Ana içeriğe atla

Şimdi sınav zamanı!

Öğretmen derse girer, selam verdikten sonra derse başlamadan önce sınıf defterini yazmak ve imzalamak için oturur. Bir öğrenci seslenir:
-Hocam!
-Söyle kızım!
-Hocam, bizim sınıfta iki tane geri zekalı var.
-Diğeri kim kızım?
***
Peygamberimiz ve hulefâyı râşidîn döneminde devlet başkanı veya o beldenin en büyük mülki amiri cuma hutbesini i'rad eder, hutbede dînî, ekonomik, siyasî, sosyal vb Müslümanları ilgilendiren her türlü konuya değinilirdi. Abbasilerle birlikte hutbeyi irad etme görevi şehrin kadılarına bırakıldı, hutbelerde ise sadece dînî içerik ele alınmaya başlandı. Öğretmen hitabet dersinde bir sınav yapar.
Soru 1-Abbasiler döneminde hutbe irad etme görevinin kadılara bırakılmasıyla birlikte hutbelerin içeriğinde hangi tür değişiklik meydana gelmiştir?
Cevap 1-Hocam! Kadınlar hutbe okumaz ki, içeriğinde değişiklik olsun...
***
Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi denir misali bir öğretmene doldursun diye Trafik dersi verilir. Dersin kitabı da yoktur. Öğretmen ilk iş olarak kitapçıdan bir Trafik kitabı alır. Haftada bir saat bu dersi işler. Ağırlıklı olarak trafik işaretlerini öğretmeye çalışır. Sınav zamanı gelir, öğretmen sınavı test yapar.
Soru 1-Aşağıdaki trafik işareti ne anlama gelmektedir? Doğru seçeneği işaretleyiniz.
Otomatik alternatif metin yok.
A-Soldan gidiniz
B-Sağdan gidiniz 
C-İleride ok atışı vardır
D-Sağa dönünüz
Cevap C olarak işaretlenir bir öğrenci tarafından
***
Siyer dersinde işlenen yerden öğretmen sınav yapar.
SORU-1 Cahiliye döneminde Mekke’ye dışarıdan gelenlerin can ve mal emniyetini korumak amacıyla Mekke’nin ileri gelenleri tarafından kurulan ve peygamberimizin de katıldığı bu cemiyete ne ad verilir?
Cevap: Mavri Mira Cemiyeti (Cevap Hilful fuzul olacaktı)
***
Kredili sistemde öğretmen Kelam dersinden 2 defa sınav yapar. Az sayıda dersi zayıf olan öğrenci vardır. Öğretmen onları kurtarma sınavına alır. 45 alanı geçirme niyetindedir. Sınavda 8 tane soru sorar. 9.ve 10.soruları da öğrencilerden kendi kendilerine soru sorup cevap vermelerini ister.
SORU 1- 4 büyük kitabın isimleri nelerdir, hangi peygamberlere indirilmiştir?
Cevap
Zebur Hz Ebu Bekir'e
İncil  Hz Osman'a
Tevrat Hz Ali'ye
Kuran-ı Kerim Hz Muhammed'e
 26/02/2015

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde