Okulun kantincisi küçük çocuğunu okula getirir. Çocuk bu! Yerinde durur mu? Az sonra sıkıldıktan sonra kapısı açık olan okulun her odasına girip çıkmaya başlar. Merakını gidermek için çocuk müdür yardımcısı odasına girer. Sağı-solu karıştırırken dosya dolabıyla oynamaya başlar. Koca dolap çocuğun üzerine düşer. Okulun kantincisi, yöneticileri soluğu hastanede alırlar. Çocuk bir taraftan tedavi olurken diğer taraftan polis tutanak düzenler. Adliye boyutu da işin içine girer.
Okulun müdürü, çocuğun yoğun bakımda yatmasına mı üzülsün, adliyelik olduğuna mı? Olayı ve içeriği hakkında bilgi vermek için bağlı bulunduğu müdürlüğü arar, durumu en üst amire birinci elden haber verir. Amiri: "Hocam, tutanağı bize gönder, bizim de size bir soruşturma açmamız lazım" cevabı vererek açık desteğini bu şekilde izhar eder.
***
Ortaokulun birinde 8.sınıf bir öğrenci ders öğretmenine saldırır. Olaya muttali olan okul müdürü, öğretmeni odasına çağırarak, dilekçe verip öğrenciden şikayetçi olmasını ister. Öğretmen şikayetçi olmak istemese de müdürünün: "Bu öğrenci yaptığı bu hareketinden dolayı okulda kalmamalı, yoksa diğer öğrencilerin hakkından gelemeyiz" şeklinde ısrarı sonucunda öğretmen şikayet dilekçesi verir. Az sonra milli eğitimden şube müdürü arar, çünkü veli milli eğitimi boylamıştır. "Müdür bey, o çocuk o okulda kalacak, bize dosyasını gönderme, çocuk TEOG sınavına girecek, moral ve motiveye ihtiyacı var" diye talimat verir. Okul müdürü olayla ilgili dosyayı hazırlayarak dosyayı bağlı bulunduğu müdürlüğe gönderir. İlçe disiplin kurulunda dosya karara bağlanır; iki ret, bir kabul oyu ile çocuk okulunda kalır.
Kararın bu şekilde çıkması sonucunda mağdur olan öğretmen: "Hocam, bu durumda ben bu okulda çalışmayayım, geçici görevlendirme ile bir başka okula gideyim" diyerek dilekçe verir. Dilekçe sonucunda öğretmen bir başka okulda görevlendirilir. Milli eğitim bu meseleyi de tere yağından kıl çeker gibi halletmiş olur.
***
Okuluna gelir getirsin diye okul müdürü, okul aile birliği tarafından alınan karar gereğince okulunun salonunu düğün, nişan, kına vb etkinlikler için kiraya verir. Bir akşam salon kına yapacaklar tarafından kiralanır. Kınaya gelen misafirlerden birine ait 15-16 yaşındaki bir çocuk, telefon görüşmesi yapmak için okulun yanında bulunan inşaata çıkar. Çocuk telefonla görüşmeye kaptırdığı esnada ayağını dalgınlıkla boşluğa bırakır ve düşer. Çocuk ölür. Çocuğun ailesi 800 bin liralık tazminat davası açar. Kime mi? Kime olacak? Okul müdürüne. Gerekçe ise, okulun yöneticisi olarak gerekli tedbiri almamak. Görünmez kaza dedikleri bu olay bundan sonra okul müdürü için mahkeme salonlarında devam edecek. Mahkeme okul müdürünü suçlu bulur mu/bulmaz mı zaman gösterecek. Olur ya mahkeme ceza olarak bir para takdir ederse paranın ödenmesi konusunda üst düzey amirleri destek olabilecekler mi? Müdür için bir avukat tayin edecekler mi? Dava esnasında müdürünün yanında yer alacaklar mı? Bunu da zaman gösterecek. Ama bilinen bir şey var. Bundan sonra okul müdürünün zamanının büyük bir çoğunluğu adliyede geçecek. Allah vere de davasının görüldüğü gün amirleri kendisini izinli saysalar bari. 17/02/2017
Okulun müdürü, çocuğun yoğun bakımda yatmasına mı üzülsün, adliyelik olduğuna mı? Olayı ve içeriği hakkında bilgi vermek için bağlı bulunduğu müdürlüğü arar, durumu en üst amire birinci elden haber verir. Amiri: "Hocam, tutanağı bize gönder, bizim de size bir soruşturma açmamız lazım" cevabı vererek açık desteğini bu şekilde izhar eder.
***
Ortaokulun birinde 8.sınıf bir öğrenci ders öğretmenine saldırır. Olaya muttali olan okul müdürü, öğretmeni odasına çağırarak, dilekçe verip öğrenciden şikayetçi olmasını ister. Öğretmen şikayetçi olmak istemese de müdürünün: "Bu öğrenci yaptığı bu hareketinden dolayı okulda kalmamalı, yoksa diğer öğrencilerin hakkından gelemeyiz" şeklinde ısrarı sonucunda öğretmen şikayet dilekçesi verir. Az sonra milli eğitimden şube müdürü arar, çünkü veli milli eğitimi boylamıştır. "Müdür bey, o çocuk o okulda kalacak, bize dosyasını gönderme, çocuk TEOG sınavına girecek, moral ve motiveye ihtiyacı var" diye talimat verir. Okul müdürü olayla ilgili dosyayı hazırlayarak dosyayı bağlı bulunduğu müdürlüğe gönderir. İlçe disiplin kurulunda dosya karara bağlanır; iki ret, bir kabul oyu ile çocuk okulunda kalır.
Kararın bu şekilde çıkması sonucunda mağdur olan öğretmen: "Hocam, bu durumda ben bu okulda çalışmayayım, geçici görevlendirme ile bir başka okula gideyim" diyerek dilekçe verir. Dilekçe sonucunda öğretmen bir başka okulda görevlendirilir. Milli eğitim bu meseleyi de tere yağından kıl çeker gibi halletmiş olur.
***
Okuluna gelir getirsin diye okul müdürü, okul aile birliği tarafından alınan karar gereğince okulunun salonunu düğün, nişan, kına vb etkinlikler için kiraya verir. Bir akşam salon kına yapacaklar tarafından kiralanır. Kınaya gelen misafirlerden birine ait 15-16 yaşındaki bir çocuk, telefon görüşmesi yapmak için okulun yanında bulunan inşaata çıkar. Çocuk telefonla görüşmeye kaptırdığı esnada ayağını dalgınlıkla boşluğa bırakır ve düşer. Çocuk ölür. Çocuğun ailesi 800 bin liralık tazminat davası açar. Kime mi? Kime olacak? Okul müdürüne. Gerekçe ise, okulun yöneticisi olarak gerekli tedbiri almamak. Görünmez kaza dedikleri bu olay bundan sonra okul müdürü için mahkeme salonlarında devam edecek. Mahkeme okul müdürünü suçlu bulur mu/bulmaz mı zaman gösterecek. Olur ya mahkeme ceza olarak bir para takdir ederse paranın ödenmesi konusunda üst düzey amirleri destek olabilecekler mi? Müdür için bir avukat tayin edecekler mi? Dava esnasında müdürünün yanında yer alacaklar mı? Bunu da zaman gösterecek. Ama bilinen bir şey var. Bundan sonra okul müdürünün zamanının büyük bir çoğunluğu adliyede geçecek. Allah vere de davasının görüldüğü gün amirleri kendisini izinli saysalar bari. 17/02/2017
Yorumlar
Yorum Gönder