizi farklı kılan bir şey yok…güzel binalar, iyi derslikler, donanımlı kütüphaneler, iyi hocalar, iyi öğrenciler birçok yerde var. Hepimiz aynıyız. Bizi farklı kılan, biz değil; bizi öyle gören" cevabı nı verir yetkili.

Ne zaman okullarımıza bu gözle bakarsak eğitimde başarılı oluruz. Başarının reçetesi budur. Yoksa hiçbir sistem bize çare olmaz. Her yeni sistem bize acı reçete sunmaya devam edecektir.

O zaman güzel bakıp güzel düşünmek gerekiyor. Olanı kabul edip olanla yetinmek, olanın en iyisi olmak için çabalamak gerekiyor. Olumsuz bakış açısı bizi bir yere götürmez. Sonu hüsrandır, hezimettir.

Bunun için tüm paydaşlar bakışımızı müspete döndürelim. Diyelim ki;
-En iyi okul, okuduğum okuldur,
-En iyi okul, görev yaptığım okuldur,
-En iyi okul, evime en yakın okuldur,
-En iyi öğrenci, okuttuğum öğrencidir,
-En iyi okul, mahallemdeki okuldur,
-En iyi yönetici, bizim yöneticimizdir,
-En iyi veli, bizim velilerimizdir,
-En iyi öğrenci, ihtiyacını bilen öğrencidir,
-En iyi öğrenci, sorumluluğunu taşıyan öğrencidir,
-En iyi veli, korumacı olmayan velidir,
-En iyi arkadaş, okulumdaki, sınıfımdaki öğrencidir,
-En iyi bakan, öğretmenine değer veren, onlara saygı gösterendir,
-En iyi paydaş, olanla yetinip üzerine koymaya çalışandır,
-En iyi sistem, mevcut sistemdir,
-En iyi personel, okulumuzun personelidir,
-En iyi çocuk, kendi çocuğumdur,
-En iyi iç ve dış paydaş, birbirine empati yapandır,
-En iyi iç ve dış paydaş, eleştiriye açık olandır,
-En iyi iç ve dış paydaş, işini ibadet aşkıyla yapandır,
-En iyi iç ve dış paydaş, birbirine çelme takan değil, birbirinin eksikliğini örten ve tamamlayandır,
-En iyi iç ve dış paydaş, birbirine faydalı olandır,
-En iyi eğitim, rızık endişesi taşımayan eğitimdir,
-En iyi eğitim iç ve dış paydaşların kenetlendiği okuldur,
-En iyi bakış açısı, olaylara olumlu bakmaktır,
-En iyi iç ve dış paydaş, dışarıdan destek ve takviye almayandır,
-En iyi iç ve dış paydaş, birbirindeki cevheri ortaya çıkarandır,
-En iyi sistem uzun soluklu olan, kaç nesli aynı kriterlerle mezun edendir,
-En iyi okul, paydaşları motive edendir,
-En iyi okul, notun hakkaniyet ölçüsünde verildiği yerdir, herkesin hakkına razı olduğu mekandır,
-En iyi okul, birbirinin hakkını koruyan, birbirinin hakkını çiğnemeyen okuldur,
-En iyi okul, paydaşlarını suçlamadan sorgulayan ve birbirine karşı vicdani sorumluluk çerçevesinde hesap veren okuldur,
-En iyi okul, problemi örten okul değil, çözmek için emek sarf eden okuldur...
 05.11.2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde