30 Ağustos 2017 Çarşamba

Vatanla Yatıp Vatan'la Kalkıyoruz Bugünlerde

Vatan ŞAŞMAZ bir otel odasında görüştüğü manken tarafından öldürüldü. Ardından kadın kendine de sıkarak hayatına son verdi. Vatan ŞAŞMAZ'ın cenazesi bugün yakın akrabası ve sevenleri tarafından gözyaşlarıyla defnedildi. Ölen ve öldürülen kim olursa olsun mutlaka herkesi üzer. Hiçbir haklı neden adam öldürmeyi gerektirmez ama burası Türkiye. Alıştık artık böylesi haber ve havadislere. Beterini korusun diyoruz sadece.

Ölen ve öldüren her ikisi de gitti, üzüntüsü tarafların ailesine kaldı. Üçüncü şahıs olarak bizler ölüm ve öldürme üzerine günlerce basın ve medyayı meşgul edecek şekilde yorumlar yapıyor, boy boy fotoğraflarını yayımlıyor, geçmişte hangisi ne demiş, ne paylaşmış onları çıkarıp geliyoruz. Kah sevgiliydi, kah platonik aşkla seviyordu, kah borcu vardı, ödemedi, eşinden ayrılıp benimle evlenecek dedi gibi senaryoları yazıp çiziyoruz. Gazete köşelerinde konu ele alınıyor. Herkes olay yeri polisi gibi cinayeti çözmeye çalışıyor.

Türkiye'de günde mutlaka bir cinayet vakası olur, bu kadar yer kaplamaz haberlerde. Çünkü adı-sanı belli olmayan birileridir ölen ve öldüren. Mevzubahis olan sanatçı ise, ünlü biriyse artık günlerce onlarla yatar, onlarla kalkarız. Çünkü sanatçıdır bunlar, podyumlarda mankenlik yapmıştır, sunuculuk yapmıştır ve dizilerde oynamıştır. Nedense sanatçıların yaşantıları da hep gündemimizde, gördüğünüz gibi ölümleri de. Bu da bizim bilinçaltımızı, neye önem ve değer verdiğimizi göstermektedir.

Konu enine boyuna konuşulsun, iyice irdelensin, haklı-haksız tespit edilsin. Kimsenin buna bir itirazı yoktur. Bu olay hakkında enine boyuna yorumlar yapılırken nedense kimsenin aklına "Evli barklı adamın kendi başına kalan bir bayanın oteldeki odasında ne işi var? Onun oraya gitmesi doğru mudur? Bu aile yapımıza uygun mudur?" gelmiyor. Sanatçı olması her şeyi mübah mı kılıyor? Onlar sanatçıdır, ne yapsa yeridir mi diyoruz. Eğer böyle diyorsak tarafların aileleri bunu makul görüyorsa gelin o zaman aile yapımızı, değerlerimizi, örf ve adetlerimizi yeniden gözden geçirelim. İslam hukukunda  “halvet” denen konuyu nereye koyacağız?

Sanatçılarımızın çoğu maalesef giyim-kuşamlarıyla, aile yapılarıyla bize örnek olmuyor. Kimi soyunuyor, kimi yeğeni ile ensest ilişkiye giriyor, kimi nikahsız aynı evi paylaşıyor yıllarca. Adına da biz sadece arkadaşız diyor. Akşam bulduğu sevgilisini sabahleyin bir başkasıyla değiştiriyor. Harcadıkları paranın zaten haddi hesabı yok. Yedikleri önlerinde, yemedikleri arkasında. Modernliği de kimseye bırakmıyorlar, konuştukları zaman vatanı sevmede üstlerine yoktur. Birbirleriyle evlenip boşanmaları bir oluyor, evli iken eşini aldatıyor, kimi eşine şiddet uyguluyor ve hepsi sayısız kanalımızda kimi şarkı söyleyerek, kimi podyumlarda boy göstererek, kimi denizde bikinili fotoğrafını paylaşarak televizyon ve magazin vasıtasıyla evimize misafir oluyor. 

Günümüz yeni yetme sanatçılarını görünce eski sinema ve ses sanatçılarımızı mumla arıyorum. Onlar sadece rollerinde kendilerini gösterir, özel hayatlarını kimse bilmezdi. Onların da bizim aile yapımıza uygun bir aile ortamları vardı. Gerçek sanatçılarımız onlarmış meğer. Bu yenilerin çoğu hormonlu sanatçı dense yeridir. Nasılsa nereden, ne kazandın, nereye harcadın, bu giyimin kuşamın ne? Boy boy fotoğraflarınızı sanat adına teşhir ederken aslında siz vücudunuzu teşhir ediyorsunuz, bu ne iş? Sanat bunun neresinde? Aile yapınızla bu millete kötü örnek oluyorsunuz, diyen ne devlet var, ne Aile Bakanlığı var, ne de millet sesini çıkarıyor. Zaten kazara söyleyen çıkarsa özgürlüğümüze karışıyorlar, bu ülkede sanatımı icra etmemize izin vermiyorlar diyerek kıyameti koparırlar.

Hasılı bizim ülkemizde, bize benzemeden, bize ait olmayan, bize yabancı icraatlarıyla bizden kazandıkları paralarla günlerini gün ediyorlar. Biz de hayret ve ibretle ağzımızı açıp onları dinliyor, izliyor ve seyrediyoruz.

Büyükler! Biz geçtik de bu tipler aile yapımıza dinamit koyuyor, gençlerimiz bunları örnek alıyor. Gelin ölen öldü, kalan sağlar bizimdir. Yeni cenaze ve cinayetlerimiz olmadan nasıl bir tedbir alacaksak el birliğiyle buna yönelelim. Yoksa biz böyle sessizlere oynarsak daha çok ensest ilişkilerle, cinayetlerle, aldatmalarla karşı karşıya kalırız. Tedbir alalım ki su testisi su yolunda kırılmasın! 30/08/2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder