Kurban
Bayramı öncesi sosyal medyada paylaşıma sunulmuş bir hikaye var,
"okuizlepaylas.com" sitesine ait. Hikayeyi burada sizinle paylaşıp
ardından değerlendirmede bulunmak istiyordum. Fakat gel-gör ki sitemiz kopyaya
izin vermiyor. Halbuki beni takip edenler bilir. Bir yerden alıntı yaptığım
zaman mutlaka kaynak gösteririm. Nedense paylaşmayı teşvik eden, alıntı yapmayı
esirgemiş.
Biz
konumuza gelelim. "Bir kişi, yedi kişilik bir kurban hissesine girdiğini
söyleyince arkadaşı biz de 5 kişi bir insana girdik diyor telefonda. Ardından
kurban keseceğimize iki aydır işsiz bir insanın iki aylık kirasını
verdiklerini, ev ihtiyaçlarını karşıladıklarını, birikmiş faturalarını
ödediklerini ve kendisine 2000 lira maaş+sigorta ve yemek olan bir iş
bulduklarını anlatıyor. Arkadaşı, sizin bu yaptığınız güzel de kurban yerine
geçer mi diye soruyor. Beriki, senin et dağıttığın insanlar, bu kadar sevindi
mi diyor ve biz bu şekil paylaşarak huzur ve rahatlık içinde bayramı yaşadık.
Aslında yedi kişi bir araya gelip danaya gireceğine bizim yaptığımız gibi yapsa
ortalık cennet çığlıklarıyla dolar ve bizler de iyi bir şeyler yapmanın
mutluluğunu yaşarız." diye ekliyor. Yapılan bu açıklama arkadaşını
fazlasıyla ikna etmiş olmalı ki arkadaşına, "Kurban keserken isyan edesim
geldi. Babama beni bir daha çağırma dedim. Arkadaş, gelecek sene beni de
aranıza alsanız, demiş. Arkadaşı da seve seve demiş."
Hikaye
burada bitiyor. Sanırım hikayede verilmek istenen mesaj anlaşılmıştır. Kurbanın
gereksizliğine, bunun yerine yapılması gereken önemli görevlerimiz olduğuna
işaret ediyor. Üstelik, yaptığı bu işe arkadaşını da dahil ederek halkayı
genişletmiş olurken "seve seve" sözüyle ikinci bayramı yaşadığını es
geçiyor.
Adam
güzel bir iş yapmıştır, yaptığı işi küçümsemiyorum. Ama burada sapla saman
karıştırılmıştır. İşin garibi, yardım etmek için bu kişi neden kurbanı
bekliyor? Muhtaç biri illaki kurbanı mı beklemesi gerekiyor. Halbuki böyle
birinin işini halletmek için yılda bir gelen kurban beklenmez. Bu kişi iş
yaparken çiş yapmıştır. Kurban fobisi var anlaşılan. Yaptı bir hayır. Bunu
yaparken değerleri yıkmamak gerek. Bu kişi bilmeli ki, kurban Allah için
kesilir. "Niçin-neden" diye sorulmaz. Bir emir varsa Müslüman’a
gereken "amenna ve saddakna" diyerek buna uymaktır. Gücün yetiyorsa
kesersin, inanmıyorsan kesmezsin. İbadetlerde akıl ve mantık yürütülmez. Zira
ibadetler tevakkufidir. Önüne gelen, aklına esen bu konuda yorum yapmaz, fetva
da vermez. Herkes haddini bilmeli bir defa.
İşin
garibi bu görüşte olan insanların sayısı her geçen gün artıyor. Madem bu
arkadaşlar bu kadar paylaşımcı. Gece-gündüz bununla yatıp kalkıyorlar.
Kafalarını ibadetleri budamaya yoracaklarına ibadet olmayan, zevkten
yaptığımız, çoğu lüzumsuz harcamalarımıza yorsalar. Niyetleri yardım ve
paylaşımsa eğer, bakın ben onlara yol göstereyim. Bu milletin değerlerini
küçümseyerek onlara yol göstermeye çalışarak akıl vermeye kalkmasınlar. Bu
milletin sizin gibi aklı havada olanlara karnı toktur. Yine de ben sizin bu iyi
niyetli paylaşım düşüncenize katkıda bulunmak için hemen aklıma gelenleri
söyleyeyim. Örnekleri gör ki sizin akıl vermeye mi ihtiyacınız var, yoksa
almaya mı?
Her
birimizin yaptığı düğünleri ele alalım. Düğünlerde yapılan harcamaların ne
kadarı çok gerekli? Gelin elbisesi, nişan elbisesi, kına elbisesi, düğünde
verilen yemekler, saç ve baş yaptırmalar, düğün için tutulan salonlara verilen
paralar, gerekli-gereksiz alınan bir giyimlik elbiseler, iç ve dış fotoğraf
çektirmeler…say sayabilirsen. Bunlar ömürde bir defa olur diye yapılan fütursuz
harcamalar. Sana sadece bu örneği vermekle yetineceğim. Millete paylaşım
ayağına yatarak iyilik meleği gibi sağdan yaklaşmaktansa düğüne kalkan düğün
sahiplerini ikna etsen, işte o zaman hayırların en güzelini yapmış olursun.
Üstelik düğünü fakir-zengin herkes yapıp masraf ediyor. Senin gözünü
kestirdiğin kurbanı yılda bir zengin kesiyor. Buna sünnet düğünlerini de ekle.
Al sana koca bir sektör. Bu konuda milleti ikna eder de buraya yapılan gereksiz
harcamaları kanalize edebilirsen oralardan gelecek parayla sadece işsiz bir
insanın ihtiyacını gidermekle kalmaz, Türkiye'deki tüm fakirlerin ihtiyaçlarını
sürekli karşılarsın.
Hasılı
sana bir vatandaş olarak göstereceğim yol bu. Bu yol da en makul yoldur. Sapla
samanı karıştırarak ve milletin kafasını bulandırarak gittiğin yol, yol
değildir. Bir defa ibadetten tasarruf yapılarak yaptığın iyilik, iyilik
değildir. Yapıyorsan böyle bir şeyi, bunu iyi bir şeymiş gibi umuma yayma.
Ne
dediniz efendim! Kurbanımız bizi Allah'a yaklaştırsın, bayramınız mübarek
olsun. Siz bakmayın bize sağdan yaklaşanların zırvalarına. Allah kurbanınızı
kabul etsin. 29.08.2017
***10/08/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
***10/08/2019 tarihinde Pusula Haber gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder