Bu asrın anne ve babalarının farkına varmadan çocuklarına yaptığı en büyük kötülük çocuklarına balık tutmayı öğretmemeleridir.
Anne babalar iyi niyetle yapar bunu. Onlara hep balık yedirirler. Onları ayakları yere basan bir hayata hazırlamıyorlar. Yeter ki çocuğu okusun, kendini kurtarabilecek bir altın bileziği olsun. Emsallerini ekarte etme mantığı çerçevesinde yarış atı gibi sadece okuma ve başarma odaklı bir koşuşturma bizimkisi. 20-25 yaşına kadar hedefine ulaşmak için okumanın dışında sosyal hayattan kopuk, ev hayatından uzak; akraba, eş-dosta mesafeli bir laboratuvar hayatından sonra hayata atılan çocuk üniversite bitirinceye kadar gördüğü ilgi ve alakayı iş ve sosyal hayata atıldıktan sonra da başkasından bekliyor.
Çocukluğundan beri kendisinin yapması gereken her şeyi ailesi yapmıştır. Yaş ilerlemesine rağmen büyümüyor. Yine her şeyin öğrencilik hayatında olduğu gibi olmasını bekliyor. Hiç dertlenmemize gerek yok. Bu, bizim eserimizdir. 20-25 yaşına kadar sorumluluk vermediğimiz çocuklarımızdan sorumluluk üstlenmelerini beklemeyelim. Bunlar; yiyip içecekler, evi misafir gibi kullanacaklar, mutfağa girmeyecekler. Pekiyi bu işleri kim yapacak, bu nöbeti kim devralacak dersen bu da soru mu Allah aşkına. Kürt Memed olarak bu nöbet senin. Bu yaşına kadar besledin. Yaptın madem bir iyilik. Bundan sonra da devam et bu iyiliği yapmaya. Biz değil miyiz onlara balık tutmayı öğretmeyen, biz değil miyiz onlara hep balık yediren, el bebek-gül bebek büyüten, uçan kuştan koruyan... Biz onlara oku dedik, onlar okudu. Onlardan ne aile reisliği bekleyeceksin ne de ev işi. Onlar işinin erkeği, işinin kadını olacaklar.
Yol yakınken bu aşırı korumacılıktan, sorumluluk vermeden sadece okumayı seçtirmekten vazgeçelim. Yaşına uygun azar azar sorumluluk verelim okumanın yanında. Bir şeyi yaparken diğerini yıkmayalım. Unutmayalım ki yeni yetişen bu nesil, anne ve babanın kendilerine baktığı, onların ise ebeveyne bakmadıkları/bakamadıkları bir nesil olmaya doğru gidiyor. Yok geriye dönüş olmaz, zamanında biz çok çektik çocuklarımız çekmesin diyorsak bari şehirdeki huzurevlerinin sayısını artıralım. 15.02.2017
Anne babalar iyi niyetle yapar bunu. Onlara hep balık yedirirler. Onları ayakları yere basan bir hayata hazırlamıyorlar. Yeter ki çocuğu okusun, kendini kurtarabilecek bir altın bileziği olsun. Emsallerini ekarte etme mantığı çerçevesinde yarış atı gibi sadece okuma ve başarma odaklı bir koşuşturma bizimkisi. 20-25 yaşına kadar hedefine ulaşmak için okumanın dışında sosyal hayattan kopuk, ev hayatından uzak; akraba, eş-dosta mesafeli bir laboratuvar hayatından sonra hayata atılan çocuk üniversite bitirinceye kadar gördüğü ilgi ve alakayı iş ve sosyal hayata atıldıktan sonra da başkasından bekliyor.
Çocukluğundan beri kendisinin yapması gereken her şeyi ailesi yapmıştır. Yaş ilerlemesine rağmen büyümüyor. Yine her şeyin öğrencilik hayatında olduğu gibi olmasını bekliyor. Hiç dertlenmemize gerek yok. Bu, bizim eserimizdir. 20-25 yaşına kadar sorumluluk vermediğimiz çocuklarımızdan sorumluluk üstlenmelerini beklemeyelim. Bunlar; yiyip içecekler, evi misafir gibi kullanacaklar, mutfağa girmeyecekler. Pekiyi bu işleri kim yapacak, bu nöbeti kim devralacak dersen bu da soru mu Allah aşkına. Kürt Memed olarak bu nöbet senin. Bu yaşına kadar besledin. Yaptın madem bir iyilik. Bundan sonra da devam et bu iyiliği yapmaya. Biz değil miyiz onlara balık tutmayı öğretmeyen, biz değil miyiz onlara hep balık yediren, el bebek-gül bebek büyüten, uçan kuştan koruyan... Biz onlara oku dedik, onlar okudu. Onlardan ne aile reisliği bekleyeceksin ne de ev işi. Onlar işinin erkeği, işinin kadını olacaklar.
Yol yakınken bu aşırı korumacılıktan, sorumluluk vermeden sadece okumayı seçtirmekten vazgeçelim. Yaşına uygun azar azar sorumluluk verelim okumanın yanında. Bir şeyi yaparken diğerini yıkmayalım. Unutmayalım ki yeni yetişen bu nesil, anne ve babanın kendilerine baktığı, onların ise ebeveyne bakmadıkları/bakamadıkları bir nesil olmaya doğru gidiyor. Yok geriye dönüş olmaz, zamanında biz çok çektik çocuklarımız çekmesin diyorsak bari şehirdeki huzurevlerinin sayısını artıralım. 15.02.2017
Yorumlar
Yorum Gönder