Ana içeriğe atla

İsimlerin önüne eklenen TC kısaltmaları

Sanal alemde profilini gördüğüm bazı kişiler isim ve soyadlarının başına TC eklemişler. Bu TC ilavesini de pek kaldıracağa benzemiyorlar. Sanki isimlerinden bir parça oldu. Ad ve soyadlarının önüne koydukları TC kısaltması öyle zannediyorum bir yerden kurgulanmışcasına birilerine tepki olarak kondu ve öylece devam ediyor.

Yazımın başında söykeyeyim. Türkiye Cumhuriyeti'nin kısaltması olan TC'nin bu şekilde kullanılmasını doğru bulmuyorum. Bu, Türkiye Cumhuriyetini sevmek anlamına geliyorsa adımın başında TC olmamasına rağmen ülkemi ve yönetim olarak cumhuriyeti ben de seviyorum. Bu ülkede yaşayan büyük bir çoğunluğun da sevdiğini düşünüyorum. Eğer bu kısaltma birilerine tepki olsun diye konmuşsa şu ana kadar amacına ulaşmış olmalı. İşi tadında bırakıp ailemizin verdiği asıl isme geçmek ve ilaveyi kaldırmak gerekiyor diye düşünüyorum.

Bizde TC kısaltması genellikle resmi yazıların başlıklarında kullanılır. Yazılarımızda fazla yer kaplamasın diye zaman zaman TC şeklinde kısaltırız. Konuşma dilinde TC şeklindeki bir kısaltmayı pek uygun görmüyorum. Bizde kısaltmalar kişiye, bazı kişilerin zihniyetine göre değişiklik gösterir. PKK kısaltmasını pe-ka-ka şeklinde okuyanları bu örgütün karşısında, pe-ke-ke şeklinde okuyanları ise örgütün taraftarı gibi düşünenler vardır. Yine AK Parti'nin kısaltmasını AK Parti şeklinde yazıp aynı şekilde okuyanları AK Parti'ye sempati ile bakanlar şeklinde anlaşılırken bazılarının partinin kısaltmasını AKP şeklinde yazıp aynı şekilde söylemesi de partiye muhalif olduğu şeklinde anlaşılmaktadır. TC kısaltması da bir zamanlar TC'yi savunmak için değil, bu şekil kısaltma bazılarınca -bugünkü TC kısaltması yapıp isimlerinin önüne koyanların aksine- TC'ye muhalefeti ifade ediyordu. Hatta konuşmalarına Te-Ce askeri şeklinde başlayanlar vardı.

İsimlerinin başına her ne amaçla TC kısaltmasını koyanlar, umarım maksadınızı ifade etmişsinizdir. Uzun bir süre durduğuna göre öyle zannediyorum fikrinizi ve zikrinizi ifade ettiniz. Gelin bu işi tadında bırakalım. Eski yakın halinize dönün. Bilmem maksadımı anlatabildim mi? Umarım yanlış anlaşılmamışımdır. 23.04.2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde