28 Temmuz 2017 Cuma

Gece yatamadın mı kardeş?

Millet uyuyor, sen ayaktasın. Anladım sen gece uyuyamıyorsun. Bu hastalığın adını bilmiyorum ama olsa olsa uykusuzluk sendromudur. Senin adına üzülüyorum be kardeş! Bu tutulduğun hastalığın maalesef tedavisi yok. Bu hastalık etrafına sirayet etmez etmeye ama işin garibi başkasını rahatsız etmede üstüne yoktur. Kendin uyumadın, uyuyanı da rahatsız edersin. Zira belli ki sen bu dünyada birilerini rahatsız etmek için yaşıyorsun. Aslında suç senin değil, seninle aynı whatsapp grubunda yer alanda. Ne edersin ki bunda senin suçun yok. Seninle beni aynı okula kazanmamıza sebep olan ÖSYM'indir suç. Ayrıca seni ve beni yani aynı dönem mezun olanları bir araya getirmek amacıyla whatsapp grubuna dahil edende suçun bir kısmı da. Biraz da bende var suç tabi. Kerametim yok ki senin gibi bir tehlikeden habersiz aynı okulu yazmış bulundum.

Senin ve senin gibi birkaç kişinin böyle bir halt yiyeceğini bildiğim için grup ilk kurulduğunda bazı hassasiyetleri yazarak göndermiştim, riayet edilsin diye. Orada nezaket kurallarından da bahsetmiştim. Grupta ikili sohbet ortamının olmaması, sabah 09.00, akşam 21.00'den sonra yazışmanın yapılmaması gibi. Ama bunları okuyacak ve uygulayacak adam lazım. Bu yaşına kadar bu sana hiç sirayet etmemişse bundan sonra da yapılacak bir şey yoktur. Bu; senin suçun değil, sana bulaşmayan adamlığın suçu bir defa. Üniversitede öğretim görevlisi olsan ne yazar! Başka bir yerde kariyer yapsan ne yazar! Yarım asrı devirdiğin bu dünyada eğer nezaket, edep nedir öğrenemediysen ne bu dünyanın sana, ne de senin bu dünyaya verebileceğin bir şey vardır. Ölmeni beklesek senin gibi gailesizler kolay kolay ölmezler de. Yine senin gibiler çok ocaklar söndürür, çok kimsenin salına yapışırsınız, avareliği bırakıp da cenazeye giderseniz.

Boş, avaresin gayri, belli. Gece uyumayıp gündüzü uykuyla geçiriyorsun. Aile düzenin de yok anlaşılan. Eşin ve çocukların Allah’ın istirahat diye yarattığı gece uyusun, sen rızkınızı temin edesiniz dediği gündüzü uyuyarak geçiriyorsun. Haydi uyumadın, uykun yok. Gecenin 01.00’inde sonra mevcut ömrün kadar kişinin bulunduğu gruptan birine ‘merhaba’ diye yazıyorsun. O da gecenin 02.00’ine doğru ‘merhaba’ diyor. Sonra da bir yazışma yok. Ya özele geçtiniz –ki hiç ihtimal vermiyorum- zira sen de “başkasını rahatsız etmeyeyim, millet uyumuştur” feraseti yok. Buna kalıbımı basarım. Arkası gelmediğine göre başka da söyleyecek bir şeyin yok anlaşılan. Hiç merak ettin mi ‘merhaba’ ne demek diye? Bilmiyorsan söyleyeyim: “Benden size zarar gelmez, içiniz rahat olsun, ben güvenilir birisiyim, rahatınıza bakın” demektir. Gecenin ilerleyen vaktinde senin merhaba kelimesinin anlamına ters bir şekilde yaptığına herze denir. Demek ki birçoğumuzun anlamını bilmeden konuştuğu gibi konuşuyorsun kelimelerle.

A benim dostum! Millet mışıl mışıl uyuyor. Uyuyamadıysan tam gece vakti zamanındasın. Kalk namaz kıl. Olmadı, yazdığın merhabanın anlamına bak sözlükten. Ya da kitap oku. Veya bir meşgale bul. Bu devirde millet çalar saat kullanmıyor, ölümlü dünya, ne olur, ne olmaz diyerek telefonunu kapatmıyor, senin gibi densizin olabileceğini hesaba katmadan grubu sessize almamış olabilir. Yukarıda söylemiştim, bunları düşünecek kapasiten yok. Bari devlete başvur, “Ben uyuyamıyorum, beni oyalayacak, geceleyin benimle ulu orta yazışacak, eli boş bir adam görevlendir” de. Devletimiz sosyal devlettir. Senin gibi hastalara da mutlaka bir çözüm bulur. Aslında senin yerin tımarhane diyeceğim ama delilere hakaret olur. Çünkü onlar whatsapp falan kullanmazlar, kullansalar da senin gibi gece gece laf olsun diye gruptan yazışmaz. Yanındaki arkadaşlarıyla beraber oynar dururlar.

Şimdi senin gibi densiz merhaba dedi ya. Ben de acaba bu densiz bunun arkasından ne söyleyecek diye düşünmeye başladım. Ama arkası gelmedi. Senin bu durumun şu kadının durumuna benzer: Adamın dairesinin üstünde gazino, pavyon, bar ne ise oralarda çalışan kötü yollu bir kadın kalıyormuş. Kadın gecenin ilerleyen saatinde geliyormuş evine. Her gelişinde de yatağına yatarken ayağındaki terlikleri ‘pat’ diye çıkarışına alttaki komşusu uyanıyormuş. Önce bir pat, üç-beş dakika sonra ikinci pat... Bir böyle, iki böyle. Komşusu bu rahatsızlığını dile getirmiş kadına. “Yatağa yatarken ayağınızdan çıkardığınız terlikler beni uyandırıyor, Terlikleri elinizle çıkarsanız olmaz mı?” Kadın, olur demiş. Kadın komşusunu rahatsız etmemek için elinden gelen çabayı göstermiş. Bir gün unutarak eski alışkanlığı nüksetmiş. Bir ayağındaki terliği ‘pat’ sesiyle bırakır bırakmaz  komşusu aklına gelir. Kadın ‘eyvah’ ne yaptım diyerek diğer terliğini eliyle sessizce çıkarıp koymuş ve mışıl mışıl uyumuş. Aşağıdaki komşu ise ilk terlikten sonra uyanmış, “Haydi diğerini de çıkar, haydi diğerini de çıkar artık” diye kendi kendine mırıldanıp/homurdanıp sabahlamış.

Sahi kardeş! Merhabadan sonra ne diyecektin? Haydi söyle artık, bak! Sabah oldu olacak, beklemekten/uykusuzluktan gözlerim  kan çanağına döndü. 

Ne edersin! Demek ki senin de mutluluğun bu: Baş belalığı. 28/07/2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder