Yeni
televizyon dizilerimiz nasıl bilmem ama bir kısım eski Türk filmlerinde bir
uygulama dikkatimi çekerdi hep. Dışarıdan eve gelen kişiler geleneklerimizde yeri
olmayacak şekilde ayakkabılarını çıkarmadan içeri girerler. İster köylü, ister
şehirli, ister bağnaz, ister modern olsun Anadolu’nun hiçbir evine ayakkabı ile
girilmez. Benim bildiğim ve gördüğüm bu. Olması gereken de budur zaten. Öyle
zannediyorum eski Türk filmlerine damga vuranlar ülke insanına eve ayakkabı ile
girme alışkanlığını yerleştirmeye çalıştılar ama çok başarılı olduklarını
sanmıyorum. Çünkü bu adet bizim kültürümüze yabancı idi. Zaten tutmadı.
Anadolu’nun
birçok yerinde eve ayakkabı ile girme ayıplanırken birçok kimsenin uyguladığı
bir adet var. Bu uygulama eve ayakkabı ile girmekten beter bir durum gibi geldi
bana. Bazıları bir eve misafirliğe geldiği zaman evin eşiğine yaklaştığı zaman
ayakkabılarını çıkararak başka ayakkabıların çıkarıldığı beton, karo, mozaik vb
yerlere basarak içeriye giriyor. Bunu yapanın sayısı az da değil. Şehirlisi de
onu yapıyor, köylüsü de, yaşlısı da yapıyor, genci de. Bu uygulama ile ha eve
ayakkabı ile girmişsin ha ayakkabısız. Gerçekten bunun mantığını kavrayamadım
gitti. Nazım geçen biri olsa niçin böyle yaptığını soracağım. Öyle ya!
Öğrenmenin yaşı-başı olmaz. Bu konuda cahil kaldığımı itiraf ediyorum. Benim
bildiğim ayakkabıyı çıkarırken evin eşiğine iyice yaklaşılır. Önce sağ ayak
çıkarılır eşiğin önünde paspas vb varsa ona, yoksa kapının eşiğine basılır, sonra
diğer ayakkabı çıkarılarak eve adım atılır.
Evin
kapısına gelmeden ayakkabısını çıkararak kirli yerlere ayağını basarak gelenler
bu işi temizlik adına yapıyorlarsa bilsinler ki bunun adı temizlik değil,
pisliğin daniskasıdır. Acaba senin eşiğine pis ayakkabımla gelmem, ancak
ayağımla gelirim mi demektir bunun adı? Yoksa, ben misafirim benim her türlü
kahrımı çekeceksin, evinin anasını ağlatayım, ben gittikten sonra rahat
etmeyeceksin; evin her bir yerini, köşesini silip süpüreceksin. Ben öyle ucuz
misafir değilim, kendimi ağıra satarım mı demektir? Ya da ben senin sabrını
ölçüyorum. Çünkü ben bu evden ayrıldıktan sonra ev sahibine dua edeceğim. Benim
duam kabul olur. Bu kadar da zahmetime katlan mı demektir?
Belki
farkındasınız belki de değilsiniz? Bu ayakkabıyı evin kapısına gelmeden yarım
ya da bir metre öteden çıkarıp içeriye halının üzerine basa basa gelmek, ardından
koltuğa oturmak bana hiç hijyen ve etik gelmedi. Çünkü o evde halının üzerinde çoğumuz
seccade sermeden namaz kılmaktadır. Gittiğim her eve girerken gerekli özeni
gösteririm. Ayakkabıyı nereye çıkaracağım, ayağımı nereye basacağım, konusunda tereddüt yaşarsam ev sahibine
ayakkabımı nereye çıkarıp nereye basacağımı sorarım. Hatta bazı ev sahiplerinin
“Fark etmez, nereye basarsan bas” cevabını duyunca garipsemiyor değilim.
Misafir herkesin başının tacıdır. Gerekli izzet ve ikramı göstermek bizim
kültürümüzde vardır.
Şaka
yaptığımı falan sanmayın. Ben kimseye soramadım. Ne olur, ayakkabısını evin ta
ilerisinden çıkararak kapıya kadar pis ve kirli yerlere basarak gelen bir
kimseyi görürseniz “Niçin böyle yaptığını bir sorun.” Benim merakım da bu.
Sizden başka bir şey istemiyorum. Herhalde benim gibi yaşlı birinin bu isteğini
kırmazsınız. 03/05/2017
Aslında kapı önüne paspası ayakkabıyı çıkarıp çorapla basmak amacıyla koyuyorum. Ama bazen misafirin ayakkabı ile bastığı oluyor. Napcan misafir bişey denmez. Eve ayakkabıyla girmediğimiz için bizde paspasın koyulma amacı farklı.
YanıtlaSilZaten misafirler değil mi insanımızı bu konuda kara kara düşündüren. Gördüğümüz zaman bu paspasa ayakkabı ile basıldı der, tedbir alırız. Görmeden de basanlar oluyor. Bir de bu konuda oluşmuş bir geleneğimiz yok. Misafir olarak bir eve girerken ayakkabıyı nereye çıkarayım dediğimiz de fark etmez deniyor. Ayakkabıyı çıkarıp paspasa basayım diyorsun. Acaba bu paspasa ayakkabı ile basılmış mı diye tereddüt ediyorsun.
Sil