Anadolu'da düğünler zahmet, meşakkat, sıkıntı, masraf ve
maliyet olsa da mutlu bir yuvaya adım atılacağı için adına 'tatlı telaşe'
deniyor. Adını kim koydu bilmem ama tatlı olup olmadığı su götürür. Çünkü
düğünün kendisi başlı başına bir koşuşturmadır. Hem vücut yoruluyor, hem de
zihinler.
Düğün hazırlıkları bir taraftan tam hız gidiyorken diğer
taraftan da acaba bir aksaklık olur mu? Arada bir sıkıntı meydana gelir mi? Kaç
kişi çağıralım, acaba bütçemiz kaldırır mı? Davet ettiğim kişiler gelir mi?
Gelirse ne kadar fire verir? Yemek yetmemezlik yapar mı? Misafirler geri döner
mi? Yemekler güzel olacak mı? Bu minval üzere kafanda kırk tilki davetli
listesi hazırlamaya başlarsın. Önce kaç kişiye kart dağıtacağını tespit
edersin. Ardından kız evine ne kadar kart lazım olduğunu sorarsın, oğlan
ne kadar kişiyi çağıracak onu belirlersin. Geriye kalan davetli sayısı sana
kalır. Sen de bir liste çıkarırsın, sayıyı geçiyorsa elemeye, doldurmuyorsa
ilave yaparsın.
Sayıyı tutturmak epey uğraştırır insanı. Şunu çağırmasam
olmaz, bunu çağırmasam olmaz. Sağa koyar olmaz, sola koyar olmaz. Sonunda
doğru-yanlış bir seçme ve elemeye tabi tutarsın. Davetiye yazamadığın
dostlarının ezikliğini duyarsın. Keşke duymasa, duyarsa mahcup olurum endişesi
taşırsın. Sonunda kartları yazmaya başlarsın.
Kartları yazdıktan sonra bir sorun da burada başlar. Bu
kartlar nasıl dağıtılacak? Haydi dağıtmaya kalktın, görüştüğün çoğu kimsenin
evini bilmezsin. Kime, nasıl ulaştırırım şeklinde kara kara düşünürsün. Nazın
geçenlere whatsap aracılığıyla gönderirsin. Bazıları da sanal davetiyeyi kabul
etmez. Kart gelecek bir defa der. Bazılarına telefon açar, evinin adresini
alırsın. Kart vereceğim, hayırlı bir işimiz var dersin. Acaba bir umut, kardeş
whatsaptan gönderiver der mi diye bekler durursun. Evine kartı vermeye varınca "Buraya
kadar niye yoruldun, whatsaptan gönderseydin cevabı alırsın. Be mübarek ev
adresini isterken söyleseydin ya. Hoş bazıları söylüyor. Bu tipler leb demeden
leblebiyi anlayan kişiler. Allah sayılarını çoğaltsın.
Bazısının evini ara ara bulamazsın, hele bir de yol
özürleysen. Sinirinin tavan yaptığı andır bu an. Ne faydası olacaksa. Bazısı
davetiyeyi aldıktan sonra "Yapacağım bir şey var mı, içten söylüyorum, hiç
çekinme bak." deyince Hızır ayağına geldi diyorsun. "Efendim
falana bir kart verilecek, evi size yakın" dersin. "Olurdu ama
göremem ben" cevabını alırsın. Tam Hızırı buldum derken sevincin
kursağında kalır. Madem yapmayacaksın be adam! O zaman ne diye
"Yapacağım bir şey var mı" diye sorarsın. Ama hakkını yemeyelim,
bazıları da tam hizmet için yaratılmış, ne görevi verirsen, kimin kartını
verirsen, bana uygun değil demez, başüstüne diyerek koşar. Allah razı olsun.
Bazılarına da kartı verirsin, beklerim dersin. İnşallah
cevabı alırsın. Bu adam kesin gelecek, çünkü Allah'o şahit tuttu dersin. Adam
düğününde boy göstermez, gelemedim diye de aramaz, şu mazeretim vardı da demez.
Demek ki bu tip için inşallah, canım isterse, boşta kalırsam gelirim demekmiş.
Bazısına da biri vasıtasıyla davetiyeyi ulaştırırsın. Kartı
başkasının getirmesini garipsiyor. Çünkü kartı düğün sahibi dağıtırmış. Bu
yüzden önceki aracı aradan çekiliyor. Garibine gitse de kart bizzat senin
elinle onun evine ve eline ulaşacak. Ah bir de okur-yazar olsa, kartı
okuyabilse hiç gam yemeyeceğim. Bunu yapan da bir yabancı değil, sonradan
oluşan bir hısımlık. Kaybetmezsek bulduk bir defa. Sen meğer hısım değil, hasım
edinmişsin. Düşman yapmaz yaptığını. Hem cahil, hem de burnundan kıl aldırmayan
tip böylesi. Yol bilmez, yolak bilmez, oturduğu yerden kınanacak durumunu kınar
durur. Buna göre her işini sen yapacaksın. Aslında böyle tip yerinde dursa -ki
taş yerinde ağırdır- düğününe gelmese düğüne rağmen kuş gibi hafiflersin, çifte
düğün yapmış gibi sevinirsin. Ama bu mutluluğu sana reva görmez, burnunun
ucunda biter, sevincini kursağında bırakır. Çünkü kambersiz düğün olmaz.
Kart dağıtım işi bitince kuş gibi hafiflersin. Ama iş
bitmiyor. Bu sefer düğünün üzerine yoğunlaşırsın. Basit gibi görünen düğünün
sadece davetli listesi ve kart dağıtma işinin bir kısmını anlattım size. Abartı
var derseniz beni düğünden fazla yormuş olursunuz. Bu işler göründüğü gibi
değil. Halep orada ise arşın burada. Buyurun, denemesi bedava. Zira
hamama giren terler. Görün o zaman bu tatlı telâşın başınıza
getirdiğini...
Bana düğün için yapabileceğim bir şey var mı diyen olursa,
bana sadece düğünlere 'tatlı telaş' diyen adamı bulun gelin, başka hiçbir şey
istemiyorum sizden... 27.11.2017 Ramazan YÜCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder