Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türkiye’yi siyasi
denetime alma kararı verdi. AKPM Türkiye’yi 1996-2004 arası denetime geri
döndürdü. Alınan kararda Türkiye’ye epey bir ödev yüklenmiş görünüyor.
Gerekçelerinde ise Türkiye’de OHAL’in devam etmesi, KHK ile kararlar verilmesi
ve demokratik kurumların işleyişinin bozulduğu sayılıyor.
1839 Tanzimat Fermanı ile Avrupa hayranlığımıza adım
atmışız. 1856 Islahat Fermanı ile devam ettirmişiz. Ardından I. Ve II.
Meşrutiyetler ile kendimizi iyice Avrupa’nın kucağına atmışız. 1949 yılında
Avrupa Konseyine üye olmuşuz. 1959 yılında ortaklık başvurusunda bulunmuşuz.
1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ile ortaklık sürecimiz başlamış
oldu. Önceleri hayranlıkla başlayan Avrupa maceramız 1960’lardan itibaren
Birliğe girme şekline dönüşmüş. Gördüğümüz gibi Tanzimat’tan bu yana 178
yıllık bir Avrupa maceramız var. Bizim AB üyesi olma müracaatımızdan sonra
onlarca devlet Birliğe dahil edildi. Biz hala kapılarında Birliğe girmek için
bekliyoruz. AKPM’ye en fazla destek veren altı ülkeden biri olan Türkiye
Kopenhag kriterlerini yerine getirmediği gerekçesiyle işe sil baştan
başlatılmak isteniyor. İçimizde beslediğimiz bir kısım sözüm ona vekil de
oylamada Türkiye’nin aleyhine oy kullanmış. Eksik olmasınlar. Bizim
beslemelerimiz daha ağır yaptırım gelsin diye önerge de vermişler ama sağ olsun
Avrupalı dostlarımız -lütuf edip- reddetmiş. Yine Konsey, Türk vekillerinin
verdiği FETÖ’nün terör örgütü ilan edilmesi önergesini de reddetmiş. Darbenin
arkasında FETÖ’nün olduklarına da inanmıyorlarmış. Bizim vekillerimiz
ödevlerine iyi hazırlanmamışa benziyor. Darbenin arkasında Avrupa var, bunu
oylayalım deselerdi, daha inandırıcı olurlardı. Öyle zannediyorum Konsey bunu
kabul ederdi. Yine onlara göre 15 Temmuz kurgulanmış ‘Kontrollü bir darbe’ idi
ne de olsa. Bizim parlamenterlerin bizdeki terörün milyonda biri olan Fransa’da
OHAL ne zaman kalkacak diye bir soru da sormalarını beklerdim.
Türkiye Devleti’nin yaşından daha fazla olan Avrupa
hayalimize artık bir nokta koymanın zamanı geldi. Kendi içinde dağılma sürecine
giren Avrupa’yla ortaklık komedisine, Batı aşıklığına son denmeli artık. Bu
milletin onuruyla kimsenin oynamaya hakkı yoktur. Birilerinin bize sormadan
Avrupalı olma hayallerini kursaklarında bırakmanın tam sırası şimdi. Bu konu
referandum olarak halkın önüne gelmeli ve halka sorulmalı. Birliğin üyesi olan
İngiltere bile AB’den ayrılmışsa bizim hayli hayli çıkmamız gerekir. Hatta
durduğumuz hata. AB’nin kapısında beklemek bıyık ise oraya girmek sakaldır
bizim için. Avrupa'yı bizim darbe artıkları ile baş başa bırakmalı.
Türkiye, AB sürecinde adına Kopenhag Kriterleri denilen
mevzuatın başlığını Ankara Kriterleri şeklinde değiştirerek yoluna devam
etmelidir. Konsey’in -yapmamız için- verdiği ödevleri gözden geçirerek -AB
istediği için değil- ülke ve ülke insanının faydasına olanları uygulamak için
harekete geçmeli. Ülke içinde sosyal barışın sağlanması için elinden gelen
çabayı ivedilikle sağlamalıdır. OHAL dolayısıyla insan hakları ihlalleri varsa,
-ki var görünüyor- hiç zaman kaybetmeden bu mağduriyetler giderilmelidir.
Türkiye hem içeriden hem de dışarıdan bir kıskacın
içerisine çekilmek üzeredir. Yapılanlarla Türkiye’nin burnu sürtülmek
istenmektedir. Zaman kenetlenme zamanı. Dışarı ile özellikle AB ile ilişkileri
kesmeden, kapıları kapatmadan, sonuç alıcı bir diplomatik yol izlenmelidir. İçeride
sosyal barışın sağlanması için hızlı adımlar atılmalıdır. Unutmayalım ki, içte
bütünleşme sağlanmadan dışarıda başarı elde edilemez. Bunun için kutuplaşma ve
gerilim siyasetinin yerine kimseyi dışlamadan herkesi kucaklayıcı bir
yol/yöntem izlenmelidir. 25/04/2017
* 01/05/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 01/05/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder