10 Temmuz 2017 Pazartesi

Düğün konvoylarından rahatsız olmayanınız var mı içinizde?

Düğünlerde oluşturulan düğün konvoylarından şikayetçi olmayanımız yoktur. Konvoyla beraber hop otururuz, hop kalkarız bir kazaya sebebiyet verilecek diye. Yine de bu alışkanlığımız hız kesmeden devam ediyor. 

İçinizde düğün konvoyuna katılmayanınız yoktur, en azından konvoyu geçerken görmüş ya da siz trafikte iken konvoya yakalanmışsınızdır. Görüntümüz evlere şenlik gerçekten. Güre misin ağlar mısın şeklinde. Ne trafik kuralları söker orada, ne nezaket, ne de centilmenlik. Trafiği birbirine katarız. Konyov birbirinden kopmasın diye ya yavaş yavaş gider, trafiği kilitleriz, ya da ölümüne hızlı giden konvoydan kopmamak için ne ışık tanırız, ne de geçen bir yayayı. Nasıl bir ruh hali ki daha önce trafik kurallarına nizami bir şekilde uyanımız bile konvoylara katıldığı zaman trafik adına ne kadar kural varsa çiğnemeyi mubah olarak görür.

Kimimiz ayıp olmasın diye katılır konvoya, kimimiz de zevkine. Zira bir macera peşindedir. Neler yok ki… Acı fren sesi, bir tempoyla arka arkasına basılan klakson sesi, aracın penceresinden sarkanlar, acil durumlarda kullanılması gereken dörtlü dediğimiz flaşörler, ters yoldan girmeler… hepsi var. Trafiği birbirine katarız,  hiç vicdanımız da sızlamaz. Kime ne bu mutlu günümüzde? Var mı bizi bugün durduracak?

Eskiden düğünler hep Pazar günleri olurdu. Düğünlerin yoğun olarak yapıldığı yaz sezonlarında haftada bir de olsa katlanılırdı bu tür görüntü, risk ve ses kirliliğine. Şimdi pazarlarımız dolu olduğu gibi hafta içi günün ve gecenin  her saatinde düğün var. Eskiden düğün, düğün sahiplerinin evinin önünde yapılır, düğünden sadece mahalli haberdar olurdu. Şimdi ise salon düğünleri çıktı. Düğün sahibinin evi Hanya’da, tuttuğu salon ise Konya’da. Hiç ummadığın cadde ve sokakta bir düğün konvoyu ile karşılaşmamak mümkün değil. Hastan varmış, bir yere acil yetişmen gerekiyormuş, kimsenin umurunda değil. Trafikte herkesi rahatsız eden klakson sesi gelin evine yakın yerde veya oğlan evine yaklaşılırken basılsa en azından “Biz geliyoruz” diye haber veriliyor diyeceğim. Bir uçtan diğer uca basılan klakson sesi “Ne günahım vardı ya Rabbi” dedirtiyor insana. Çoğu da yaktığı dörtlülerle ne tarafa döneceği, şerit değiştirip değiştirmeyeceği bile belli değil. Artık böylelerinin aklı bir karşı havada olduğu için konvoya katılanlar değil, kazara konvoy içine girenler dikkat edecek ne yapacağını.

Hasılı, birkaç kişi düğün yapar, ceremesini sair günde bile çekmeyen yollar ve tüm Konyalılar çeker. İşin garibi bu konuda kim ne yapacağınız da bilmiyor. Düğüne gelen konvoya katılmasa “Bak arabasını kıskandı, yakıttan kaçınıyor” denir. Düğün sahibi, “Arkadaşlar birkaç araba ile kızı alıp gelelim, tüm araçlar katılmasın” dese onu dinleyen olmaz. Haydi düğün sahibinin teklifine riayet edildi diyelim. Düğüne gelenler veya çevreden görenler, “Fazla araç yoktu, demek ki seveni yokmuş, baksana kimse katılmadı” derler. Bizde kimse bu durumdan memnun olmasa da konvoylar bir gövde gösterisidir. Ne kadar araç olursa, “Adamın amma da seveni varmış, baksana hatırı güdülüyor, neredeyse tüm Konya konvoydaki yerini almış, düğün dediğin böyle olur, zenginin düğünü başka…” denmelidir.

Gördüğümüz gibi konvoylarda inisiyatif düğün sahibinin elinde olmuyor. Konvoya katılan araç az olsa da, çok olsa da ağzı olan konuşuyor. Trafiği felç ettiğimiz yanımıza kâr  kalıyor. Rahatsız olduğumuz bu durumla ilgili yetkili kişiler -kimse- büyük kazalara sebebiyet verilmeden önce düğün konvoylarıyla ilgili bir kural yayımlayabilir, trafik denetimlerini sıklaştırabilir, kuralarla uymayan sürücülere ağır cezalar yazılabilir, belediye konvoylarla ilgili bir güzergah belirleyebilir, mahalli görsel ve yazılı medyada hangi güzergahlarda hangi saatte düğün konvoyu geçeceği belirtilebilir. 10/07/2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder