16 Haziran 2017 Cuma

"Şükranlarımızı arz ederiz"

Sosyal medyayı kullanıyorsanız çok güzel ve faydalı paylaşımları görmekle beraber vıcık vıcık yağ kokan paylaşımları da görürsünüz. Birilerinin bir yerlere mesaj vermeye çalıştığını, kendi reklamını yaptığını da görürsünüz. Bu kadar da olmaz ki dedirtiyor insana bu tür paylaşımlar.

Sosyal medyada genelde görsel paylaşımlar birbiriyle çarpışıyor. Benim görselim seni yener dercesine yarışıyor insanlar. Herkes anı yaşıyor. Bir üst veya meşhur kişi ile çekinilen fotoğraflarla doyuma ulaşmaya çalışıyor insanımız. Aynı karede yer almak ve anı ölümsüzleştirmek için çabalıyor. Amirlerin rutin kurum ziyareti bile fotoğraf karesi ile taçlandırılıyor. Çekilen fotoğrafı paylaşmanın yanında bir de "Sayın .....müdürümüz kurumumuza teşrif ettiler. Kurumumuz adına kendilerine şükranlarımızı arz ederiz, teşekkürlerimizi sunarız..." şeklinde yazı döşenmesi 'ne oluyor' dedirtiyor insana. Yazının arz ile bitirilmesi bana çok sağlıklı bir ifade gibi gelmiyor. Amirin kurumu ziyaret etmesi kadar doğal bir şey yok. Memuru da onu ağırlar ve uğurlar. 'Şükranların sunulması, teşekkürlerin arz edilmesi' de ne demek oluyor Allah'ın aşkına! Garip ve manidar değil mi bu ifadeler. Sosyal medyanın dili olmasa gerek. Olsa olsa hormonlu bir fil olur. Ayrıca bu ifadeyi yazan ve paylaşan insana da  bir değer  katmaz. Anlaşılan bu tür dile de alışacağız bu gidişle. 

Kullanılan ve dillerimize pelesenk olan bu ‘arz etme’ işi resmi yazışmalarda kullanılır ve arşivdeki yerini alır. Üstelik Bakanlık yeni yazışma kurallarında bu tür arz etme diline de biraz tırpan getirdi. Nedense kurumlar unutulmaya yüz tutması gereken ve insan onurunu zedeleyen bu tür ifadeleri hala kullanmaya devam ediyorlar. Üstelik sosyal medya gibi resmiyeti ifade etmeyen, biraz free takılmayı gerektiren alemde bile bu tür ifade tarzları bana sağlıklı bir iletişim dili gibi gelmiyor. İnsana bir şey vermediği gibi kişiliğinden bir şeyler alır götürür.  İşin garibi bu tür ifadeleri kullananlar yine kullanmaya devam ediyorlar. Kendilerine şükranların arz edildiği kişiler de "Arkadaşlar ne yapıyorsunuz? Resmi bir yazı yazmıyorsunuz. Şunun şurasında kurumunuza bir ziyaret yaptım. Arz etmeyi bu kadar ayaklar altına almayın. Bu dil, ne size ne de bana bir şey kazandırır. Bana gösterdiğiniz bu ilgi ve alakayı bana eşim bile göstermiyor. Lütfen biraz ciddiyet!" demiyor. O zaman insanın aklına arz eden memnun, arzı alan memnun...sana ne oluyor arkadaş demek düşüyor.

Sosyal medyada aşağıdaki memurun üstüne şirin gözükmek için vıcık vıcık yağ kokan bu tavrının yanında bir de kurum amirlerinin kurum ziyaretlerini paylaşıp 'Falan yeri denetlerken' diye yazı yazmaları da bana garip geldi. ‘Denetlerken’ deneceğine ziyaret ederken dense ne olur? Kıyamet mi kopar. Denetlemeye gidilen yerin adına ziyaret dense bence daha şık olur. 

Kurumlarda amir veya memur olarak çalışan insanların körler-sağırlar misali bu şekilde kendilerini ağırlamaları hoş bir görüntü vermediği gibi sağlıklı bir psikolojiyi de yansıtmıyor. Bu şekildeki paylaşımlarla ya birileri yerini garanti altına almaya çalışıyor, ya da birileri egosunu tatmin etmeye çalışıyor. Bunun başka izahı olamaz. Başkasına çalışacağımıza kişiliğimizden ödün vermeden kişilikli bir şekilde görev yapmanın yollarını bulmak için Amerika’yı yeniden keşfe gerek yok. Sadece kafamızı kumdan kaldırıp insanlar benim bu dilime ne der, ya da bir başkası paylaşınca ben bu tür görüntüyü nasıl karşılarım demek lazım.

Bana yabancı olan bu dil için ben sadece ‘Efendim size iyi arzlar!’ derim. Başka da yapacağım bir şey yoktur. 16/06/2017  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder