8 Haziran 2017 Perşembe

Kamu adına düzenlenen iftar etkinlikleri

Ramazan dolayısıyla en fazla öne çıkan etkinliklerden biri de şüphesiz iftar programlarıdır. Neredeyse tüm kamu kurum ve kuruluşları, siyasiler, STK'lar, belediyeler, kaymakamlıklar iftar programı düzenlemede yarışıyorlar dense abartılmış olmaz. Yapan yapana.

Kimin parasını kime veriyorlar meselesi var ama konum bu değil. Haydi verdiler diyelim. Hepsi için söylemeyeyim ama bazıları yapılan bu etkinlikleri sanal medyadan paylaşmadan beri kalmıyor. Hatta kendisine gelen davetiyeyi "teşekkür ederim" şeklinde sayfasında paylaşanlar var. Yemek masasında çekilmiş fotoğraflar da eksik değil. Kimler katılıyor bu davetlere? Baktığımız zaman üst düzey yapılan davetlerin konukları da üst düzey. Artık iftar programları mahallinde kalmıyor. Neredeyse Tüm Türkiye'yi kapsıyor. Yapılan davete icabet etmek için kişinin kilometrelerce uzak yoldan davete katılması gerekiyor ve anı ölümsüzleştirmek için çekilmiş fotoğraflara bakılınca uzak-yakın denmeden davetlere özel misafirlerin katıldığı görülmektedir. Davetler ise mütevazı görünümünden uzak bir şekilde yapılmakta. Yer seçiminde çoğu zaman oteller ve lüks lokantalar seçilmektedir. 

Türkiye geneline yönelik yapılan iftar programlarında boy gösterenlerin çoğu muhitinin kalbur üstü olanlarından oluşuyor. Normal vatandaş yer almıyor nedense iftar sofralarında. Köylü Ahmet Ağa yok. Kim var peki? Bölgenin sivil kuruluşlarının ya başı ya da yönetiminde görev alanlar. Haydi ağırlıkları var, belli bir zümreyi temsil ediyorlar, diyelim. Niçin belli kişilerin arasında dönen bu tür iftar programları fotoğraflarla sanal alem veya sosyal medyadan tüm Türkiye'ye servis ediliyor? Göz hakkı denen bir şey var. Bu tür davetler niçin kapalı kapılar arasında yapılmaz. Haydi yapıldı diyelim. Gönderilen davetiyeler kişiye özel davetiyelerdir. Niçin herkesin görebileceği şekilde cümle alemin gözüne sokarcasına paylaşılıyor. Bulunduğu makam ve mevki itibariyle kendisine gönderilen davetiyeyi sosyal medyadan paylaşmada acaba ne murat edilmek istenmektedir? "Bakın a dostlar! Siz benim kadir-kıymetimi bilmiyorsunuz ama ta nereden bana iftar davetiyesi gelmektedir. Beni basite almayın, ben önemli bir kişiyim" mi denmek istenmektedir bu paylaşımlarla. Bu, nasıl bir psikoloji gerçekten? Anlamakta zorlanıyorum. Diyelim ki üst düzeye yapılan iftar programlarında tüm Türkiye'yi çağırmak mümkün değil, sadece mahallinde ön plana çıkmış kişiler davet edilerek verilmek istenen mesajlar onlar aracılığıyla tüm ülkeye duyurulmak isteniyor. O zaman bu tür organizasyonlara katılanlar üyelerini toplayarak aldıkları mesajı aktarmaları gerekmiyor mu?

Soruları çoğaltabiliriz. Vardır bir hikmeti diyelim. Fakat gördüğüm kadarıyla nefsin terbiye edilmesi, fakirin gözetilmesi de denilen ramazan ayında yapılan bu tür pahalı ve lüks iftar programları bu ayın atmosferine uymuyor. Hikmetini anlayamasak da haydi yapıldı diyelim. Buralarda yenen yemekleri sosyal medyadan paylaşma ile diğer günlerdeki yemek ortamlarını paylaşmanın arasında ne fark var.?Yiyebilen var, yiyemeyen var. 

Özellikle kamu adına bir işlev icra edenlerin kamu malını yetim malı bilmelerinde fayda vardır. Arkasına devletin imkanlarını alarak belli zümreye iftar vermek hakkaniyete uygun değildir diye düşünüyorum. Kendi ceplerinden verdikleri iftarları eleştirsem de bir şey diyemem. Kendi parasıdır, istediği kişi ve dostunu davet eder derim. Ama kamu malını kimsenin deniz görmesini hiç uygun görmem. Hiç düşündüler mi acaba? Bu tür lüks iftar etkinlikleri ile ne kadar aç ve susuz insanın bir aylık gideri karşılanır? Özellikle dini hassasiyetlerini hissettirenlerin bu konuda daha fazla duyarlı olmalarında fayda vardır. 

Dedim ya  bir türlü anlayamadım bu tür organizasyonların gerisindeki hikmet ve mantığı. Kim bilir, belki de böyle yerlere davet edilmediğimdendir benim hırçınlığımın, çekememezliğimin nedeni?08/06/2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder