-Efendim! Ne iş yaparsınız?
-Belediye
başkanıyım.
-Ne
güzel bir görev ifa ediyorsunuz? Belediye devlet kapısı demektir. İşiniz
çoktur. Tüm sorunları da birden çözmeniz mümkün değildir. Çünkü vatandaşın
isteği bitmez.
-Orası
öyle de. Şükür, biz de öyle bir durum yok. Tüm sorunları çözdüm kısa zaman
içinde.
-Deme
ya. Genelde başkanlar dertlidir, iş yetiştiremiyoruz diye. Siz nasıl yaptınız
bunu?
-Bu
da bir maharet işte. Şimdi de işleri erken bitirmenin, sorunları zamanında
çözmenin sıkıntısını yaşıyorum. Bu durumda ne yapacağımı bilmiyorum.
-Koca
şehirde yapacak iş yok mu yani?
-Yok
maalesef. İşin garibi müteahhitlere iş veremiyorum, hizmet alımı yapamıyorum.
-Tebrikler
başkan seni! Ben başkanlık yapmadım, belediyenin işleyişini pek bilmem. Ama
sana iş bulabilirim, eğer beni dinlersen...
-Neymiş
o?
-Şehrin
durmadan tretuvarını değiştir, önce mermer döşet, sonra ardından sök, kilitli
taş yaptır. Kaldırımı değiştirince mecburen asfaltı da yenilemen gerekecek, o
güzelim asfaltı sök, yerine yenisini dök. Mahalleli öncekinin neyi vardı diye
homurdanır ama sen onlara bakma. Onlar homurdanır durur. Daha ötesi de olmaz.
Mahallesi yeni kaldırım ve asfaltı ile yenilenince bir müddet sonra fena olmadı
demeye başlarlar. İçlerinden bir iki ukala çıkar, seni Bilgi Edinme vasıtasıyla
yukarıya şikayet eder. Zaten yaptığı şikayet 'Cevap ver' diye sana gelecek.
"Şehrimizde halkımızın güvenliği ve sağlığı bakımından kaldırım ve asfalt
çalışmaları tüm hızıyla devam edecektir" şeklinde bir cevap verirsin.
Adamın dediği olmaz ama kendisine cevap verdiğinden dolayı dört köşe olur.
-İyi de bunların hepsi maliyet değil mi? Zaten borç paçadan
akıyor.
-Sayın başkan! Maliyet olmaya maliyet. Bunu ben de
biliyorum. O kadar bütçeyi zamanında ulu orta her yere gerekli-gereksiz saçıp
savururken neredeydin? Şimdi mi tasarruf edesin geldi? Sonra bugüne kadar ne
yaptın? O kadar borcu nereye yaptın söyler misin? Bu şehrin neyini çözdün?
Trafiğini mi çözdün?
-Size de iyilik yaramıyor herhalde? Biz sizin için
çırpınalım, gece-gündüz çalışalım. Şu getirdiğin eleştirilere bak!
-Biliyorum doğru sözü kimse sevmez. Siz alıştınız
etrafınızdaki birkaç kişi tarafından hep taltif edilmeye. Vatandaşın içine
çıkacak yüzünüz var mı? Ne zamandan beri halk ile bir araya gelmiyorsunuz?
Çıkamazsınız. Çıksanız duyacaklarınızı ben şimdiden duyar gibiyim. Sorsam sana,
belediye elemanlarının kullandığı makam aracı sayısı ne kadar desem inan onu da
bilmezsin. Zira akar su gibidir sizdeki israf. Nasılsa bir kısım insan kafasını
dikmiş, cumhurbaşkanına tek adam diyor, burnunun ucundaki sizi görmüyorlar. Halbuki
siz yıllar yıl belediyede tek adamsınız. Ne harcadığınızı soran var, ne
yaptığınızı, ne yapmadığınızı veya
yapamadığınızı soran var. Uzatmak istemiyorum, kamu malı yetim malı gibidir.
Gereksiz yere harcadığınız kuruşu hesabını sorarlar öbür dünyada.
-Ne demek istiyorsun? Sen muhalifsin galiba?
-Dostum veya muhalifim, ne fark eder? Ben söyleyeceğimi
söyledim, ister aklında tut, uygula. İster bir kulağından girip diğerinden
çıkıp gitsin. 23/07/2017
*** 13/08/2017 günü ladik.biz'de yayımlanmıştır.
*** 13/08/2017 günü ladik.biz'de yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder