Doğu toplumlarının özelliğidir, sevdi mi ölümüne sever, nefret etti mi yine ölümüne nefret eder. Sevdiğimiz, hele bir de hizmet eden biri ise ona her yönüyle güvenir; canımızı, malımızı, mahremimizi, ülkemizi emanet ederiz. Öl desin ölür, kal desin kalırız. Nefret ettik mi de kılımızı vermeyiz. Ağzıyla kuş tutsa, bizi sırtında taşısa, önümüzde takla atsa -tabirim yanlış anlaşılmasın, teşbihte hata olmaz- Nuh der, peygamber demeyiz.
Hayatı, her şeyi, geleceğimizi sadece bir kişiye bağlamak, emanet etmek, ona havale etmek doğru mu? Ya sevdiğimiz kişinin başına bir şey gelirse ondan sonra ne yapacağız? Yetim mi kalacağız? Bu durumda havale ettiğimiz işler ne olacak? Böyle bir durumda hedefe gidilen yol dümura uğramaz mı? Çünkü orta yerde 'B' planı yoktur. Nasıl ki kurt puslu havayı severse düşman ve fırsatçılara gün doğar.
Her insan lider olamaz, liderlikte mutlaka karizma da gerekir. Böylesi liderler olsun olmaya. Fakat ölümlü dünyada her türlü kötülüğün etrafımızda dolandığı bir ortamda bir hareket kişiye endeksli olmaktan ziyade kurumsallaşma yoluna gitmelidir. Liderin gerisinde onun hatasını düzeltecek, ona yol gösterecek, ufuk çizecek 'ehlü'l hal ve'l akd' diyebileceğimiz bir heyet olmalıdır. "Onların işleri kendi aralarında şûra iledir" ayeti gereğince kararlar istişare ile alınmalıdır. Yeri geldiği zaman burada hesap verme-hesap sorma olmalıdır. Liderin yükü de hafifletilmiş olur. Hizmetin liderinin başına menfur ve nahoş bir durum geldiği zaman heyet yeni liderini seçip yoluna devam etmelidir. Böylece dava, hizmet ve hareket inkıtaya uğramamış olur. Türkiye'nin siyasi hayatı lider endekslidir. Lideriyle doğar, büyür ve ölür. Lider ölünce partisi de eski görkeminden çok uzakta kalır. Çünkü yerine seçilen, lider olmaktan ziyade sadece genel başkan seçilmiş olur, önceki liderinin hep gölgesinde kalır. Yine bizde hiçbir lider kendisini geçebilecek bir çırak yetiştirmez. Kitleleri ardından sürükleyebilecek biri çıkarsa da partiyi ele geçirebilir endişesiyle partisinden aforoz edilir. Hasılı mevcut "Siyasi Partiler Kanunu" ile bir partiden ikinci lider doğmaz.
Türkiye'nin geçmiş tecrübelerinden hareketle şimdiden tedbir almakta fayda vardır. Bu şekil olan bir hareket evladiyelik ve uzun ömürlü olur, iyice kökleşir ve kurumsallaşır. Böylesi kurumsallaşan hareketler demokrasi kültürünün oluşmasına da katkı sağlarlar. Parti bir demokrasi okulu olur. Doğrular ve yanlışlar birlikte göğüslenilir. Sonunda ortaya yeni bir Uhut da çıkmış olsa pişmanlık olmaz. Çünkü kararda ortak aklın imzası vardır. 20.02.2017
Hayatı, her şeyi, geleceğimizi sadece bir kişiye bağlamak, emanet etmek, ona havale etmek doğru mu? Ya sevdiğimiz kişinin başına bir şey gelirse ondan sonra ne yapacağız? Yetim mi kalacağız? Bu durumda havale ettiğimiz işler ne olacak? Böyle bir durumda hedefe gidilen yol dümura uğramaz mı? Çünkü orta yerde 'B' planı yoktur. Nasıl ki kurt puslu havayı severse düşman ve fırsatçılara gün doğar.
Her insan lider olamaz, liderlikte mutlaka karizma da gerekir. Böylesi liderler olsun olmaya. Fakat ölümlü dünyada her türlü kötülüğün etrafımızda dolandığı bir ortamda bir hareket kişiye endeksli olmaktan ziyade kurumsallaşma yoluna gitmelidir. Liderin gerisinde onun hatasını düzeltecek, ona yol gösterecek, ufuk çizecek 'ehlü'l hal ve'l akd' diyebileceğimiz bir heyet olmalıdır. "Onların işleri kendi aralarında şûra iledir" ayeti gereğince kararlar istişare ile alınmalıdır. Yeri geldiği zaman burada hesap verme-hesap sorma olmalıdır. Liderin yükü de hafifletilmiş olur. Hizmetin liderinin başına menfur ve nahoş bir durum geldiği zaman heyet yeni liderini seçip yoluna devam etmelidir. Böylece dava, hizmet ve hareket inkıtaya uğramamış olur. Türkiye'nin siyasi hayatı lider endekslidir. Lideriyle doğar, büyür ve ölür. Lider ölünce partisi de eski görkeminden çok uzakta kalır. Çünkü yerine seçilen, lider olmaktan ziyade sadece genel başkan seçilmiş olur, önceki liderinin hep gölgesinde kalır. Yine bizde hiçbir lider kendisini geçebilecek bir çırak yetiştirmez. Kitleleri ardından sürükleyebilecek biri çıkarsa da partiyi ele geçirebilir endişesiyle partisinden aforoz edilir. Hasılı mevcut "Siyasi Partiler Kanunu" ile bir partiden ikinci lider doğmaz.
Türkiye'nin geçmiş tecrübelerinden hareketle şimdiden tedbir almakta fayda vardır. Bu şekil olan bir hareket evladiyelik ve uzun ömürlü olur, iyice kökleşir ve kurumsallaşır. Böylesi kurumsallaşan hareketler demokrasi kültürünün oluşmasına da katkı sağlarlar. Parti bir demokrasi okulu olur. Doğrular ve yanlışlar birlikte göğüslenilir. Sonunda ortaya yeni bir Uhut da çıkmış olsa pişmanlık olmaz. Çünkü kararda ortak aklın imzası vardır. 20.02.2017
Yorumlar
Yorum Gönder