Ana içeriğe atla

Nedir 15 Temmuz? *


-İçimizde yuvalanmış, kılcal damarlarımıza kadar girmiş bir yapının gerçek yüzünü gösterdiği gündür…
-Tankın, tüfeğin, savaş uçaklarının bir millete vız geldiği gündür…
-Kanmış, kandırılmış bir milletin topyekûn silkiniş hareketidir…
-Bir milletin sabrının taşırıldığı gündür…
-Çanakkale ruhundan sonra ortaya çıkan yeni bir birlik ruhudur…
-Bir milletin var olma mücadelesidir…
-Bir ülkenin yeniden bağımsızlık mücadelesidir…
-Bir ülkenin dış güçlere peşkeş çekilmesine karşı durulduğu gündür…
-40-50 yıldır uyuyan ya da uyutulan bir milletin yeniden tarih sahnesine çıkışıdır…
-Yıllardır içinde biriktirdiği irinleri boşalttığı gündür…
-Hainlere, taşeronlara, sömürgecilere, yedi düvele dur denildiği; geçit verilmediği gündür…
-Dostlarını sevindirdiği, düşmanlarını üzdüğü bir gündür…
-Yamalı bohça gibi görünen bir ülke insanının “Mesele vatansa, gerisi teferruattır” diyerek birlikte hareket ettiği gündür…
-Darbecileri üzerimize salan ABD, NATO ve Batılı güçlerin üzüldüğü ve aylarca kendine gelemediği gündür…
-Dini yönü ön plana çıkan, eğitime gönül vermiş görünen bir yapının, başkasının taşeronu olduğunun tescillendiği gündür…
-Aklını kiraya veren okumuşların intihar günüdür…
-Yediği çanağa pisleyenlerin gerçek yüzünü ortaya çıkardığı gündür…
-Beslenen kargaların gözümüzü oymaya kalktığı gündür…
-Devletin her bir kademesine özellikle stratejik noktalara adamlarını yerleştiren ve devleti ele geçirdiğini sanan bir yapının beceriksizliğinin ortaya çıktığı gündür…
-Devlete liyakat ve ehliyete göre adam alınmamasının iflas ettiği gündür…
-Devlete alınacak kişilerin belli bir zihniyet ve cemaatten olmasının sakıncalı ve tehlikeli olduğunun öğrenildiği gündür…
-Bir milletin yeniden silkinişi, hainlerinin ise arkasına bakmadan kaçtığı gündür...
-Her şeyi affeden bir milletin ihanete asla prim vermediğinin dost ve düşman tarafından öğrenildiği gündür… 
-Bir milletin verilmiş sadakasının olduğu gündür...
-Şehit kanıyla sulanmış bu toprağın 249 şehidin kanıyla yeniden karıldığı, rektifiye olduğu, yeniden sağlamlaştırıldığı ve kenetlendiği  gündür...
-Bir millete şah çekildiği ve milletin mat ettiği gündür…
-İçimizdeki çapulculara pabuç bırakılmadığı gündür.
-Bir milletin birlik ve beraberliğinin kendini gösterdiği gündür…
-“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. / toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.” sözünün cümle âleme uygulamalı olarak gösterildiği gündür…
-“Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” sözünün yanına “Allah bu millete bir daha 15 Temmuzlar göstermesin” sözünün konduğu gündür…
-Bir milletin “Sıradaki hain gelsin!” dediği gündür… 13/07/2017

* 14/07/2018 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde