Türkiye’de çok az kişinin dışında kahir ekseriyet gönülden
yapabileceği mesleği seçmez. Herkes gelecek vadeden mesleklerde kendine
bir yer kapmaya çalışır. Sonunda içimize sinse de sinmese de rüzgârın
sürüklediği yerde tutunmaya çalışırız.
Öğretmenlik çoğumuzun istemeden de olsa yapmak zorunda
olduğu mesleklerden biridir. Bir zamanlar okuduğu okuldan mezun olunca iş alanı
olmayanların bile göz kırptığı bir meslektir öğretmenlik. “Hiçbir şey olamasa
öğretmen bari olur” denilen meslek yani. Bu düşünceye sahip olanlar çok da
haksız sayılmazlar. Çünkü öyle dönemler geldi ki öğretmen ihtiyacını karşılamak
için boşta bulunan herkesin istihdam edildiği geniş bir alandır. Bunun için kah
lise mezununu 45 gün eğitimden geçirerek enstitü mezunu yapıp öğretmen olarak
atadık, kah alanında görev alamayan fakülte mezunlarını okullara öğretmen
olarak verdik. Hemen hemen herkes öğretmenlik yaptı bu ülkede. Hiç
öğretmenlik yapmadım diyen ücretli veya vekil öğretmenlik yaparak okuduğu
okullarda öğretmenlik yaptı ya da öğretmencilik oynadı. Yine öğretmen
ihtiyacını karşılamak için fakülteler bünyesinde ikinci öğretimler açıldı. Hala
da birçok fakülte bünyesinde ikinci öğretimler mezun vermeye devam ediyor.
Seri mal üreten bir fabrika gibi eğitim fakülteleri bol bol mezun verdi.
Sonunda mevcut öğretmenlerin alternatifinin alternatifi öğretmen adayları
atanmak için gün sayıyor, kimi umutla kimi de ümidini yitirerek. Olan da
öğretmenlik mesleğine oldu. Bu meslek grubu hem içeriden hem de dışarıdan gelen
etkenlerle itibar kaybetmeye devam ediyor. Eğitim ve öğretimde istediğimiz
başarıyı yakalayamama sebebi olarak da hem devlet nezdinde hem de vatandaş
nezdinde öğretmenler ordusu görülmektedir.
Nihayet oyun bitti, düşünme zamanı şimdi. Çünkü deniz
bitti, kum göründü artık. Devlet öğretmenliğe bir neşter vurma arifesinde
bugünlerde. Öğretmeni silkelemeyi, istenen kaliteyi yakalamayı hedeflemekte.
“Öğretmenlik Strateji Belgesi” de bu yüzden yayımlandı. Artık bundan sonra hem
öğretmen olmak hem de öğretmen olarak görev yapmak iyice zorlaşacak. Kişi
öğretmen olmak istese de olamayacak yayımlanan belgeye göre. Çünkü kılı kırk
yararcasına konan kriterler her önüne geleni öğretmen yapmayacak görünüyor.
Hasılı öğretmenliği yapmak isteyenleri ve öğretmen olmak için eğitim fakültelerini
okumayı isteyenleri uzun soluklu bir maraton koşusu bekliyor. İçinizden ben
zoru severim, bu işi en iyi yaparım diyenleriniz varsa aşağıda sıraladığım
kriterleri yerine getirmesi gerekiyor:
·
Öncelikle üniversite sınavına giren
bir öğrenci ilk 240 bin arasına girmelidir.
· Eğitim fakültesine
kayıt yaptırdıktan veya bir müddet okuduktan sonra fakülteler bünyesinde kurulan komisyondan ‘Akademik, sağlık ve psikolojik yönden öğretmen olabilir’
onayını almalıdır.
· “Mesleğe girişte
adayların psikomotor ve duyuşsal becerilerinin de göz önüne alan öğretmen
yeterlilikleri çerçevesinde seçme sınavları ile lisans başarısı, ürün seçki
dosyası, öğretmenlik uygulaması değerlendirmesi, mülakat gibi çoklu kaynağa
dayalı değerlendirmelerden atanabilecek puan alabilmelidir.
· Öğretmen olduktan
sonra öğretmen yeterliliğinin ölçülebilmesi için okul müdürü, meslektaş,
öğrenci ve veli gibi kişilerin vereceği puanlarla performans göstermelidir.
· Kariyer basamaklarında
ve görevde yükselme, yurtdışında görevlendirilme ve ödüllendirilme için okul
müdürü, veli, öğrenci ve meslektaşının vereceği puanlarda başarı
gösterebilmelidir.
· Kariyer gelişimi,
terfi ve hizmet puanı alabilmesi için dört yılda bir öğretmen yeterliliğinin
ölçülmesi için açılacak sınavda başarılı olmalıdır.
· Zorunlu yer değişimi
denilen rotasyona hazır olmalıdır.
Bunlarda bir şey mi? Bunlar benim için çocuk oyuncağı, bu
iş tam bana göre diyorsan hiç durma öğretmen olmak için tüm yollar sana
açıktır. “Öyle öğretmenlik yap ki ekmeğini taştan çıkardı, helal olsun desin
millet ve devlet sana. Bu şartlarda yapacağın öğretmenlikte yolun açık olsun,
iyi nesiller yetiştirmeni temenni ederim. Unutma ki zoru seçeni herkes sever.
Ben tüm bunları yapamam, başka bir yol, yöntem yok mu dersen öğretmenliğin
dışındaki hiçbir meslek grubunda, iş hayatında böyle kriter yoktur. Seç beğen,
hayat senin hayatın… Bil ki kendi düşen ağlamaz. 16/06/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder