Kuzey Irak Kürdistan Bölgesinde bağımsızlık referandumu
olacak mı olmayacak mı derken halk oylamasına gidildi. Devletiyle milletiyle
referanduma kilitlendik. Gördüğüm kadarıyla Türkiye Irak’ın toprak
bütünlüğünden yana tavır aldı. Yanı başında bağımsız bir devlete sıcak
bakmadı. Üst seviyede tepki gösterdi bu referanduma. Türkiye’nin dışında İran
da bu halk oylamasına karşı çıktı. Yapılan referanduma çoğu ülke karşı çıkarken
İsrail’in tek başına destek vermesi manidar olmaya manidar.
Çoğu devletin sıcak bakmadığı bu referanduma ABD de yaptığı
açıklama ile karşıymış görüntüsü verdi. Oylama biter bitmez ‘İlişkilerimizi
etkilemez’ diyerek referandumun arkasında kendisinin olduğunu göstermiş oldu.
Zaten Barzani ABD’den destek almasa böyle bir ortamda bağımsızlık adımı atması
mümkün değildi.
Bağımsızlık oylamasının yapıldığı bölge, Körfez Savaşında
ABD’nin Irak devletine yasak alan ilan ettiği 36.paralelin kuzeyi. Bu bölge
Irak’ın bir toprak parçası olarak görünse de Irak bu bölgedeki hakimiyetini
kaybedeli çok oldu. Hoş bugün Irak’ta devlet var mı yok mu, bu da
tartışılır. Tüm uğraşı ikinci Şii devletini nasıl sağlamlaştırabilirim, ABD’nin
haklarını nasıl koruyabilirim hesabı yapıyor. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi uzun
süredir zaten bağımsız bir şekilde hareket etmekteydi. 2005 Irak Anayasasında referandum
hakkı da elde etmişlerdi zaten.
Ülkemizde referandum öncesi başlayan tartışma halen devam
etmekte. Her konuda olduğu gibi tartışmayı yine beceremiyoruz. Konunun
enine-boyuna konuşulması maalesef bu ülkede mümkün olmuyor. Kürtlerin büyük bir
çoğunluğu kurulacak bu devlete sıcak bakarken Türklerin çoğunluğu böyle bir
devlete soğuk bakmaktadır. Konu ırk bazında tartışılıyor veya öyle bir algı var
kamuoyunda. Tartışmanın ırk bazında değerlendirilmesi de içimizde yaşayan Kürt
vatandaşları yaralamaktadır.
Sonunda Kuzey Irak’ta yapılan referandumla bağımsız bir
devletin temelleri örülmeye başlandı. Bundan sonra siyasi konjenktüre göre
hareket edecekler. Er veya geç Türkiye’nin yanı başında beğensek de, beğenmesek
de, istesek de, istemesek de bir devlet kurulacak. Çünkü oyun kurucu biz değiliz.
Dünyayı yönetenler ‘kur’ dedi ki bu işe kalkışıldı. Bu durum bu bölgeye yabancı
değil. Nasıl ki Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı’yı parçalayarak irili
ufaklı 50 civarında ülke icat etmişlerse bu devleti de icat ederler.
Müslümanların kaderi de bu maalesef. Dünyada devletler birleşirken bizler
ayrışmaya doğru gidiyoruz. ABD’nin kendisi devletlerden oluşmakta, Rusya dersen
hakeza. Avrupa ise tek devlet olmak için Avrupa Birliğini kurdu. Başka ülkeler
bakkal dükkanından hipermarkete dönüşerek güçlerine güç katarken bizler bakkal
dükkanına dönüşmeye çalışıyoruz. Hasılı dünya Mersin’e giderken biz yine
tersine gidiyoruz. Küçük olsun, benim olsun mantığı geçerli buralarda.
Bu devlet er veya geç kurulacak kurulmaya. İnşallah adı
bağımsız fakat bir başkasının güdümünde bir devlet olmaz. Eğer öyle olursa
gerçekten bir çıbanbaşı olur, bir başka süper gücün yanı başımızdaki kuklası
olur. Bizim karşı çıkmamıza rağmen bizim dışımızda bu olaylar cereyan ediyorsa
hamasi duyguları bir tarafa bırakarak olaya reel yaklaşmakta fayda var. Ülke
olarak soğukkanlı olmalıyız. Yangına körükle gitmemeliyiz. İçimizde yüz
yıllardır bir ve beraber yaşadığımız, et-tırnak olduğumuz, kız alıp verdiğimiz
insanlarımızı incitmemek gerek. Birlikte nasıl bir sinerji meydana getirebiliriz,
ileride nasıl birlikte hareket ederiz soruları üzerine yoğunlaşmakta fayda var.
Elimizde imkan ve güç yok iken köprüleri atmamak lazım. Zaten normalinden fazla
düşmanımız var dünya yüzeyinde. Yeni düşmanlar edinmemek gerek.
Unutmayalım ki şer gördüğümüzde hayır, hayır gördüğümüzde de
şer olabilir. Zaman her şeyin ilacıdır. Önemli olan bu ortamdan nasıl rol
çalabiliriz hesabı yapmak lazım. Dünya siyasetinde gücün kadar değerin vardır. Maalesef
güçlü bir devlet değiliz. Ki biz 1980’lerde bağımsızlığını ilan eden KKTC
devletini bile dünyaya tanıtıp bağımsız yapamadık. Endişelerimizi dile
getirmekle beraber ilişkileri belirli bir seviyede tutmak gerekir diye düşünüyorum.
İnsanlar incindiği gibi devletler de incinir. Eleştiri ve hassasiyetlerimizi
daha güzel bir üslup ve yöntemle yapmaya çalışalım. 29/09/2017
* 30/09/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 30/09/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder