Günümüzde geleceğimizin teminatı olarak yetiştirdiğimiz
nesle yaşına göre sorumluluk vermediğimiz ve onu sürekli koruyup kolladığımız
müddetçe çocuklarımız adına da daha fazla çalışacağız demektir. Çünkü yaşına
uygun olarak vermediğimiz sorumluluk onu sırtımızdan indirmeyecektir. Bu
demektir ki hem kendimiz hem de çocuklarımızı mutlu etmek için iki kat
çalışacağız demektir.
Bu
çağın anne ve babalarının çocuk yetiştirmedeki en büyük sorunu kendi anne ve
babalarının kendisine verdiği sorumluluğu kendi çocuklarından esirgemeleridir.
Yani aşırı korumacılık hastalığıdır, onlara kıyamamaktır. Öncelikle biz anne ve
babaların, "Geçmişte ben çok çektim, çocuğum çekmeyecek; ben çok özlem
duydum, onlar özlem duymayacak; ben neyi göremediysem çocuğum onu görecek. Asla
ezilmeyecek..." hastalığından kurtulması gerekiyor.
Çocuklarımıza vermediğimiz sorumluluktan dolayı onları
mutlu edebilecek miyiz? Sanmıyorum. Hiç mutlu olmazlar/olamazlar. Çünkü
onları mutlu etmek amacıyla her istediklerini yapmak, her istediklerini
almak onları doyumsuz isteklere gark edecektir. Emek sarf edilmeden elde edilen
şeyler onları hazıra konmuş mirasyedi evlat yapar. Yapacakları basit işleri
bile kendimize havale etmek onları hazır yiyici yetiştirecektir bir defa.
Okumanın
dışında hiç sorumluluk vermeden üniversite mezunu yaptığımız çocuğumuz hayatın
yükünü çekmeye hazır olur mu acaba? Olamaz. Çünkü 24-25 yaşında ilk defa
sorumluluk alacak olan çocuk yüzme bilmeden denize açılan kimseye benzer. Ya
girer boğulur, ya da boğulma endişesiyle denize girmez. Halbuki hayat bir
deryadır. Onun şartlarına göre insan manevra yapamazsa hayatın içinde kaybolur
gider. Burada yok olup gidecek nesilden bahsetmiyorum. Onlar yine yaşamaya
devam edecekler. Ama hiç kendileri olmadan. Yine anne ve babasından bekleyecek
her şeyi. Anne ve baba ona hep verecek, o ise hiç onlara bir şey
vermeyecek.
Hayatın
yükünü tam üstlenemeden ya sizin başınıza bir şey gelirse ne olacak? Çocuğunuz
nasıl yaşayacak? Bu durumda hayata alışması zor olacak. Haydi sizin başınıza
bir şey gelmedi. Pekiyi, çocuğunuzun size bir faydası olur mu? Hastalansanız,
yatalak durumuna düşseniz, bakıma muhtaç olsanız size bakabilecek mi? Bakmaz,
bakamaz. Bu durumda sizin gidebileceğiniz en iyi yer huzurevi olacaktır.
Başkası da paklamaz. Siz de çocuğunuza yük olmak istemezsiniz zaten. Kendiniz
tıpış tıpış huzurevinin kapısını çalarsınız. Çünkü uçan kuştan korudunuz onu.
Kem gözlerden sakındınız onu. Hayatın içinde hiç yoğurulmayan size nasıl
bakacak? Bu, tabiatın ruhuna aykırıdır. Eğer evlenir, çoluk-çocuğa karışır,
evliliğini devam ettirebilirse kendine ve çocuklarına bakıp onları
büyütebilirse büyük başarıdır.
Bu
durumda siz en iyisi şimdiden huzurevinden kendiniz için bir yer ayırtsanız iyi
olur. Çünkü bu gidişle huzurevine gidecek, orada kalacak kişilerin sayısı her
geçen yıl artacaktır. Huzurevinde son günlerinizi yaşarken evladınız dışında
sizi ziyaret edecek birkaç kişiyle vakit geçirirsiniz artık. Bu kadar huzur size yeter de artar bile. Orada günlerinizi
geçirirken size sorumluluk veren anne ve babanızı da hayırla yad etmeyi
unutmayın olmaz mı? 06/06/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder