Ana içeriğe atla

Bu Dünyada Bir Derdim Olmasın İstiyorsan...

Bu dünyada bir derdim olmasın, herkesle iyi geçineyim ve keyfime bakayım, diyorsan:

1.Asla doğru bildiğini söyleme!
2.Hayatı, insanları, kurulu düzeni akışına bırak, asla eleştirme!
3.Herkese gülücükler dağıt, tebessüm et!
4.Fazla konuşma, mümkünse hiç konuşma!
5.Amirlerinin her yaptıklarında hatta yanlışlarında bile hep bir hikmet ara!
6.Suyun akıntısına git, suyu temizlemeye çalışma, rüzgara doğru işeme!
7.Burnun iyi koku alsın, devamlı etrafı kokla, gelecek nerede ve kimde ise kendine orada rol biç. Asla kendin olma. Birileri ne istiyorsa, nasıl olmanı istiyorsa o şekilde başkası ol. Kraldan fazla kralcı ol. Bir tehlike anında da gemiyi ilk terk eden ol ve diğer gemiye bin!
8.Her doğruyu her yerde söyleme, hep maslahatı gözet.
9.Devlet malını yetim malı olarak görme, deniz olarak gör.
10.Yoluna devam ederken geriye dönüp bakma, hep ileriye bak. Düne tenezzül etme, düşene hiç acıma. Merhametli olduğunu göstermek istiyorsan -ki prim yapar- dilden üzüldüm, de. Hatta vurabilirsen vur tekmeyi, gitsin.
11.Yaptığın işin reklamını öyle iyi yap ki balık bilsin, yer ve itibar edinmen daha kolay olsun. Ehliyet isteyeni gerekirse sürücü kurslarına gönder.
12.Büyüklerinle hep iyi geçin, kaşın üstünde gözün vardır, deme.
13.Hiçbir şeyi dert edinme, karnın daima geniş olsun. Düğün evinde oyna, cenaze evinde ağla.
14.Hiç düşünme, deneni ve verileni yap. Özgüven sahibi, onurlu özgür bir birey olmaktansa kolektif aklın güdülen ya da gütme görevi verilen bir bireyi ol.
15.Hiç için olma, hep dışın ol. Yani olmanı istedikleri gibi ol. "Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün" sözüne hiç itibar etme. 08.05.2015

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde