Millet uyuyor, sen ayaktasın. Anladım sen gece
uyuyamıyorsun. Bu hastalığın adını bilmiyorum ama olsa olsa uykusuzluk
sendromudur. Senin adına üzülüyorum be kardeş! Bu tutulduğun hastalığın
maalesef tedavisi yok. Bu hastalık etrafına sirayet etmez etmeye
ama işin garibi başkasını rahatsız etmede üstüne yoktur. Kendin uyumadın, uyuyanı da
rahatsız edersin. Zira belli ki sen bu dünyada birilerini rahatsız etmek için
yaşıyorsun. Aslında suç senin değil, seninle aynı whatsapp grubunda yer alanda.
Ne edersin ki bunda senin suçun yok. Seninle beni aynı okula kazanmamıza sebep
olan ÖSYM'indir suç. Ayrıca seni ve beni yani aynı dönem mezun olanları bir
araya getirmek amacıyla whatsapp grubuna dahil edende suçun bir kısmı da. Biraz
da bende var suç tabi. Kerametim yok ki senin gibi bir tehlikeden habersiz aynı
okulu yazmış bulundum.
Senin
ve senin gibi birkaç kişinin böyle bir halt yiyeceğini bildiğim için grup ilk
kurulduğunda bazı hassasiyetleri yazarak göndermiştim, riayet edilsin diye.
Orada nezaket kurallarından da bahsetmiştim. Grupta ikili sohbet ortamının
olmaması, sabah 09.00, akşam 21.00'den sonra yazışmanın yapılmaması gibi. Ama
bunları okuyacak ve uygulayacak adam lazım. Bu yaşına kadar bu sana hiç sirayet
etmemişse bundan sonra da yapılacak bir şey yoktur. Bu; senin suçun değil, sana
bulaşmayan adamlığın suçu bir defa. Üniversitede öğretim görevlisi olsan ne
yazar! Başka bir yerde kariyer yapsan ne yazar! Yarım asrı devirdiğin bu
dünyada eğer nezaket, edep nedir öğrenemediysen ne bu dünyanın sana, ne de
senin bu dünyaya verebileceğin bir şey vardır. Ölmeni beklesek senin gibi
gailesizler kolay kolay ölmezler de. Yine senin gibiler çok ocaklar söndürür, çok
kimsenin salına yapışırsınız, avareliği bırakıp da cenazeye giderseniz.
Boş, avaresin gayri, belli. Gece uyumayıp gündüzü uykuyla
geçiriyorsun. Aile düzenin de yok anlaşılan. Eşin ve çocukların Allah’ın
istirahat diye yarattığı gece uyusun, sen rızkınızı temin edesiniz dediği
gündüzü uyuyarak geçiriyorsun. Haydi uyumadın, uykun yok. Gecenin 01.00’inde sonra
mevcut ömrün kadar kişinin bulunduğu gruptan birine ‘merhaba’ diye yazıyorsun. O
da gecenin 02.00’ine doğru ‘merhaba’ diyor. Sonra da bir yazışma yok. Ya özele
geçtiniz –ki hiç ihtimal vermiyorum- zira sen de “başkasını rahatsız etmeyeyim,
millet uyumuştur” feraseti yok. Buna kalıbımı basarım. Arkası gelmediğine göre
başka da söyleyecek bir şeyin yok anlaşılan. Hiç merak ettin mi ‘merhaba’ ne
demek diye? Bilmiyorsan söyleyeyim: “Benden size zarar gelmez, içiniz rahat
olsun, ben güvenilir birisiyim, rahatınıza bakın” demektir. Gecenin ilerleyen
vaktinde senin merhaba kelimesinin anlamına ters bir şekilde yaptığına herze
denir. Demek ki birçoğumuzun anlamını bilmeden konuştuğu gibi konuşuyorsun
kelimelerle.
A benim dostum! Millet mışıl mışıl uyuyor. Uyuyamadıysan
tam gece vakti zamanındasın. Kalk namaz kıl. Olmadı, yazdığın merhabanın
anlamına bak sözlükten. Ya da kitap oku. Veya bir meşgale bul. Bu devirde
millet çalar saat kullanmıyor, ölümlü dünya, ne olur, ne olmaz diyerek telefonunu
kapatmıyor, senin gibi densizin olabileceğini hesaba katmadan grubu sessize
almamış olabilir. Yukarıda söylemiştim, bunları düşünecek kapasiten yok. Bari
devlete başvur, “Ben uyuyamıyorum, beni oyalayacak, geceleyin benimle ulu orta
yazışacak, eli boş bir adam görevlendir” de. Devletimiz sosyal devlettir. Senin
gibi hastalara da mutlaka bir çözüm bulur. Aslında senin yerin tımarhane
diyeceğim ama delilere hakaret olur. Çünkü onlar whatsapp falan kullanmazlar,
kullansalar da senin gibi gece gece laf olsun diye gruptan yazışmaz. Yanındaki arkadaşlarıyla
beraber oynar dururlar.
Şimdi senin gibi densiz merhaba dedi ya. Ben de acaba bu
densiz bunun arkasından ne söyleyecek diye düşünmeye başladım. Ama arkası gelmedi.
Senin bu durumun şu kadının durumuna benzer: Adamın dairesinin üstünde gazino,
pavyon, bar ne ise oralarda çalışan kötü yollu bir kadın kalıyormuş. Kadın gecenin
ilerleyen saatinde geliyormuş evine. Her gelişinde de yatağına yatarken
ayağındaki terlikleri ‘pat’ diye çıkarışına alttaki komşusu uyanıyormuş. Önce bir pat, üç-beş dakika sonra ikinci pat... Bir
böyle, iki böyle. Komşusu bu rahatsızlığını dile getirmiş kadına. “Yatağa
yatarken ayağınızdan çıkardığınız terlikler
beni uyandırıyor, Terlikleri elinizle çıkarsanız olmaz mı?” Kadın, olur demiş. Kadın
komşusunu rahatsız etmemek için elinden gelen çabayı göstermiş. Bir gün
unutarak eski alışkanlığı nüksetmiş. Bir ayağındaki terliği ‘pat’ sesiyle bırakır bırakmaz komşusu aklına gelir. Kadın ‘eyvah’ ne yaptım diyerek diğer terliğini eliyle
sessizce çıkarıp koymuş ve mışıl mışıl uyumuş. Aşağıdaki komşu ise ilk
terlikten sonra uyanmış, “Haydi diğerini de çıkar, haydi diğerini de çıkar artık” diye kendi kendine mırıldanıp/homurdanıp sabahlamış.
Sahi kardeş! Merhabadan sonra ne diyecektin? Haydi söyle
artık, bak! Sabah oldu olacak, beklemekten/uykusuzluktan gözlerim kan çanağına döndü.
Ne edersin! Demek ki senin de mutluluğun bu: Baş belalığı. 28/07/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder