26 Mart 2017 Pazar

Güya dershaneleri kapatmıştık biz

Güya dershaneleri kapatmıştık biz
Çin hükümeti, vatandaşın yaya veya binitli olarak 40 günde gidip geldiği iki şehrin arasına  tren yolu döşemeye karar verir. Çalışmaları görev vatandaşlar mühendislere, ne yaptıklarını sorar. 40 günde gidip geldiğiniz yeri bundan sonra 4 günde gidip geleceksiniz. Çünkü tren yolu döşeyeceğiz der mühendisler.  Vatandaş sevineceği yerde kara kara düşünmeye başlar ve mühendislere tekrar sorar: Pekiyi biz, geriye kalan 36 günde ne iş yapacağız diye.

Çinlilere benzer miyiz, benzemez miyiz bilmem. Renk, boy-pos olarak uymadığımız belli. Ama Çinlilerle ortak bir yönümüzü tespit ettim. Ne alaka diyebilirsiniz? Tıpatıp benziyoruz. Çin hükümeti karda-kışta uzak mesafeyi yürüyerek gidip gelen vatandaşlarını bu sıkıntıdan kurtarmak için 40 günlük mesafeyi 4 güne indiren bir projeye imza atarken vatandaş ise geriye kalan 36 günde ne iş yapacağının hesabını yapıyor. Malumunuz bizde bir ticarethane haline gelen ve her köşede mantar gibi biten dershaneleri kaldırdık birkaç yıl önce. Üstelik okulların haftalık ders saatlerini artırdık, öğrenciler okul dışına ihtiyaç hissetmesinler diye. Eğer ihtiyaç hissedilirse okulda ücretsiz takviye ve yetiştirme kursları açılabileceği de karara bağlandı. Vatandaş olarak sevineceğimiz yerde hepimizi bir üzüntü kapladı. Okul dışında benim çocuğum geriye kalan zamanda ne yapacak diye. Çünkü kafamızda: “Bu okullarda iş yok, çocuğum mutlaka takviye almalı, dershane olmazsa çocuklar  nasıl yarışacak” şeklinde bir problem vardı. Bu problemi de tereyağından kıl çeker gibi çözdük. Üstelik eskiden sadece dershaneler vardı. Şimdi ise alternatifimiz bile var: kurs merkezleri, etüt merkezleri, okulların açtığı yetiştirme ve takviye kursları. Üstelik eskiden 2,5-3 bin liraya çocuklarımız dershanelere giderken şimdi kurs merkezlerinde fiyatlar daha bir astronomik. Eskiden bir kısım öğrenci ders çalışmaya ve dershaneye gitme imkanım olsun diye son sınıfın birinci döneminden itibaren açık liseye geçiş yapardı. Şimdi ise son sınıfa kadar devletin okulunda okuyan çocukların çoğu son sınıfta temel liselere geçerek 10-20 bin lira arasında bir para ödemek durumunda kalıyorlar. Çocuklarımız yine eskisi gibi yarış atı olarak sınav odaklı yarıştırılıyor. Sahi biz ne anladık 3 yıl öncesinde dershaneleri kapatmaktan? Görüntü gelenin gideni arattığı şeklinde. Üstelik velilere de daha fazla yük bindi. Sanırım biz dershane sözcüğüne karşıymışız. Başka adlar altında aynı sistem devam ediyor.

Kafa yapısı değişmediği müddetçe biz her şeyi yasaklasak mutlaka yerine yenisini buluruz. Şunu iyice anladım ki biz toplum olarak bir problemi çözerken yeni problemlere üretiyoruz. Problemle yaşamayı seviyoruz. Her çözme işinde yeni problemler dağ gibi olup çıkıyor karşımıza. Dün eğitim v e öğretim seviyesinden kimse memnun değildi, bugün de memnun değil. Yoğun ders yükünün üzerine binen kurslar ve sosyal hayattan kopuk bir şekilde yarışımız hala devam ediyor. Ne çocukluğunu yaşayamayan çocukları, ne de etüt merkezlerine giden parayı düşünen var. Eski  hamam eski tas. Okullarda ücretsiz olarak açılan takviye ve yetiştirme kursları ise daha bir içler acısı. Çünkü okullar  bugün etüt merkezi gibi işlev görüyor. Veli ve öğrenci ders ve öğretmen seçiyor, kursa katılacağım diye sisteme giriyor. Fakat büyük bir çoğunluğu devam etmiyor. Kimse ne yaptığını-yapacağını bilmiyor. Devletin ücretsiz kurslar için ödediği katlamalı ücret de bu şekilde hedefine ulaşmıyor. Yazık gerçekten yazık! Devletin ve milletin harcadığı paraya yazık. Bunların hepsi bu ülkenin milli serveti.

Eğitim ve öğretim için harcanan paranın hesabı yapılmaz  diyebilirsiniz. İnanın parayı düşünmüyorum. Verecek olan versin. Herkesin şunu düşünmesinde fayda vardır. Dolu beyin yeni bilgi almaz. Bu çocukların beyni dolu. Yorgun piyade gibiler. Ortaokullarda günlük 7, liselerde ise 8 saat dersten sonra üzerine kurs görmek, hafta sonunu kurs merkezlerinde geçirmek, akşamleyin kursun ve okulun ödevlerini yapmak demek bu çocukları öldürmek demektir. Bırakın bu çocuklara faydasını, sadece bu çocukları uyuşturur. Bilgi beyin ve zihinde yer edinmelidir. Öğrendiği bilgiyi analitik düşünebilmek için öğrencinin boş zamana ihtiyacı vardır.

Demek ki kapattık demekle olmuyor. Biz yine aynı problemlerin ağırını yaşıyoruz bugün hem bedenen, hem madden. Okul dışında bir başka yerlere, takviyeye ihtiyaç duymayacak, okulları daha işlevsel hale getirecek çözüm yolları bulmamız lazım. Yoksa bu nesil bu sıkleti daha fazla çekemez.


Okul dışında bir başka takviyeye ihtiyaç olmadığına ilk önce velileri ikna etmek gerekiyor. Bu konuda önce veliler eğitilmelidir. Şunu kimse unutmasın. Haftalık ders saati 5-6 saat olan bir dersin kursu 2 saattir. 6 saatte öğrenilmeyen bir ders iki saatte mi öğrenilecek? Kimse kendini ve birbirini kandırmasın. Kendinize acımıyorsanız çocuğunuza acıyın. Nedir bu çocukların sizlerden çektiği? 26/03/2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder