Bir toplumun yarısını belki daha fazlasını oluşturan
kadınlardan bahsetmek istiyorum bu yazımda. Tarih boyunca kadın için birileri:
"Kadınlar okutulmuyor, onlara esir muamelesi yapılıyor, evlere
hapsediliyor, hakları verilmiyor, kadına niçin çalışma hakkı verilmiyor, sosyal
güvencesi olmayan kadın kocasının elinde eziyet ve işkence görüyor, toplumun
yarısını oluşturmasına rağmen kadın yeterince temsil edilmiyor, kadın kendi
ayakları üzerinde durabilmelidir..." gibi neden ve bahanelerle kadının
dışarı çıkması sağlandı. Kadın her alanda var artık. Eskiden kamuya eleman
alımında erkek/kadın olmak gibi şartlar aranırdı. Şimdi artık erkek mesleği
denilen yerlerde kadını, kadın mesleği denilen alanlarda da erkeği görmek
mümkün. Üstelik birçok alanda kadın lehine pozitif ayrımcılık da yapılıyor.
Geçmişten beri kadına yeterince değer verilmediğini,
horlandığını biliyorum. Çünkü erkek egemen bir toplumuz. Burada kadının eziyet
görmesinin nedeni kadın olmasından değildir. Gücü elinde bulunduranın şiddet
uygulamasından ibarettir. Kadın da kendinden zayıfları ezmeye çalışır. Burada
ele almak istediğim konu erkeğin kadını ezmesi değil. Kadınların kendilerine
yaptığı eziyeti kimse yapmaz. Kadınlar normalinden fazla çalışmak ve efor sarf
etmek durumunda bugün.
İnsanoğlu yeryüzünde var olduğu andan itibaren yapılacak
işler için bir işbölümü yapılmıştır. Kadın ev işleri, hamilelik, doğum,
çocuğuna bakma vb. işleri gibi durumlarda görev alırken erkek ise evin ve
ailesinin geçimini karşılamak, onları korumak gibi işlerde görev almak
suretiyle görev almıştır. Daha çok değil 20-30 yıl öncesine kadar evin geçimini
sağlayan her evde sadece erkek var iken şimdi kadın da evin geçimini sağlamak
için dışarıda çalışmak durumunda bırakılmıştır. Bu durumda ev işleri ve çocuğa
bakma kısmı ise ya ilave olarak kadına artı olarak yüklenilmiş, ya bakıcı bulma
yoluna gidilmiş, ya da karı-koca müşterek çalışma yoluna gitmiştir. Ne kadar
paylaşılırsa paylaşılsın yükün büyüğü kadının üzerine binmektedir. Çünkü erkek
ne kadar maharetli olursa olsun kadının anladığı kadar ev işleri, temizlik,
yemek yapma ve çocuğa bakma gibi durumlarda kadının eline su dökemez.
Hani derler ya: “Elinden kör eşek yemek yem yemez” diye. İşte öyle bir şey.
Kadının evini ihmal etmek suretiyle dışarıda her alanda
çalışmaya başlamasıyla birlikte İslam'ın miras taksiminde koyduğu ölçü toplum
tarafından anlaşılamaz duruma düşmüştür. İslam erkeğe iki, kadına ise tek pay
taksimi koyarken erkeğe fazla vermek suretiyle iş kurma amacını gütmüştür.
Bugünkü durumda ise kadın da çalışan bir birey olması sebebiyle kendisine
erkeğinden düşük pay verildiğinde "Ben de çalışıyorum, bu taksim adil
mi" eleştirisi getirme durumu ortaya çıkmıştır.
Kadının bugünkü mevcut yapısıyla en büyük sıkıntılardan
biri de çocuğun ihmal edilmesi. Çocuğa kim bakarsa baksın, bir annenin vereceği
terbiye ve eğitimi veremez. Ayrıca çocuk ergenlik çağına gelinceye kadar
kendisini anneye muhtaç hisseder. Her türlü imkanı karşılanan çocuk anne
şefkatinden mahrum kalabilmektedir. Bir başka olumsuz yön, çalışan kadın çocuk
sayısında sınırlama yoluna gitmektedir. Bu da, nüfusun yerinde saymasına hatta
gerilemesine sebep olabilmektedir.
Toplumun değer yargısının bu şekilde değişmesiyle birlikte
okuduktan sonra dışarıda çalışmayıp çocuğunu en güzel şekilde yetiştirmeyi
düşünen bir kadın: " Çalışmazsam talibim gelmez, evde kalırım"
endişesini taşımak zorunda hissedebiliyor kendini. Çünkü eşlerde aranan
şartların başında bugün 'çalışan eş' olma başı çekmektedir. Bugün kadın, erkek
ve ailelerde mutlu bir ailenin temellerini atalım, evliliğimiz ilanihaye devam
etsin, geleceğimizin teminatı çocuklarımızı en güzel şekilde yetiştirelim
düşüncesinden ziyade bir eve birden fazla maaş gelirse kısa zamanda her türlü
ihtiyacımızı karşılayarak mutlu olacağımız düşüncesi hakim olmuş durumda. Yani
insanlar iyi bir eş adayından ziyade bankamatik memuru temin etme yoluna
gitmektedir.
Çalışmayı seçen kadınlardan bazıları da ileride eşimden
ayrılma gibi bir durum ortaya çıkarsa sosyal güvencem olsun, ayaklarım üzerine
durabilmeliyim düşüncesine sahipler. Eşi çalışma dese de çalışmaya devam
etmektedir. Ya da kadın çalışmayı bırakmak istese de eve girecek maaş da azalma
olacağı düşüncesiyle kocası ayrılmasına razı olmamaktadır. Bir başka durum ise,
karı-koca karar verip kadının çalışmamasını uygun görse bile kızın anne ve
babası, tanıdıkları; onca yıl okudun, boşu boşuna mı okudun diyerek kadını
ajite etme yoluna gitmektedir.
Maddi kaygı veya bir başka nedenle kadınlarımız
çalışmaktadır. İsteyen çalışmayı seçer, dileyen de ev hanımı olmayı. Ev hanımı
olmak küçümsenmemeli. Hemen kadın eve kapatılıyor diye düşünenler çıkabilir.
Kadın çalışacaksa full time değil, part time çalışmalıdır. Çalışırken
kesinlikle çocuğunu ihmal etmemelidir. Bir çocuğun dünyayı değiştirebileceğini
göz önüne almak lazım. Sağlıklı nesiller için bu mutlaka gerekir. Kadın bilgi
ve birikimini; günlük, haftalık evinde veya dışarıda uygun ortamlarda
başkalarıyla paylaşabilir. Hayır kuruluşlarında, vakıf ve derneklerde görev
alabilir. Pekala etrafındaki insanlara ışık olabilir.
Kadının çalışması hesaba katılırken aile mefhumunu, aile
ortamını mutlaka hesaba katmak gerekir. İstatistikleri bilmem ama öyle
zannediyorum çalışan eşlerde ayrılma oranları daha fazladır diye düşünüyorum.
Baktılar ki olmuyor, eşler birbirine eyvallah diyerek evliliği bitirebiliyor.
Kadının çalışmasının teşvik edilmesinden ziyade ailenin korunması için teşvik
edici tedbirler almakta fayda vardır.
Elinin emeğiyle bünyesine, mesleğine uygun bir ortamda
çalışan emekçi kadınların Allah yardımcısı olsun. İnşallah ev ve iş arasında
koşuşturmaktan çatlayıp ölmezler, sağlıklarını bozmazlar. Çalışıyorum
diyerekten evinin mutfağına yabancılaşmazlar. Evi sadece otel gibi
kullanmazlar. Aynı zamanda iş için evini, evi için de işini inşallah ihmal
etmezler.
Kadının çalışmasını, sosyal hayatın içerisine girmeyi
teşvik etmekten ziyade hepinizin malum olduğu üzere ülkemizde istihdam daralması
var. İşsizlik oranları resmi olarak yüzde 20’leri geçmiş durumda. Allah kimseyi
aç ve açıkta bırakmasın, işsizlikle imtihan etmesin, namerde muhtaç etmesin.
Bugün birçok eve iki maaş girerken belki bazı evlere hiç maaş girmemektedir.
Kız çocukları okumada ve sınavlarda erkeklere göre daha başarılı, daha hırslı
ve daha sorumlu. Kızlarımız görev alabiliyorken erkeklerimiz hoydur hoydur gezmekte,
üniversiteyi bitirdiği halde kaldırım mühendisliği yapmaktadır. İstihdam için
önceliğin erkek çocuklarına verilmesinde fayda mülahaza ediyorum. Bugün işsiz
insan bir başkasının oyuncağı, maskarası olabilir. Ülkemizi kana bulayan
teröristlerin genelinin erkek olduğu göz önüne alınırsa öncelik olarak erkek
istihdamında erkekleri tercih etmek daha uygun olur kanaatini taşımaktayım.
Toplum iş bulamadığı için evinde oturan kızı garipsemez ama evde veya kahvehane
köşelerinde ömür tüketen işsiz erkeklere tahammül etmez. Yine iş bulamadığı
için evinde oturmak durumunda kalan kızın aileye fazla bir masrafı olmaz. Ama
işsiz erkeği akşama kadar evde durduramazsın. Her çarşıya çıkışı masraf
demektir.
Elinin emeği ile işini düzgün bir şekilde yapan alın teri
ile evine ekmek götüren kadınları tenzih ederek burada bir başka konuya daha
değineceğim. Bir kısım kadınlarımız maalesef erkeğin, paranın oyuncağı olacak
şekilde ortamı müsait olmayan yerlerde istihdam edilmektedir. Bu tip yerlerde
genelde kadın vitrinlik olarak
kullanılır, sanki teşhir amaçlı gibi. Genelde fizik ve bünyesi düzgün olan
albeni dağıtan kadınları maalesef birileri
paravan olarak kullanmaktadır. Genelde buralarda çalışan kadınlar
giyim-kuşam yönünden daha açık giyinmek suretiyle vücudunu teşhir
edebilmektedir. Yine istisnalar kaideyi bozmaz ama fiziğinden, güzelliğinden
başka hiç mahareti olmayan bu tip kadınlar erkeğin veya patronunun elinde
oyuncak olabilmektedir. Kanaatimce bu tip kadınlar kendini kullandırmamalıdır.
Değilse hem kendilerine, hem ailelerine, hem de topluma zarar vermiş olurlar.
Son söz olarak kadınlara şunu söylemek isterim. Okuyun. Hatta
en iyisini okuyun. Toplumu değiştirecek şekilde kültürlü ve birikimli birer
birey olun. Okuduktan sonra mümkün olduğu kadar kamu veya özel sektörde
çalışmak için görev almayın. Size talip olacak kişi sizin maaşınıza değil
kişiliğinize saygı duyarak talip olsun. Sizi alacak kişi sizin geçiminizi
sağlamayı taahhüt ederek talip olsun. Aranızdaki bağ paradan ziyade sevgi ve
saygı olsun. Ömrünüzü çocuğunuzun yetişmesine ve birikimlerinizi çevrenizdeki
insanlara aktararak harcayın. Size ve çocuğunuza bakamayacak erkek sizden uzak dursun.
Çoğunuzun babası çalışırken evdeki tüm fertlerin geçimini sağlayabiliyordu.
Bırakın şimdiki eşler de sağlasınlar. 22/02/2017
Yorumlar
Yorum Gönder