30 Ekim 2017 Pazartesi

Ekonomimiz Freni Patlamış Kamyon Gibi


İyice hissedilmeye başladı ki ekonomimiz iyiye gitmiyor. Dövizin ateşi söndürülemezse felaket kapıda demektir. Her şeye gelen ardı ardına zam duracağa benzemiyor. Çünkü yeniden çift haneli enflasyonlu hayata döndük. Altı sıfır attığımız paramız eriyor. Freni patlamış kamyon gibi ekonomimiz.

Birçok icraatlara imzasını atan hükümet, çift haneli enflasyona da dur demişti. Güven gelmişti ekonomimize. İç ve dış etkenlerden pek etkilemiyordu. 2009 küresel kriz bile bizi teğet geçmişti. Orta ve dar gelirli vatandaş rahat bir nefes almıştı. 17-25 Aralıkta bile bu kadar etkilenmemişti piyasa. 2000 öncesi birçok ocağı söndüren, esnafa kepenk kapattıran rutin krizler geride kalmıştı.

Fiyatlar durmuyor, uçuyor neredeyse. Birçok ürüne son 1,5 yıl içinde yüzde yüzün üzerinde zam geldi. Sanki otomatiğe bağlanmış gibi. Hükümetlerin genel politikası olan "Memur ve işçiyi enflasyona ezdirmeyeceğiz" politikası 'ezdireceğiz'e dönüştü. Kriz dönemlerinde memurun maaşı verilemeyebilir endişesi yok ama alım gücü azaldığı gibi bundan sonra geçim derdi başlayacak. Kiralar uçuyor, satılık ev ganimet gibi fakat yüzüne bakan yok. İşsizlik had safhada, özellikle üniversite mezunları arasında.

Ekonomi Bakanına göre ekonomimiz yılsonunda yüzde 5'in üzerinde büyüyecekmiş. Vatandaşa yansımayan büyüme ne işe yarar? Böyle giderse vatandaş  ekonomik darboğazın altında boğulacak.

Geldiği andan itibaren ekonomiyi rayına oturtan ve bütçe disiplininden hiç ödün vermeyen hükümet, şimdilerde freni patlamış kamyonu andıran ekonomiye kalıcı çözüm bulmuyor/bulamıyor, ya da önemsemiyor. İşin ciddiyeti görülmez ve tedbir alınmazsa dört dönemdir rakiplerine karşı açık ara önde olan hükümet ekonomik sıkıntının altında boğulur ve iktidarı kaybeder, millet de ağır bedeller öder.

Hükümeti yönetenler ekonomi ile ilgili hamasi duyguları bir tarafa bırakıp önce ekonominin mevcut durumunu masaya yatırmalı, krizin altından nasıl kalkılır sorusuna cevap aramalı. Ekonominin düze çıkmasının yolu acı reçete ise toplumun tüm kesimine yansıtılmalı ve bu, topluma izah edilmeli. Başta kamu kaynakları olmak üzere azami bir tasarrufa gidilmeli. İhracat ve ithalat dengesinin korunması için devletlerle kazan kazan politikası izlenmeli. Üretime ağırlık verilmeli, pazar bulunması için ikili diyalog kapısı hep açık tutulmalı.

Bu iş ciddiye alınmazsa hepimiz altında kalırız. Çünkü nice yıllar zamsız yaşayan bizler rahat yaşamaya ve harcamaya alıştık. Bugünkü nesil yoklukla  büyüyen kuşağa pek benzemez. Yoktan ve kemer sıkmadan anlamaz. 30.10.2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder