
Yan taraftaki afişte gördüğünüz gibi kampanyanın hangi tarihlerde olacağı, başvuruların nereye, hangi tarihte yapılacağı yazılı. 7 ve 17 yaş aralığını kapsayan kampanyada 40 gün boyunca sabah namazına gelen çocuğumuz Belediyemiz tarafından bisiklet ile ödüllendirilecek.
Görüntü güzel, kampanya güzel, hediye de güzel. Amaç çocuklarımızı camiye alıştırmak. Zira "Namaz müminin miracıdır." Kampanyada süre olarak 40 gün belirlenmiş. 40 rakamı da gereksiz yere seçilmemiş. Zira vücudun yapa yapa alışkanlık haline getirip sürekliliği amaçlamakta anladığım kadarıyla. Fıkra olarak anlatılır. Bektaşi'ye sormuşlar, "Niçin namaz kılmıyorsun" diye. Bektaşi de "Kılasım gelmiyor" demiş. "Sen 40 gün kıl, bir daha bırakamazsın, sürekli kılarsın" dediklerinde Bektaşi, "Siz kırk gün bırakın bakalım, bir daha başlayabilecek misiniz" demiş. Fıkra bu. Olmuş mu olmamış mı bilmem. Ama fıkranın içinde geçen 40 kavramı önemli burada.
Kampanyayı başlatanların iyi niyetinden şüphem yok. Niyetleri, gençleri daha çocuk yaşta iken camiye, cemaate alıştırma olsa gerek. Eğer kampanyanın bitiminde çocuklarımız yine camiye gelmeye devam ederlerse kampanya amaca hizmet etmiş olacaktır. Kampanyada niyet halis, inşallah sonucu da hayır olur diyelim.
İzin verirseniz iyi niyetle başlanacak olan bu kampanyayı eleştirmek istiyorum. Kampanya için konan ödül yüksek bir defa. Burada manevi değeri büyük sembolik hediye ve ödüller tercih edilebilirdi. Zira mevzu bahis olan namaz ve bisiklet. Bir menfaat ilişkisi söz konusu. Son zamanlarda yapılan yarışma vb etkinliklerde ödülün çıtası epey yükseltildi. Aynı amaca hizmet eden farklı STK'lar hatırı sayılır bir şekilde birbirleriyle yarışırcasına ödüllü kampanya ve yarışmalar düzenlemeye başladı. Hepsinin hitap ettiği alan ise öğrenciler. Yarışmayı gören öğrenci, "Ödülü ne" diye sormaya başladı. Hediyesi düşük olan yarışmalara pek itibar etmedi anlayacağınız. Öğrenci yarışmalara kendini yetiştirmekten ziyade ödülü kapmak için girer oldu. Ödülü düşük olan yarışmaları es geçer oldu. Burada bir menfaat ilişkisi ön plana çıkmaya başladı. Ödül yoksa ya da ödülün maddi değeri yüksek değilse pek itibar görmüyor. Belediyenin başlattığı kampanyada da ben böyle bir sıkıntı görmekteyim. Yarın çocuğumuza namazını kıl desek belki de çocuğumuz, "Karşılığında ne ödül var" diyecek. Çocuk yapacağı işte -tabir yerinde ise- bir rüşvet bekler duruma gelebilir. Anlatmak istediğim ödülün çıtası yüksek olmamalı.
İkinci bir eleştirim, kampanyanın belediye tarafından organize ve finanse edilmesi. Bu işi -eğer illaki yapılması gerekiyorsa- belediyeler yapmaktan ziyade STK'lar yapmalı diye düşünüyorum. Belediyeler asıl vazifelerini yapmalı, belediyenin imkanlarını bu şekilde harcamamalı diye düşünüyorum. Belediyeler yapacağı etkinlik, düzenleyeceği kampanya ve yarışmalarla haber olacağına asıl vazifeleri olan şehir planlayıcılığı üzerine eğilseler daha iyi olur. Şehrin yeni yollara ihtiyacı var mı, alt yapımız tamamlandı mı, trafiğin akışı nasıl, şehrin su ve ulaşım durumu nedir, niçin yaptığımız asfalt uzun ömürlü olmuyor, neden sık sık kaldırım taşlarını değiştiriyoruz..gibi konulara kafa yormalıdır. Bize yaşanabilir sorunsuz bir şehir bırakmanın ve ölmez eserler vermenin yollarını aramalıdır.
Hani bir şemsiye tamircisi, yazdığı şiirleri "Nasıl olmuş, bir inceler misin" diye ünlü şaire göndermiş, Şair şiirlere bakınca şemsiye ustasına şiirleriyle birlikte bir de not yazmış: "Efendim! Siz sadece şemsiye tamirciliği yapınız, başka bir işe karışmayın" demiş. O hesap belediyelerimiz de sadece kendi işleriyle uğraşsalar daha iyi olur kanaatindeyim. 05/06/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder