Havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte Konya'da mobilet
veya motosiklete binmelerde artış olur. Dar gelirlinin ayağını yerden kesen bir
binit. Zira hem ekonomik, hem de kullanışlı özellikle gençler için. Kimi
ihtiyaç olduğu için kimi de macera için sürüyor bu binitleri.
Toplu taşımaya para vermeyeyim diye dar gelirli işine gidip
gelirken mobiletleri tercih eder. Kimseyi de rahatsız etmez gidip gelirken.
Şimdilerde daha ekonomik elektrikli bisikletler çıktı. Bunlar ise sessiz. Ne
zaman arkandan geleceği, ne zaman yanından sessizce geçeceği belli olmaz. Zaman
zaman ürkütmüyor da değil. Motosikletlerin bir de kulakları tırmalarcasına
bağıranları var, herkesi rahatsız eden. Bunlar egzozdaki susturucuyu
çıkaranlardır. Baba parasıyla sabah akşam sağda solda hoydur hoydur gezen ve
kaç mahalle ötedeki insanları rahatsız eden tiplerdir bunlar. Sopalık adamlar
yani. Onların da sabahtan akşama işleri "Milleti nasıl rahatsız ederim,
yanlarından geçerken insanları nasıl kendime baktırırım, nasıl arkamdan
hayır dua ettiririm" niyetindedir. Millet kızdıkça, arkalarından el-kol
hareketi yaptıkça bunlar, "Doğru yoldayız, amacımıza ulaştık" diye
sevinir durur. Onlar diyorum. Bunlar tek kişi olmazlar. Birkaç kişi bir araya
gelerek bir çete olurlar. Akşama kadar şurası senin, burası benim dolaşırlar.
Nerede akşam orada sabahlarlar. Para babadan, dua milletten. Hani bizde kiminin
parası, kiminin duası derler ya, işte öyle bir şey bu.
Polislerin ve milletin baş belasıdır bunlar. Zaman
zaman polis bunları kovalasa da, mobiletlerine el koysa da nereden buluyorsa
buluyorlar, ertesi günü yine çıkıyorlar araziye. Nasıl yapalım, ne edelim
de bu garip gürültüden kurtulalım? Yapmayın çocuklar, gençler desek daha fazla
ekşiyorlar çevremizde. Acaba bey amcanın yaptığı yöntemi uygulasak işe yarar
mı? Hani bir amcanın penceresinin dibinde sürekli gürültü yapanlara amca, “Çocuklar,
ben gürültüyü severim, her gün benim evimin önünde iki saat gürültü
yapacaksınız, bunun karşılığında ben size günlük beş lira vereceğim, der.
Çocuklar sevinir bu duruma. Hem gürültü yapacaklar, hem de karşılığında para
kazanacaklar. Ne ala iş. Çocuklar her gün gelerek gürültülerini yapıp
karşılığında yevmiyelerini alıp gidiyorlar. Bir müddet sonra amca, çocukları
toplayarak ‘Çocuklar maddi sıkıntı yaşıyorum, bundan sonra yevmiyenizi dört
liraya düşürüyorum, çalışırsanız böyle’ der. Çocuklar, ‘Hiç yoktan iyi’ deyip
gürültü yapmaya razı olurlar. Her birkaç gün arayla amca çocuklara derdini
anlatıp yevmiyelerini düşürüyor. Çocuklar para düşse de gürültü yapmaya devam
ediyorlar. Sonunda amca çocukların yanına gelip ‘Çocuklar artık size bundan
sonra para veremeyeceğim, parasız gürültü yapacaksanız devam edin, yok yapmayız
derseniz siz bilirsiniz’ deyince çocuklar, ‘Amca! Kusura bakma, biz parasız iş
yapmayız’ diyerek amcanın penceresinin önünden uzaklaşmışlar. Biz bu kulaklarımızı
sağır edecek şekilde mobiletini bağırta bağırta kullanan gençlere böyle bir
yöntem uygulasak nasıl olur? Bu yöntem çözüm olabileceği gibi çocukları iyice
azdırabilir. Yani ters teper.
Aslında bir başka yöntem daha var. Bu yöntem kesin çözüm
olur gibi geliyor bana. Öncelikle emniyet şehrin dışında bir pist oluşturacak,
bu pistin içinde üç-beş tane susturucusu olmayan mobilet bulunduracak. Şehrin
içinde mobiletini bağırtan çocukları toplayıp bu pistin içine bırakacak.
Oluşturulan mobilet ekibi bu çocukların etrafında mobiletini bağırta bağırta
sürecek. Rahatsız olup kulaklarını kapayan olursa polis önce uyaracak, sonra
belindeki copuyla ellerini kulaklarından çektirecek. Çocuklar, “Biz hatamızı
anladık, yaptığımıza eşekler gibi pişmanız, yeter bu işkence” deyinceye kadar bu işlem devam edecek. Sanırım
bundan başka çözüm yolu da yok gibi geliyor bana.
İşin özü; mobiletlerimiz ya sesli ya da sessiz. Yok mu bunun ortası? Biri kulakları patlatır, diğeri sessizce yanında biterek korkutuyor. 10/07/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder