Yazımın başlığına "MEB peşimde, diploma serüvenim" adlarını
koymak da mümkün. Bu iş başka bir işe benzemez. Tamamen diplomamın sahte
olmadığını ispatlamak üzerinedir.
Baştan söyleyeyim, diplomanın sahte olup olmadığı konusunda
devleti hep ciddi gördüm. Eksik olmasın, bana kapısında iş verdi vermeye. Ama 25
yıldır da diplomamın sahteliği ve hakikiliği konusunda ne elimdeki belgeye
güvendi, ne de bana. Sürekli değişik yöntemlerle test etmeye devam ediyor.
Devlet ciddiyeti dedikleri bu olsa gerek. Emekli olmadan önce devlet diplomamın
sahte olduğunu ispatlarsa mutluluğuna diyecek yok.
1992 yılının ilk ayında atamamın yapılabilmesi için
içerisinde lisans diplomamın aslı ve noter onaylı fotokopisi de olmak üzere
Ankara’ya giderek istenen belgeleri elden teslim ettim. Görevli kişi, verdiğim evrakı tek
tek inceleyerek aldı. Nice sonra gelen tebliğat ile birlikte göreve başladım.
Okulda göreve başlarken de kararname ile birlikte yine diplomamın fotokopisini
memura verdim.
2002 yılında memleketim Konya’ya alanım kapalı olduğundan
tayin isteyemedim. Son çare Adana’ya nakil geldim. Bir gün okulumuz müdür
başyardımcısı toplantıda, “Arkadaşlar, bilgilerinizi kontrol etmek için
“ilsis.meb.gov.tr” ye girmeniz gerekli, dedi. Nedir bu ‘ilsis’ dedikleri
diyerek istenilen adrese girdim. Bilgilerimi kontrol ettim. Deve gibiydim.
Hangi bir tarafım düzeltilecekti. Bir tane yanlışını söyle derseniz, atama
branşım Mobilya Dekorasyon Öğretmenliği yazıyordu, desem sanırım diğer yanlışları saymaya gerek yok. Hazır görev yaptığım branşım olan İHL
Meslek Dersleri Konya'ya kapalıyken acaba yeni branşımla tayin mi istesem mi diye
düşünmedim değil. Tek tek yanlışlarımı not ederek il milli eğitim müdürlüğündeki ilsis’ten sorumlu memurun yanına gittim. Görevliye durumumu izah ettim.
"Gel, otur yanıma, düzeltelim," dedi. İlk göreve başlama tarihimden,
nakil gittiğim yerlere ait başlama ve ayrılma bilgisini, ardından ilgi ve alakamın olmadığı atama branşımı, aile ve çocuk bilgisi artık o günün şartlarında yeni ortaya
çıkan bu il sicil ortamı adı verilen elektronik ortama bilgilerimi vererek
düzelttirdim. Bilgilerimi giren memura, "Bana zaman ayırdığınız için
teşekkür ederim, size zahmet oldu" dedim. "Önemli değil, bu zaten bizim
görevimiz, keşke herkes senin gibi tüm bilgilerini bilerek gelse" dedi.
Tekrar teşekkür ederek ayrıldım. İçimden madem göreviniz idi, be kardeşim! Ben buraya gelmeden niye düzeltmediniz, dedim yolda. Yine de içim içime
sığmıyordu, evrak istenmeden bilgilerimi beyanıma dayalı olarak düzelttikleri
için.
2010 yılından sonra SGK'nın "Hizmet Takip
Programı" adını verdiği 'HİTAP' gündemimize oturdu. O zamanlarda önceleri
ilsis olan elektronik ortamın adı artık MEBBİS idi. Mebbis'teki diploma
bilgilerinin kontrol edilmesini istiyordu Bakanlık. Okul müdürlerine bilgileri
düzeltme imkanı verdiler. Çoğu öğretmenin diploma bilgileri yanlıştı.
Öğretmenlerden diplomalarını istedik. Bilgilerini girmeye çalıştık. Fakat çoğu
öğretmenin mezun olduğu okulun adı değiştirildiği için bilgilerini
düzeltemedik. Sonunda öğretmenlerin diplomalarını aslı gibidir şeklinde
onaylayarak tarayıp Bakanlığın düzeltilmesi için göndermemizi istediği adrese
e-posta yoluyla gönderdik. Bugün yarın derken 'HİTAP'tan bir gelişme
olmadı.
2015-2016 yılında Bakanlık personelin diploma bilgileriyle
MEBBİS kayıtlarını karşılaştırmamızı istedi. Personelden diplomalarının hem
asıllarını hem de fotokopilerini istedik. Bilgileri doğru olan öğretmen ve
personelin diploma fotokopilerinin arkasına "Diploma bilgilerimde bir
yanlışlık yoktur" şerhi yazdırarak imzalarını aldık. Bilgilerinde
yanlışlık olan varsa ilçe milli eğitim müdürlüklerinde kurulan komisyona
gönderdik personeli. Tüm bilgiler düzeltildikten sonra arkası personel
tarafından “Bilgilerim doğrudur” şerhli ve imzalı diploma fotokopilerini bir
dosya içerisine koyarak personel listesiyle birlikte kontrol edilmek üzere
ilçelerde kurulan komisyona teslim ettik. Süresi içerisinde komisyon
üniversiteden gelen yetkili ile birlikte diplomalarımızı didik didik inceledi.
Sonunda diploma bilgilerimizin test edilmiş ve onaylanmış şekli MEBBİS
ortamında yerini aldı. Bir şükür çektik sonunda.
Sıkıldınız biliyorum, yeter artık! Nedir bu senin diploma
serüveninizden dediğinizi işitir gibiyim. Ben de tamam bitti diyecektim ki maalesef
bitmemiş. Şimdi de KBS sistemine yeni öğrenim bilgileri ekranı işlenmiş. Sistem
bunu YÖK’ün yeni kurduğu YÖKSİS sisteminden alması gerekiyormuş. “Ne var bunda
görevliler girer” diyebilirsiniz. Okulun müdür yardımcısı KBS’de diploma
bilgileri görünmeyen bir liste göndermiş. Kambersiz düğün olur mu 50’den fazla
personel isminin bulunduğu listede ben de vardım. E-devlet’e girerek diploma
bilgilerimi kontrol ettim, orada da yok. İş başa düştü. Son çare bir dilekçenin
ekinde nüfus cüzdan fotokopisi ve diplomamın fotokopisini ekleyerek mezun
olduğum okuluma müracaat edeceğim. Onlar da YÖKSİS’e girerek KBS’den ve
e-devlet’ten görünecekmiş. Diploma bilgileri görünmeyen öğretmenlerin hepsi
mezun olduğu üniversitesinin ismi değişenlerden oluşuyor. Yani sorunun kaynağı,
değişen üniversitelerin isimleri. Yetkililer oturdukları yerden isim
değişikliği yapıyorlar, sen de o değişen isimlerin hatırına o kapıdan bu kapıya
giderek yorul. Diploma bilgilerini girdirmeye çalış.
Bugün öğrendim. Dilekçe
ile mezun olduğumuz üniversiteye müracaat ediyormuşuz. Onlar dilekçeyi alıp
mezun olduğumuz önceki üniversiteye gönderip onlar gireceklermiş bu bilgileri. Okul
12 Mayıs’a kadar bilgilerinizi sisteme girdirin desin. Üniversite ise
verdiğimiz/vereceğimiz dilekçeleri toplayıp göndermek için evrak istifi yapsın.
Anlamadığım, birilerinin yapmakla görevli olduğu mezuniyet bilgilerimin ben
niçin peşinden koşayım? Niye birileri, görevini yapmayan YÖK’e sormaz bunu?
Niçin YÖK, doğru ve test edilmiş, tek tek kontrol edilerek MEBBİS ortamına
girilen öğretmen bilgilerini MEB’in sistemine girerek almaz? Sorulacak soru
çok. Ama hepsi cevapsız. Ayrıca öğretmenin işi ne? Zaten ne iş yapıyor ki?
Atlayıp eski üniversitesine gitsin, sisteme tıpkı benim Adana MEB’de memura
söyleyip düzelttirdiğim gibi girdirsin.
Allah vere de emekli olmadan önce diplomanın bana ait
olduğu ve bu üniversiteden mezun olduğum anlaşılır. Anlaşılmazsa bunca yıl
çalıştıktan sonra kapının önüne konmakta var. Haydi, kapının önüne konduk,
diyelim. Ya devlet, diplomamın gerçekliği ispatlanamadığı için işime son
verdikten sonra 25 yıl boyunca aldığımız maaşları geriye almaya kalkarsa… Biliyorsunuz
devlet verdiğini geriye alırken yasal faiziyle birlikte ister. İnşallah
verdiklerini geriye alırken 5 Nisan veya 2001 ekonomik krizinden kaynaklanan gecelik
faiz üzerinden hesaplamaz.
Diploma bilgilerimi YÖK sistemine işletmekle işimiz biter
mi? Sanmıyorum. Öyle zannediyorum devlet daha güvenilir olsun diye bu işin
başka sağlama yollarını da bulacaktır ve bulmalıdır. Mesela bilgilerimiz YÖKSİS’e
girdirildikten sonra ayrı bir pencere açıp mezun olduğumuz yıl sınıfımızda ve
dönemimizde hangi kişiler vardı? Umarım bu bilgileri istemez. Aslında istese
fena olmaz. En azından birbirimize, “Bu adam gerçekten sizin sınıfta mıydı”
diye sorar.
Gördüğünüz gibi öğretmenin mezun olması yetmiyor. Göreve
başladıktan sonra da zaman zaman diplomasının sahte olup olmadığını ispatlaması
gerekiyor. Umarım emekli oluncaya kadar bu iş hitama erer. Eğer ermezse bu
demektir ki, öğretmenin diploma çilesi bitmez. Aha size bir başlık daha:
Öğretmenin diploma çilesi… İsterseniz başlığı siz koyun. Hepsi olur.
Sahi, yetkililerimiz oturdukları yerden okul ve üniversitelerin adını değiştirip yeni problemler açtıklarına göre biraz da kendi isimlerini değiştirseler nasıl olur? Bence fena olmaz. Bu şekilde biraz da onlar uğraşmış olur. 10/05/2017
Sahi, yetkililerimiz oturdukları yerden okul ve üniversitelerin adını değiştirip yeni problemler açtıklarına göre biraz da kendi isimlerini değiştirseler nasıl olur? Bence fena olmaz. Bu şekilde biraz da onlar uğraşmış olur. 10/05/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder