Ana içeriğe atla

Bir Okulun Yüzdelik Dilimi Nasıl Tepetaklak Edilir?

Malumunuz liseler TEOG adı verilen merkezi sınav sistemine göre öğrenci alır. Öğrenciler okul türü, okulun yüzdelik dilimi, ulaşım vb. nedenlerle okulları tercih ederken yukarıdan aşağıya göre tercih yaparlar. Yerleştirmeden sonra bir yeri kazanamayan ya da kazandığı halde okulunu değiştirmek isteyenler birer haftalık aralarla üç aşamada nakil başvurusunda bulunur. En son nakil yerleştirme ile okulların taban puanları oluşur.

Öğrenci hangi saiklerle tercih yaparsa yapsın göz önünde bulundurduğu en önemli kriter okulların yüzdelik dilimidir. Tercih yaparken kendi yüzdelik dilimi ile okulların geçen yıl ki yüzdelik dilimlerini karşılaştırarak sonuçlar açıklanmadan hangi okulu kazanabileceğini üç aşağı beş yukarı bilir. Her okulun yüzdelik dilimi de okulu tercih eden öğrencilerin puanlarıyla oluşur. TEOG sınav sorularının kolay ve zorluğuna göre puanlar düşüp çıksa da okulların yüzdelik dilimi kolay kolay değişmez. Yüzdelik dilim  değişmediği gibi yukarıdan aşağıya okulların yüzdelik sıralaması da pek değişmez. Oynasa oynasa virgülden sonraki rakamlar değişir normal şartlarda. Bir ile okul türüne göre yeni bir gözde okul açılırsa bu okul emsallerine göre daha fazla tercih edileceği için yukarılarda tutunur, diğer okulların puan ve yüzdelik dilimlerinde biraz gerileme olur. Örnek verecek olursak Konya’da Meram Fen Lisesi yüzdelik dilim bakımından en yüksek puanlı öğrencileri alırken Meram Anadolu Lisesi hemen onun ardından ikinci sırada yüksek puanlı öğrencileri alırdı bir zamanlar. Konya’ya önce Karatay Fen, ardından Selçuklu Fen Liseleri açılınca ikinci sırada öğrenci alan Meram Anadolu lisesi doğal olarak dördüncü sıradan öğrenci almaya başladı. Bu verdiğim örneklerde bir sıkıntı yok. Okul türünden kaynaklanan bir durum söz konusu burada.

Esas sıkıntı ismini zikretmeden vereceğim okulda. Bu okul geçen yıllarda kendi okul türleri olan Anadolu İHL içerisinde orta seviyenin üstünde yüzde 39’luk bir yerde iken üçüncü nakilden sonra yüzdelik dilimi nerelere inecek hep beraber göreceğiz. Zira puan bakımından yüzde 45 diliminde yer alan okulun gerisine düştü daha şimdiden. Oranların bu derece değişmesinde, kendisinden sonraki okulun ardına düşmesinde birilerinin üstün yeteneği olsa gerek. Bunun başka izahı olamaz. Bunun için çok şey yapmanıza gerek yok. Okulun her sene yeni aldığı öğrenci mevcudunu anormal bir şekilde artırırsınız, o okulu puan ve yüzdelik dilim bakımından emsallerinin gerisine düşürürsünüz.

Kontenjanları kim belirler? Her okulun müdürünün başkanlığında yardımcısı, rehber öğretmeni, Kurulca seçilen bir öğretmeni, Birliği temsilen bir olmak üzere 5 kişiden oluşur, okul sisteme girer, ilçe-il de onaylar, ardından Bakanlık onaylar. Bu okul, 2015 ve 2016 yıllarında 408 kontenjan belirtirken 2017 yılında bu kontenjanı 748’e çıkarmıştır. Yani bu okul 2017 kontenjanını önceki yıllara göre 340 öğrenci yani 10 sınıf birden artırmıştır. Şimdi bu okulu ara dur, eski yerinde. Göremezsiniz ki… Çünkü bu okul bir yılda ilave on sınıf alarak 340 öğrenci daha fazla almıştır bu sene. Öyle zannediyorum bu sınıf artışında ilçe ve ilin emir, telakki ve dayatması vardır. Çünkü hiçbir okul bu kadar sınıf artırmaz, artıramaz. İlçe-il niçin bu kontenjan içine girmiş olabilir? Proje kapsamına aldığı okulların öğrenci mevcudu azalacağı için geriye kalan öğrenciler bu okula yönelerek açıkta kalmasın istemişlerdir. Niyetlerinin halisliğinden şüphem yok, ama bu işi yapanlar plan ve programdan yoksunlar. Aynı anda üç-beş okulu proje kapsamına alacaklarına keşke her yıl bir okulu projeye dönüştürselerdi, bu okula bu kadar kontenjan düşmeyecekti. Bu okul her yıl bir-iki sınıf artırımıyla mevcut yüzdelik dilimini de korumuş olabilirdi. Ama ilçe ve ilin plansızlığının ceremesini maalesef bu okul emsallerinin gerisine düşerek ödeyecek.

Yazık etmişler bu okula. Eskiden bir adı vardı. Şimdi artık adını yerlerde aramak lazım. İş bilir görünen yetkililer bundan fazlasını da yapamazlardı zaten. Okulların kodlarıyla, yerleriyle bu şekilde oynanması yanlış olmuştur. Bunda okula kontenjan artırımında baskı yapan yetkililerin payı büyük. Yarın bu okula gidip “Sizin eskiden başarınız iyiydi, şimdi niye böyle oldu? Falan demeye kalkmasınlar. Zira gülünç duruma düşerler. Bu okul onların eseri olacaktır bundan sonra. Eserinizle gurur duyun sayın yetkililer! 25/08/2017




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde