Ramazan dolayısıyla en fazla öne çıkan etkinliklerden biri
de şüphesiz iftar programlarıdır. Neredeyse tüm kamu kurum ve kuruluşları,
siyasiler, STK'lar, belediyeler, kaymakamlıklar iftar programı düzenlemede
yarışıyorlar dense abartılmış olmaz. Yapan yapana.
Kimin parasını kime veriyorlar meselesi var ama konum bu
değil. Haydi verdiler diyelim. Hepsi için söylemeyeyim ama bazıları yapılan bu
etkinlikleri sanal medyadan paylaşmadan beri kalmıyor. Hatta kendisine gelen
davetiyeyi "teşekkür ederim" şeklinde sayfasında paylaşanlar var.
Yemek masasında çekilmiş fotoğraflar da eksik değil. Kimler katılıyor bu
davetlere? Baktığımız zaman üst düzey yapılan davetlerin konukları da üst
düzey. Artık iftar programları mahallinde kalmıyor. Neredeyse Tüm Türkiye'yi
kapsıyor. Yapılan davete icabet etmek için kişinin kilometrelerce uzak yoldan
davete katılması gerekiyor ve anı ölümsüzleştirmek için çekilmiş fotoğraflara
bakılınca uzak-yakın denmeden davetlere özel misafirlerin katıldığı
görülmektedir. Davetler ise mütevazı görünümünden uzak bir şekilde yapılmakta.
Yer seçiminde çoğu zaman oteller ve lüks lokantalar seçilmektedir.
Türkiye geneline yönelik yapılan iftar programlarında boy
gösterenlerin çoğu muhitinin kalbur üstü olanlarından oluşuyor. Normal vatandaş
yer almıyor nedense iftar sofralarında. Köylü Ahmet Ağa yok. Kim var peki?
Bölgenin sivil kuruluşlarının ya başı ya da yönetiminde görev alanlar. Haydi
ağırlıkları var, belli bir zümreyi temsil ediyorlar, diyelim. Niçin belli
kişilerin arasında dönen bu tür iftar programları fotoğraflarla sanal alem veya
sosyal medyadan tüm Türkiye'ye servis ediliyor? Göz hakkı denen bir şey var. Bu
tür davetler niçin kapalı kapılar arasında yapılmaz. Haydi yapıldı diyelim.
Gönderilen davetiyeler kişiye özel davetiyelerdir. Niçin herkesin görebileceği
şekilde cümle alemin gözüne sokarcasına paylaşılıyor. Bulunduğu makam ve mevki
itibariyle kendisine gönderilen davetiyeyi sosyal medyadan paylaşmada acaba ne
murat edilmek istenmektedir? "Bakın a dostlar! Siz benim kadir-kıymetimi
bilmiyorsunuz ama ta nereden bana iftar davetiyesi gelmektedir. Beni basite
almayın, ben önemli bir kişiyim" mi denmek istenmektedir bu paylaşımlarla.
Bu, nasıl bir psikoloji gerçekten? Anlamakta zorlanıyorum. Diyelim ki üst
düzeye yapılan iftar programlarında tüm Türkiye'yi çağırmak mümkün değil,
sadece mahallinde ön plana çıkmış kişiler davet edilerek verilmek istenen
mesajlar onlar aracılığıyla tüm ülkeye duyurulmak isteniyor. O zaman bu tür
organizasyonlara katılanlar üyelerini toplayarak aldıkları mesajı aktarmaları
gerekmiyor mu?
Soruları çoğaltabiliriz. Vardır bir hikmeti diyelim. Fakat
gördüğüm kadarıyla nefsin terbiye edilmesi, fakirin gözetilmesi de denilen
ramazan ayında yapılan bu tür pahalı ve lüks iftar programları bu ayın
atmosferine uymuyor. Hikmetini anlayamasak da haydi yapıldı diyelim. Buralarda
yenen yemekleri sosyal medyadan paylaşma ile diğer günlerdeki yemek ortamlarını
paylaşmanın arasında ne fark var.?Yiyebilen var, yiyemeyen var.
Özellikle kamu adına bir işlev icra edenlerin kamu malını
yetim malı bilmelerinde fayda vardır. Arkasına devletin imkanlarını alarak
belli zümreye iftar vermek hakkaniyete uygun değildir diye düşünüyorum. Kendi
ceplerinden verdikleri iftarları eleştirsem de bir şey diyemem. Kendi
parasıdır, istediği kişi ve dostunu davet eder derim. Ama kamu malını kimsenin
deniz görmesini hiç uygun görmem. Hiç düşündüler mi acaba? Bu tür lüks iftar
etkinlikleri ile ne kadar aç ve susuz insanın bir aylık gideri karşılanır?
Özellikle dini hassasiyetlerini hissettirenlerin bu konuda daha fazla duyarlı
olmalarında fayda vardır.
Dedim ya bir türlü anlayamadım bu tür organizasyonların gerisindeki hikmet ve mantığı. Kim bilir, belki de böyle yerlere davet edilmediğimdendir benim hırçınlığımın, çekememezliğimin nedeni?08/06/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder