İnsani ilişkiler içerisinde kişiler arasında zaman zaman
kırgınlıklar, incinmişlikler, kızgınlıklar ve küskünlükler olabilir. Zaman her
şeyin ilacıdır. Üçüncü şahıslar araya girerek kızgın ve küskünleri barıştırır.
Bazen de düğün ve cenaze bir sebep olur. Zorunlu konuşmanın ardından gelen
birliktelik yeniden eski havayı getirebilir. Ya da hiç karşılaşmazlar,
birbirini yok kabul ederek herkes yoluna gider. İncinmişlik ve kırgınlık
ise böyle değildir. Aralarında küskünlük olmasa da aradaki soğukluk belki de
ilânihaye devam edebilir. Çünkü kişilerin kırıldığı ve incindiği kişi uzun süre
birlikte iş yaptığı, aynı davaya gönül veren kişilerdir.
Kırgın
ve incinmiş kişilerin arasındaki sorunun büyük olması gerekmez. Çok küçük bir
ayrıntı bile dostlar arasını buz gibi yapar. Bir arada yaşamaya devam etseler
de birbirlerine karşı saygıda kusur etmese de ölü beden gibidirler.
Uzaklaşsalar da olmaz, bir araya gelseler de. Yakınken uzaklar birbirlerine,
uzakken de yakınlar. Zira hep o anı yaşarlar. Hiç içlerinden çıkmaz. Akla geldi
mi uyutmaz da insanı. Çünkü incinmişliğini bir türlü üzerilerinden atamazlar.
Hep içinde bir düğüm kalır. Bu düğümün ne zaman ortaya çıkacağı belli olmaz.
Aynı oda içerisinde yalnızlara oynarlar. Yakınken bile uzaktırlar birbirlerine.
Mümkün olduğu kadar göz göze gelmemeye çalışırlar, gözlerini kaçırırlar.
Uzaktan birbirlerini izler dururlar.
İncinmişliğe
duygular girer, çoğu zaman aklın önüne geçer, alınganlık tavan yapar. Çünkü
alınganlık had safhadadır. Birbirine karşı aşırı kırılgan olurlar. Birbirlerine
karşı davranışları taraflar arasında hep yanlış anlaşılır. Her şeyi hayra
yormazlar. En olumsuz yönüyle düşünürler. Her harekete farklı bir anlam
yüklerler. Çünkü kırıldığı dostudur. İnsan dostuna kırılır.
Dostlar
arasında meydana gelen bu kırgınlık ve incinmişlik kapalı kapılar ardında değil
de kamuoyunun önünde olursa milyonda bir de olsa birbirini affetmeleri mümkün
değildir. Arayı düzeltmek için birileri devreye girse bile dostların eski
havayı yakalaması mümkün değildir. Zira buradaki kırgınlık ve incinmişlik,
kırılan ayna gibidir. Nasıl ki ayna eski halini alamazsa dostların
kırgınlıkları da geçmez. İçlerini yakar durur, bu durum. Her biri dağa küser,
dağın durumlarını bilmesini, kendilerine adım atmasını ister.
Kırılganlık ve incinmişliğin tedavisi var mı? Her şeye çare
bulan tıbbın bu psikolojiyi tedavi etmesi, onların yarasına merhem olması
mümkün değildir. En iyisi, dostların kalbini kırmaktansa kırmamaya çalışmak
lazım. Yola birlikte çıkılan dostlar arasında kırgınlıklar olsa da yolda
bulduklarınla dostu değiştirmemek gerek. Bunlara gösterilen tolerans, güler yüz
gerçek dosttan esirgenmemelidir.
Gönül yıkan değil, gönül yapanlardan olmak dileklerimle.
30/10/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder