26 Eylül 2017 Salı

Minibüste Malum Suriyeli Geyiği

Çarşıya gitmek için minibüsü tercih ettim bugün. En öne oturdum. Adalhan'a yaklaşırken şoför "Alaaddin'e gidecek Suriyeliler vardı. Burada inip yürüsün" dedi. İnen olmadı. "Suriyeliler, burada ineceksiniz...herhalde anlamadılar" dedi. Sonra arka tarafta oturanlardan biri "Alaaddin! İnin, buradan direk...direk" dedi ve eliyle Alaaddin tarafını gösterdi. Nihayet Suriyeliler indi.

Suriyeliler inerken yine arka taraftan bir kadın sesi dolmuşun sessizliğini bozdu: "Anlar onlar, anlamazlar mı? İşlerine geleni anlar bunlar. Dertleri, yanlış yerde inip kendilerini Alaaddin'e kadar attıracaklar. Bunların anlamadığı yok. Ganimet gibiler. Bizimkiler Suriye'de savaşsın, bunlar burada keyif çatsın. Bayrama gidip geliyorlar. Durmadan çocuk doğuruyorlar, en ufak bir şeyde tüm Suriyeliler bir araya geliyorlar..." dedi yüksek sesle. Şoför 'anlamadılar' dediyse de kadın "Hı anlamazlar?" diyerek konuşmasına devam etti kızgın bir şekilde. Kadın konuşurken en arkada oturan bir erkek söze girdi. "Hastane bunlarla dolu, her yer bunlarla dolu. Biz muayene olamıyoruz, bunlar oluyor. Bizimkiler orada ölsün, bunlar burada çocuk doğursun, gitmez bunlar. Niye gitsinler rahatları iyi. Beyşehir'de, Karapınar'da, Antep’te bir Suriyeli kalmadı. Hepsini attı oradakiler, temizlendi oralar" dedi. Erkek bıraktı, kadın aldı lafı. Epey sürdü bu ikili diyalog o kadar kişinin içinde.

Az sonra kadın inecek var dedi. İnerken başımı çevirip inen bayana baktım. Yaşlı bir teyzeydi inen. Gözünde gözlük, başında başörtüsü ile kayboldu az sonra. Dolmuş hareket ettikten az sonra da erkek indi. Kilosu o biçim biriydi. Dolmuşçu, "Konuşan erkek esmer vatandaşlardan" dedi. İyi ki ülkeyi bunlar yönetmiyor, dedim. Kalan birkaç kişiyle birlikte az sonra ben de indim.

Konu Suriyeli meselesi. İçimize o kadar işlemiş ki birbirini tanımayan iki kişi ortak noktada buluşabiliyor. Bereket uzun yolculuk değildi bizimkisi. Değilse içleri Suriyeli dolu olan bu iki kişi konuşmasına devam edecekti. Konuştuklarını görünce sanırsın ki bu iki insanımız ülke meselelerine hakim, ellerinde imkan olsa hemen çözecekler bu meseleyi. Herhalde ülkeyi bu ikisi yönetse gördükleri Suriyeli’yi kıtır kıtır keser. Kanları da berbat diye belki boğma yolunu tercih ederler. Sayıları çok olduğu için çocuk doğurmasınlar diye ilk önce hadım etme yoluna da giderler. Hiçbir şey yapamasalar bir parça ekmeği esirger, açlığa mahkum ederler. Bu hışım, bu düşmanlık, bu kin nedir anlayamadım. Okullarımız Suriye düşmanlığı adı altında ders verse inanın bu kadar Suriyeli düşmanı çocuk yetiştiremez. Sanırsın ki ülkedeki tüm Suriyeliler’e bu ikisi bakıyor, sanırsın ki kendi yiyeceği rızıklarını Suriyeliler iç ediyor. İçimizdeki Suriyeliler bir gitse ülkenin tüm sorunu bitecek. Keşke sayıları bu iki kişiyle sınırlı olsa hiç gam yemeyeceğim. Sadece Konya’yı dolaşsan bu ikisindeki nefret duygusunu taşıyan yüz binleri rahat bulabilirsin. Bu bakış açısı, bu konuşma sağlıklı bir bakış değildir, hiç hayra alamet değildir. Ortaokul seviyesindeki öğrencilere varıncaya kadar bu nefret duygusunu görmek mümkün. İçimizde yaşayan Suriyeliler’e karşı oluşan bu nefret duygusu bu şekilde devam ederse yarın Allah göstermesin en ufak bir çatışmada, anlaşmazlıkta konu nedir, ne değildir, kim suçlu demeden Suriyeliler’in üzerine çullanırız.

Niyetim burada Suriyeliler’i savunmak, onlara düşmanlık değildir. Suriyeliler’in içimizde olması arızi bir durumdur. İnşallah ülkelerinde sulh meydana gelir de hepsi memleketlerine çeker gider. Başkasının yaptığı kavganın, savaşın ceremesini bu ülke çekiyor. Suriyeliler bin katını çekiyor. Hangi birimiz iyi-kötü yerleşik hayatımızı terk edip terki diyar etmek isteriz. Aramızda Suriyeliler yaşıyor, dolaşıyor da çok mu mutlular? Onların niyetlerini okuyacağımıza anlamaya çalışsak, hangi birimiz içlerinden ne geçirdiğini bilebiliriz? Kimin çocuk doğurmasına sekte vurabiliriz. Dua edelim, Allah bu ülkeyi bize bağışlasın, onların başına gelen bizim başımıza gelmesin. Allah bizi bu şekilde imtihan etmesin. Şayet böyle bir durum başımıza gelirse ne gidecek yerimiz var, ne de bize kucak açacak yer.

Suriyeli düşmanlığı yapanlar! Öyle zannediyorum, onlara bugüne kadar zırnık koklatmadınız. Tercihinizdir, vermeyebilirsiniz. İçinizden onlara karşı kin de besleyebilirsiniz. Ne olur bunu dışarıya vurmayın. Yardım edecek olan etsin, etmeyecek/edemeyecek olan gölge etmesin. Yoksa bu gidişat bizi de götürür. Suriyelileri ayıplamayalım, içlerinde birkaç kişinin yaptığı kötülüğü tüm Suriyeliler diyerek toptancı hale getirmeyelim. Bu mültecilerle sorunu olanlar lütfen güvenlik kuvvetlerine haber versin. Çünkü içimizdeki bu nefret racon kesmeye kalkarsa çok kan akar. 26/09/2017



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder