Memur zammı ile yatıp
kalkanlar, verilen zammı yeterli görmeyenler, hükümetle zam pazarlığına oturan
yetkili konfederasyonu yerden yere vuranlar, memuru sattı diyenler, büyüyen ekonomiden
paylarına düşeni isteyenler! Yüksek zam verilseydi iyi olurdu. Amenna! Bunu
sizin gibi ben de isterdim. Ama olmadı, olması da mümkün değildi zaten.
Perşembenin gelişi çarşambadan belli olmasına rağmen bu kadar vaveyla koparmak
da neyin nesi? Kaç kişi ümit ederdi hükümetin yüksek zam vereceğini? Anladığım
umut eden çok olmalı ki şimdi karabasanlar bastı bizi.
Hani hükümet değişse de
bir umut beklenti içerisine girilse diyeceğim. 2002’den beri aynı hükümet, aynı
politika devam ediyor. Bu hükümet ne zaman çalışanına verdi de şimdi verecek?
Bu durumdaki hükümetin karşısında imza yetkili olarak Memur Sen değil, diğer
hangi konfederasyon olursa olsun hükümetin bu ekonomi politikasıyla zaten fazla
zam alması mümkün değildir. Sorumluluk sahibi kişilere halihazırda sorumluluk
taşımayanların acımasızca eleştiri getirmeleri bekara avrat boşamak gibi bir
şeydir. Hal bu iken ileri-geri konuşmanın kime ne yararı var? Birbirimizi yıpratmaktan başka...
Kamu çalışanı için evet
artış güzel bir şeydir. Zira parasız olmaz. Para bir şey ise itibar çok şeydir.
Hükümet niye vermez? Zam politikası bu olduğu için olabilir, ya da değer
vermediği için olabilir. Zam politikasını yanlış bulsam da anlamaya çalışırım.
Ama eğer değer vermediği için vermiyorsa hepimiz oturup bu konuyu irdelememiz
lazım. İçinizden biri olarak memurun itibarı konusunda devletin, vatandaşın
bakış açısını yansıtmaya çalışacağım. Bir defa sayımız o kadar çok ki, herkes
bize zam yapmayı düşünürken kılı kırk yarıyor. Hepimizin yaptığı
devletin hizmet sektöründe çalışmak. Kamuoyunun bakışı, memur bir şey
üretmiyor, mevcut aldığı bile fazla anlayışı hakim. Kimse bizim iş yaptığımıza
inanmıyor. Herkes bizi yan gelip yatan, devletin sırtında bir kambur olarak
görüyor. Bu demektir ki memurun itibar sorunu var. Bence paradan önce bunu
düşünmemiz lazım. Devlet ve vatandaşın gözünde oluşan bu algıyı
değiştirmediğimiz müddetçe bize sahip çıkan da olmaz, destek veren de. Bu algı,
yerinde veya değil iddiasında değilim. Ama değer ve itibarımız başkasının bizi
gördüğü kadardır.
Hal bu iken hak
mücadelesinde parayı ön plana almak doğruca bir yaklaşım değildir. Mücadelemiz
para olsa bile mücadele şeklimiz doğru değildir. Bu hükümet geldiği zaman
hükümetin doktorlarla ilgili tasarruflarında hekimler belirli periyotlarla iş
bırakma, işi yavaşlatma, basın açıklaması yapma, yürüyüş, protesto gibi
eylemler yaptılar. Doktorların mücadelesi de para ve çalışma şartları iken
parayı hiç ön planda tutmadılar. Sonunda hükümetin dediği oldu, doktorlara ‘Tam
Gün yasası’ geldi, çalışma şekilleri değişti, özel polikliniklerini kapattılar.
Doktorlar daha önce kazandıklarından daha az kazanmalarına rağmen itibarları
geri geldi. Bizler zamdan önce memurun itibarı nasıl gelir, bunun için ne şekil
mücadele edilir hesabı yapmalıyız diye düşünüyorum.
Hiçbir şey yapamıyorsak
bile en azından adımıza iş yapan STK’ları yerden yere vurmayalım, onları
anlamaya çalışalım, kendimizi bir an için onların yerine koyalım, biz olsak ne
yapardık diye. Üç kuruşluk zam için bağlı bulunduğumuz sendikaları da acımasız ve
orantısız eleştirerek zaten olmayan itibarlarını iyice sıfırlamayalım. Zira
bizim itibarımız kadar sendikalarımızın da itibarı vardır. Yine yukarıda dedim
sayımız çok diye. Evet sayımız çok. Alternatifimiz de çok. Biz bu işi yapmazsak
elimi sallasam ellisi misali piyasada milyonlarca alternatifimiz var.
Alternatifi olanın da itibarı olmaz bir defa. Bence mesele derin. Önce zammı almak isteriz yoksa itibarımızı kazanmayı mı? Karar sizin 23/08/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder