Güya
dershaneleri kapatmıştık biz
Çin hükümeti,
vatandaşın yaya veya binitli olarak 40 günde gidip geldiği iki şehrin arasına tren yolu döşemeye karar verir. Çalışmaları
görev vatandaşlar mühendislere, ne yaptıklarını sorar. 40 günde gidip
geldiğiniz yeri bundan sonra 4 günde gidip geleceksiniz. Çünkü tren yolu
döşeyeceğiz der mühendisler. Vatandaş sevineceği
yerde kara kara düşünmeye başlar ve mühendislere tekrar sorar: Pekiyi biz,
geriye kalan 36 günde ne iş yapacağız diye.
Çinlilere benzer miyiz,
benzemez miyiz bilmem. Renk, boy-pos olarak uymadığımız belli. Ama Çinlilerle
ortak bir yönümüzü tespit ettim. Ne alaka diyebilirsiniz? Tıpatıp benziyoruz.
Çin hükümeti karda-kışta uzak mesafeyi yürüyerek gidip gelen vatandaşlarını bu
sıkıntıdan kurtarmak için 40 günlük mesafeyi 4 güne indiren bir projeye imza
atarken vatandaş ise geriye kalan 36 günde ne iş yapacağının hesabını yapıyor. Malumunuz
bizde bir ticarethane haline gelen ve her köşede mantar gibi biten dershaneleri
kaldırdık birkaç yıl önce. Üstelik okulların haftalık ders saatlerini artırdık,
öğrenciler okul dışına ihtiyaç hissetmesinler diye. Eğer ihtiyaç hissedilirse
okulda ücretsiz takviye ve yetiştirme kursları açılabileceği de karara
bağlandı. Vatandaş olarak sevineceğimiz yerde hepimizi bir üzüntü kapladı. Okul
dışında benim çocuğum geriye kalan zamanda ne yapacak diye. Çünkü kafamızda: “Bu
okullarda iş yok, çocuğum mutlaka takviye almalı, dershane olmazsa çocuklar nasıl yarışacak” şeklinde bir problem vardı.
Bu problemi de tereyağından kıl çeker gibi çözdük. Üstelik eskiden sadece
dershaneler vardı. Şimdi ise alternatifimiz bile var: kurs merkezleri, etüt
merkezleri, okulların açtığı yetiştirme ve takviye kursları. Üstelik eskiden
2,5-3 bin liraya çocuklarımız dershanelere giderken şimdi kurs merkezlerinde
fiyatlar daha bir astronomik. Eskiden bir kısım öğrenci ders çalışmaya ve
dershaneye gitme imkanım olsun diye son sınıfın birinci döneminden itibaren
açık liseye geçiş yapardı. Şimdi ise son sınıfa kadar devletin okulunda okuyan
çocukların çoğu son sınıfta temel liselere geçerek 10-20 bin lira arasında bir para
ödemek durumunda kalıyorlar. Çocuklarımız yine eskisi gibi yarış atı olarak
sınav odaklı yarıştırılıyor. Sahi biz ne anladık 3 yıl öncesinde dershaneleri
kapatmaktan? Görüntü gelenin gideni arattığı şeklinde. Üstelik velilere de daha
fazla yük bindi. Sanırım biz dershane sözcüğüne karşıymışız. Başka adlar
altında aynı sistem devam ediyor.
Kafa yapısı değişmediği
müddetçe biz her şeyi yasaklasak mutlaka yerine yenisini buluruz. Şunu iyice
anladım ki biz toplum olarak bir problemi çözerken yeni problemlere üretiyoruz.
Problemle yaşamayı seviyoruz. Her çözme işinde yeni problemler dağ gibi olup
çıkıyor karşımıza. Dün eğitim v e öğretim seviyesinden kimse memnun değildi,
bugün de memnun değil. Yoğun ders yükünün üzerine binen kurslar ve sosyal
hayattan kopuk bir şekilde yarışımız hala devam ediyor. Ne çocukluğunu
yaşayamayan çocukları, ne de etüt merkezlerine giden parayı düşünen var. Eski hamam eski tas. Okullarda ücretsiz olarak
açılan takviye ve yetiştirme kursları ise daha bir içler acısı. Çünkü okullar bugün etüt merkezi gibi işlev görüyor. Veli ve
öğrenci ders ve öğretmen seçiyor, kursa katılacağım diye sisteme giriyor. Fakat
büyük bir çoğunluğu devam etmiyor. Kimse ne yaptığını-yapacağını bilmiyor.
Devletin ücretsiz kurslar için ödediği katlamalı ücret de bu şekilde hedefine
ulaşmıyor. Yazık gerçekten yazık!
Devletin ve milletin harcadığı paraya yazık. Bunların hepsi bu ülkenin milli
serveti.
Eğitim ve öğretim için
harcanan paranın hesabı yapılmaz diyebilirsiniz.
İnanın parayı düşünmüyorum. Verecek olan versin. Herkesin şunu düşünmesinde
fayda vardır. Dolu beyin yeni bilgi almaz. Bu çocukların beyni dolu. Yorgun
piyade gibiler. Ortaokullarda günlük 7, liselerde ise 8 saat dersten sonra
üzerine kurs görmek, hafta sonunu kurs merkezlerinde geçirmek, akşamleyin
kursun ve okulun ödevlerini yapmak demek bu çocukları öldürmek demektir.
Bırakın bu çocuklara faydasını, sadece bu çocukları uyuşturur. Bilgi beyin ve
zihinde yer edinmelidir. Öğrendiği bilgiyi analitik düşünebilmek için öğrencinin
boş zamana ihtiyacı vardır.
Demek ki kapattık
demekle olmuyor. Biz yine aynı problemlerin ağırını yaşıyoruz bugün hem
bedenen, hem madden. Okul dışında bir başka yerlere, takviyeye ihtiyaç
duymayacak, okulları daha işlevsel hale getirecek çözüm yolları bulmamız lazım.
Yoksa bu nesil bu sıkleti daha fazla çekemez.
Okul dışında bir başka
takviyeye ihtiyaç olmadığına ilk önce velileri ikna etmek gerekiyor. Bu konuda
önce veliler eğitilmelidir. Şunu kimse unutmasın. Haftalık ders saati 5-6 saat
olan bir dersin kursu 2 saattir. 6 saatte öğrenilmeyen bir ders iki saatte mi
öğrenilecek? Kimse kendini ve birbirini kandırmasın. Kendinize acımıyorsanız
çocuğunuza acıyın. Nedir bu çocukların sizlerden çektiği? 26/03/2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder