Babamın hayalinde beni hafız yapmak vardı.
Küçüklüğümden beri beni yanına çağırırken, severken "Hafızımda,
patuzumda, dokuzumda, otuzumda" diye bir tekerleme tuttururdu. Benim
hafızlık yaptığım 1976-1979 yıllarında ilkokul beşi bitiren Kur'an Kursuna yazılarak
bir yıl yüzünden, iki yıl da hafızlık eğitimi alırdı.
Üç yıl Kur'an eğitiminden sonra orta birinci sınıfa
yazılarak akranlarımdan en az üç yaş büyük bir şekilde okudum. Ortaokul ve lise
boyunca sınıf arkadaşlarımın yanında adım hep Ramazan Abi idi. Bazı arkadaşlar
üç yıl hafızlık eğitiminden sonra ortaokulu dışarıdan bitirme sınavlarına
girerek lise birinci sınıftan okula başladılar. Ama nereden bakılırsa bakılsın
her sınıfta emsallerine göre vücudu biraz iri ve yetişkin olan varsa genellikle
hafız olduğu anlaşılırdı. Hafızlığımızı da Türk Anadolu Vakfının sağladığı
imkanlarla her yaz döneminde sağlamasını yaparak sürekli tekrarladık. Buradan
bizlere hem barınma, hem iaşe konusunda tüm imkanlarını seferber eden ve her
yıl hafızlık yapmamıza imkan veren TAV yetkililerine şükranlarımı sunmak
istiyorum.
Hafızlık
eğitimi zaman zaman sekteye uğrasa da geçmişten günümüze Türkiye'de hafız
yetiştirme hususunda özel gayretlerin olduğu gözlemlenmektedir. Hatta birçok
ailenin çocuğunu hafız yapma hayali var bu ülkede.
Sekiz
yıllık kesintisiz eğitimin en fazla darbe vurduğu müesseseler hafızlık
eğitiminin de yapıldığı Kur'an Kurslarına olmuştur. Bu süreçte Kur'an öğrenmek
isteyen veya hafızlık yapmak isteyen öğrencilerin sayısında anormal bir şekilde
düşme olmuş, birçok Kur'an Kursu öğrenci yokluğundan kapanmak zorunda kalmış,
görevlileri de imam-hatip olarak camilere görevlendirilmiştir. 15 yaşında
ilköğretimi bitirdikten sonra hafız olmak için gelen öğrencilerin birçoğunun
hafızlık yapabilecek kapasite ve yetenekte olmadığı da görülmüştür. Hafızlığa
başlayan ya bitirememiş, ya normalinden fazla uzatmış, hafız olmuşsa da
hafızlığı çok sağlam olmamıştır. Üstelik yaş ilerledikçe yapılan hafızlığın çok
sağlam olmadığı da uzmanlarınca ifade edilmektedir.
Zorunlu
eğitimin 4+4+4 şekline dönüşmesiyle birlikte birkaç yıldır hafız yetiştirme
eğitimine Milli Eğitim de el atmaya başladı. Özellikle imam-hatip ortaokulları
bünyesinde 'Hafızlık Proje Okulları' açılmaya başlandı. Birçok il Konya'da
açılmış olan Hafız İHO'yu örnek almaktadır. Bu tip okullara seçilen öğrenciler
yapılan sınavlarda emsallerini geride bırakarak kabul edilmiştir. Projenin
uygulanışında müftülüklerden destek alınmaktadır. Öğrenciler resim, müzik,
beden eğitimi ve bilişim teknolojileri dersleri dışındaki dersleri de
almaktadır. Okulunu bitirinceye kadar da bir yıl okula gitmeyerek hafızlık
yapmakta ve yılsonunda yapılan sınavla öğrenci sene kaybetmeden bir üst sınıfa
geçebilmektedir. Öğrenci ara verdiği bir yılın dışındaki diğer yıllarda hem
hafızlığını yapmakta hem de diğer derslere girmektedir. Genel hatlarıyla
hafızlık eğitimi Milli Eğitime bağlı okullarda bu şekilde işlemektedir. Öyle
zannediyorum daha mezunlarını vermedi. Projenin başarılı olması için yetkililer
ellerinden gelen gayreti göstermektedir. Umarım sarf edilen emekler boşa
gitmez. İyi bir proje olur.
Burada projenin bazı noktalarına işaret etmek istiyorum.
2016-2017 öğretim yılında İHO’larda okumakta olan öğrenciler arasında yapılan
hafızlık yarışmasında jüri olarak görevlendirildim. Ki bu çocuklar bir yıl ara
vermek ve diğer yıllarda da hem okul hem de hafızlıklarını yapmak suretiyle ‘Hafız
İHO’larda olduğu gibi- hafız olmuş öğrencilerdir. Okullarından birinci olarak
ilçe yarışmasına katılan öğrencilerin -belki de heyecandandır- ezberlerinin
zayıf olduğunu gördüm. Çocuk ezberlemiş ezberlemesine. Ama bir türlü okuyamadı
maalesef. Buradan şunu çıkarıyorum: Bir koltukta iki karpuz gitmez. Çocuk hem
okul derslerini hem de diğer dersleri götürmekte zorlanır. Hafızlık öyle bir
şeydir ki sürekli okuna okuna hıfzedilen ve bellekte yer edinen bir süreçtir.
İkisini bir arada götüren mutlaka yeterince vakit ayıramayacağı için ya ikisini
ya da birini ihmal edecektir. Bir de hafızlığın şu yönü var. Bir ezber baştan
nasıl ezberlenmişse ilanihaye o şekilde gidiyor. İyice sağlamlaştırılmadan
geçilen veya geçirilen sayfalar gevşek olmaktadır. Unutulması da daha kolay
olmaktadır. Yine burada hafızlık yapmak için 6.veya 7.sınıfta örgün eğitimine
ara veren öğrenci dönem sonunda tüm derslerden sınav yapılmak suretiyle sene
kaybetmeden emsalleri ile yine okumaya devam etmektedir. Burada da öğrenci
aleyhine bir durum söz konusu. Zira çocuklara telafi kursu verilmiş olsa da bu
öğrencilerin matematik, fen, İngilizce vb dersleri görmeden bir üst sınıfa
geçtikleri için 8.sınıfta girecekleri TEOG sınavlarında Bakanlığın belirlediği
6 dersten yeterince başarılı olamayabilir. Özellikle temel gerektiren
derslerden iyi temel almadığı için bunun ceremesini öğrenci hem 8 hem de lise
boyunca çekmek durumunda kalabilecektir. Yine hafızlık eğitimi alan öğrenciler
daha fazla Kur’an eğitimi almaları için resim, müzik, beden ve bilişim
derslerinden mahrum kalmaktadır. Özellikle beden eğitimi ve bilişim dersleri
öğrencileri rahatlatan derslerdir. Belki dışarıdan yaptırılan etkinliklerle
telafi yoluna gidilebilir ama özellikle beden eğitimi dersi öğrencilerin göz
bebeğidir, olmazsa olmazıdır.
Şu anda 18 okulda uygulanan bu hafizlık projesinin başarılı
olmasını temenni ediyorum. Birçok projemiz gibi ölü doğmasın istiyorum. Sene
kaybetmeden yapılan hafızlığın belki belgesi olur ama ezberin akılda tutulması
zor olabilir. Ki hafızlık sürekli tekrar etmeyi ve onunla hemhal olmayı
gerektirir. İnşallah projede çocuklarımız hem hafızlığıyla hem de akademik başarısıyla göz
doldurur, hafızlık müessesesi de bu şekilde devam eder. 28/07/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder