4 Haziran 2017 Pazar

Bir teknik direktörün futbolcu olarak sahaya gönderildiğini gördünüz mü hiç?

Futbol seyir zevki veren bir oyundur. Çoğumuz mahalle aralarında oynamışızdır. Son yüzyılda profesyonelleşti iyice. Artık parayla oynanıyor, parayla seyrediliyor. Futbolcuların transfer ücretleri kimileri için bir servet mesabesinde.

Futbola merakı olanlar küçük yaştan itibaren futbol kulüplerinin alt yapılarında başlarlar futbola. Kendisini ispatladıkça lisans almak suretiyle küçük takımdan büyük takımlara doğru transfer olurlar. Transfer olduğu takımla 2+1, 3+1, 4+1 şeklinde sözleşme imzalarlar. Her bir futbolcunun da sahanın içinde oynadığı mevkisi vardır. Kulüpler futbolcu transferi yaparken takımında hangi alana ihtiyaç varsa öncelikli olarak o mevkiye futbolcu alır. Başka mevkide oynaması söz konusu olmaz. Çok az futbolcu birkaç mevkide birden oynayabiliyor. Takımıyla sözleşmesi biten ya yeniden sözleşme imzalar ya da bir başka takıma transfer olur.

Genelde futbolcular 30-35 yaşlarına kadar takımları adına ter dökerler. Takımına bir katma değer veren futbolcu için takımı bir vefa olsun diye onun adına jübile yapar. Jübilesini yapan emektar futbolcular antrenör, teknik direktör olmak için belgelerini de alır. Kimi kulüp çalıştırmaya başlar, kimi boş bekler, kimi televizyonlarda  maç sonrası  futbol kritiği yapar, kimi gazetelerde futbol ile ilgili köşe yazarlığı yapar, kimi de bir başka alanda iş yeri açar, geri kalan ömrünü bu şekilde tamamlar...Teknik direktörlük yapanlar kulüplerle tıpkı futbolcu iken olduğu gibi birkaç yıllık sözleşme yaparlar, takımında başarılı olduğu müddetçe sözleşmesi uzatılır, başarılı olamazsa ya süresi bitince ya da daha önceden sözleşmesi ya tek taraflı ya da karşılıklı feshedilir. 

Futbolu bıraktıktan sonra hangi ister teknik heyet olarak çalışsın, ister kendi iş yerini açmış olsun, çalıştığı alanda ister başarılı ister başarısız olsun asla futbol oynamaya geri dönmez/döndürülmez. Bu durum hem futbolda hem de diğer kamu kurum ve kuruluşlarında ister  müdür, ister şef, ister müdür yardımcısı olarak çalışsın değişmez. Mesela malmüdürlüğünde göreve başlayan bir memur, yeterince çalıştıktan sonra görevde yükselmeye girer, başarılı olursa şef olarak atanır, o mevkide de belli bir süre çalıştıktan sonra müdür yardımcılığı, ardından müdürlük sınavına girer. Her statüsü değiştikçe görev yeri de değişir. Türkiye'de bunun tek istisnası var: okul müdür ve müdür yardımcılığı. Okullarda görev yapan okul müdürü ve yardımcısı bir bakmışsın tekrar öğretmenliğe döndürülür. Daha öğretmenlikte yeterince çalışmadan bir bakmışsın birileri hemen müdür olur, ya da yardımcı olur.

Teknik heyet olarak görev yapan bir antrenörün yeniden futbolculuğa döndürülmesi asla verim getirmez. Zaten bunun da hiç uygulaması yoktur. Düşünün ki yıllar yılı okullarda yöneticilik yapan birisinin tekrar öğretmenliğe döndürüldüğünü. Bu kimsenin yeterince öğretmenlik yapabilmesi, öğretmenlikte başarılı olabilmesi çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Hangi akla hizmetle bu yapılıyorsa doğru yapılmıyor. Öncelikle bunun kabul edilmesi gerekiyor.

Anlatmak istediğim her kurumun iç işleyişinde bir düzen ve ahenk vardır. Oturmuş gelenekleri vardır. Maalesef okullarda bu konuda yerleşmiş bir düzen yoktur. Bütün işler deneme yanılma yöntemiyle halledilmeye çalışılmaktadır. Aslında okullarda yapılması gereken tıpkı futbolculara uygulanan sistem olmalıdır. Bir öğretmen yeterince çalıştıktan sonra öncelikle müdür yardımcılığı sınavına girer, burada yeterince çalıştıktan sonra okul müdürü olmak için yine açılan sınava girer, okul müdürlüğünde başarılı oldukça görevine devam eder. Buradan şube müdürü veya ilçe milli eğitim müdürü olur, bu şekilde emekliliği hak eder. Yöneticilik görevini üstlenen öğretmen görevini ihmal ederse, görevini savsaklarsa, idarenin direktifi çerçevesinde hareket etmezse nasıl ki futbolcu iyi oynamadığı takdirde ceza alabiliyorsa okulda yöneticilik yapan da ceza alabilmelidir. Ama düşünülmemesi gereken tek şey o kimseyi yeniden öğretmenliğe döndürmek olmamalıdır. Biz yaptık oldu denirse söylenecek bir şey yok. Maalesef okulların durumu ortada. Lütfen okullara idareci atama konusunda değişmez kriterler konmalıdır. Yoksa ceremesini hep okullar çekecek. Harcanan insan kaynağıdır. Mutlaka her insandan azami ölçüde faydalanma yoluna gidilmelidir. Yoksa insan onuru zedelenirse ne kendine hayreder, ne de okullara. Olan küçük dimağlara olur. 04/06/2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder