İstanbul-Üsküdar'da bir ilkokulun servis taşımacılığında
kan aktı. Silahların konuştuğu kavgada bir kişi ölürken iki kişi de yaralandı. Meydana
gelen bu olay bereket öğrencilerin tatil olduğu bir döneme denk geldi. Ya bu
kavga öğrenciler arasında olsaydı ölü ve yaralı sayısını varın siz düşünün.
Olaya
servisçilerin bireysel kavgası olarak bakmayalım. Birçok okul önünde meydana
gelmesi muhtemel çatışma okul idaresi, polis veya sağduyulu insanlar sayesinde
önlenmektedir. 2016-2017 öğretim yılı başında geçen yıl bir okulun servis işini
yapanlar ihaleyi kazanamayınca fiyat kırarak ihaleyi yeni alan firmayı sokmamak
için ellerinden geleni yaptılar. Bir aydan fazla bir zaman diliminde okulu
polis bekledi.
Okulların
servis taşımacılığında bu gerginlikler, bu kavgalar niçin olmaktadır? Öncelikle
bu konuya eğilmemiz lazım. Sorun mevzuatta gibi geliyor bana. Servis
Yönetmeliği, tekeli kırmak için açık kapı bırakıyor. Okullar açılmadan
Okul-Aile Birliği "Servis taşıma ihalesi yapılacaktır" kararı alır ve
ihaleye çıkar. İhale en uygun teklifi veren de kalıyor. İhaleyi alamayanlar
okulun servis işinin peşini bırakmıyor. Zira büyük rant var öğrenci
taşımacılığında. Ayrıca mevzuat da buna müsait. Zira mevzuatta, dört veli
bir araya gelir "Bizim çocuğumuzu şu plakalı araç taşıyacaktır" derse
dışarıdan bir servisçi gelir, okulun taşıma işini yapar. Böyle bir yola girmek
isterse hangi servisçi geçen yıldan taşıdığı dört öğrenci velisi bulamaz.
İhaleye girerken kurtarmaz diyerek en uygun teklifi vermeyen servisçi, daha
önce vermediği fiyatın yarı fiyatına öğrenci taşıma işine girebilmektedir. Amaç
rekabet edip ihaleyi alanı batırmak, çekilmesini sağlamaktır. İşte çıngar da
burada çıkıyor.
Ulaştırma
Bakanlığı, tekeli kıracağım düşüncesini bir tarafa bırakıp bu işe mutlaka el
atmalıdır. Çünkü yönetmeliğe göre okul-aile birliğinin verdiği ihale sadece
tavsiye niteliğindedir. İsteyen gelir taşır. Bizim insanımız "İhaleyi
alamadım, demek ki nasip değilmiş, rızkımı başka yerde arayayım" demez, hışımla
girer taşıma işine. Sonuç, kan akma şeklinde ürün veriyor. Hakkını yemeyelim,
ihaleyi alamayınca "Hayırlı olsun" deyin rızkını başka yerde arayan
servis işletmecilerinin sayısı da az değildir.
İşin
garibi okullarda servisle ilgili ihaleler yapılır, öğrenciler taşınır, servis
kaydı ve taşıma işinde servisçiler arasında kavga, gürültü, gerginlik ve kan
akıtma eksik olmaz. Tüm bu durumlara okul yönetimleri seyircidir. Çünkü
ihalede okul müdürünün esemesi okunmaz. Zira okul müdürü ihale
komisyonunda yoktur. Etkisiz elemandır. Sonuçta Birlik ihaleyi verir, çekilir
kenara. Servisçi iyi ise okul müdürünün keyfine diyecek olmaz. İyi
çıkmazsa okul müdürü otursun-kalksın ağlasın. Bundan sonra servisten
kaynaklanan ne kadar sorun varsa yetkisiz sorumlu eleman olarak çözmek için
uğraşsın dursun. Yine servisçiler birden fazla okulun servis işini aldığı zaman
okul müdürü giriş-çıkış saatlerini servisçiye göre ayarlamak zorunda
kalabiliyor çoğu zaman.
Servisçilikte
işler daha fazla sarpa sarmadan, daha fazla kan akmadan yetkililerin caydırıcı
tedbirler almasında fayda vardır. İhaleler gerekirse birliklerden alınarak
kantin ihaleleri gibi milli eğitimler tarafından yapılabilir. Servis işinde
tavsiye kararı falan alınmamalıdır. İhale kimde kaldı ise o firma taşımalıdır.
Dört veli bir araya gelerek çocuğunu başka bir firmaya taşıtma yoluna
gitmemelidir. Taahhütnameye uygun taşıma yapmayan firmanın sözleşmesi
feshedildiği gibi başka caydırıcı tedbirler de konmalıdır. 11.09.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder