Ana içeriğe atla

Yurtdışında* FETÖ ne durumda?

1960-1970'lerde tohumu atılan, 2000'li yıllarda atağa geçen FETÖ, 17-25 Aralık denemesinden sonra 15 Temmuz'da gerçek yüzünü gösterdi. Bu ülkenin mahremine saldırdı ve bir daha bu topraklarda neşvünema bulamayacak şekilde cinnet geçirerek intihar etti. Ne geçmişiyle övünebilecek ne de bu ülkeye girebilecek. Çünkü bu ülke hainlere geçit vermeyecek. Hâlâ ihanet özlemi içerisinde yaşayan kalıntıları varsa içlerinde gizledikleri kin, ve intikam ateşiyle birlikte yok olup gidecekler. Tıpkı Ebu Leheb'in kahrından çatlayıp öldüğü gibi.

Türkiye'de yok olmaya yok olacaklar da dünyanın her bir ülkesine dal-budak salmış bu sinsi yapı nasıl temizlenecek? Birçok ülke eğitimini bunlara teslim etmiş. Eğitim yoluyla her ülkede adanmış insan yetiştirerek ülkelerin bürokrasi ve siyasetinde söz sahibi olmuşlar, kadrolaşmışlar. Bu yapı ile mücadele edecek devlet FETÖ ile değil, CIA ile mücadele etmeyi göze almalıdır. Kaç ülke böyle bir riski göze alır? Kaç ülke CIA ile başa çıkabilir?

Geçen gün yurtdışında* görev yapan bir dostumla karşılaştım. Hal ve hatırdan sonra bulunduğu yerde hayatın nasıl gittiğini, alışıp alışamadığını sordum: " Alışmaya alıştım. Fakat 6 ay oldu gideli, hukuki süreç lehimize sonuçlanmasına rağmen hâlâ okulları teslim alamadık. Gittik gideli uğraşıyoruz, bir sonuç elde edemedik. 28 okulunda 11 bin öğrencisi var. Oranın en gözde okulları. Yıllardır bürokratın, zenginin ve siyasilerin çocuklarını yetiştirerek devletin her kademesine yerleştirmişler. Çok güçlüler. Para basıyorlar bu okullarda. Bavullarla para kaçırıyorlar. Okullar tepeden tırnağa o ülkenin FETÖ'cülerin elinde. Bizim buradan gitme bir kaç kişi var perde gerisinde işleri dizayn eden. Halk bizimle beraber, hükümet seçim öncesi oy kaybederim diyerek risk almıyor. Hükümetin inisiyatif alamamasında bazı konularda yumuşak karnı da var. Hukuken bize geçmiş olmasına rağmen okulları teslim etmiyor. Türkiye'yi de karşılarına almak istemiyor. Fakat CIA tamamen işin içinde. Gittik gideli dinleniyoruz ve her adımımız takip ediliyor...." dedi ayak üstü muhabbetimizin arasında.

Anladığım kadarıyla yapı bizdekinden farklı değil. Türkiye’nin, her devletin içerisinde çöreklenmiş bu derin yapı ile mücadele etmesi gerekecek, belki de çoğu devlet ile karşı karşıya gelecek. Yapı, her devletin derin devleti olmuş. Ülkelerin seçilmiş hükümetleri altlarını oyan, CIA'ya çalışan, arkasında ABD istihbaratı olan bu ajanlarla nasıl başa çıkabilecek? Bunu da zaman gösterecek. Bu yapının kök saldığı ülkelerin ve Türkiye'nin işi zor gerçekten.

Her geçen yıl gücüne güç katan devletimiz diplomaside daha sağlam adımlar atmalı, ikna olmayan ülkeler varsa belge ve delillerle birlikte diplomatik bir dil kullanarak ikna yoluna gitmelidir. Sağlam delillerle hukuki süreç başlatmalıdır. Teslim alınan okullar aynı şekilde kaliteyi yakalamalı, bulunduğu ülkelerin tercih edilen gözde okulları olmalıdır. Allah devletimize ve bu uğurda çaba sarf eden samimi insanların yardımcısı olsun. 14.02.2017

* Orada çalışan kardeşimizin başına herhangi bir şey gelmemesi için ülke adı verilmemiştir. Ülke ismi bende mahfuz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde