Ana içeriğe atla

Okullarda verilen notlar ne derece gerçeği yansıtıyor? -3-

90'lı yıllarda Güney Doğu'nun bir ilinde çalışırken lise 2.sınıfta dersine girdiğim bir öğrenci hem birinci dönem hem de ikinci dönem dersimden yazın kursa kaldı. Zira o yıllarda kredili sistem uygulanıyordu.

Aynı öğrencinin bir yıl sonra son sınıfta Kelam dersine girdim. Konuları şimdinin Din Kültürü konuları. Yaptığım her iki sınav ortalaması öğrencinin 28 idi. Öğrencinin durumunda 45 puanın altında 7-8 öğrenci vardı. Kendilerine sözlü notu yerine geçecek kurtarma yazılısı yapayım dedim. 8 tane basit soru sordum. İki soru da kendi kendilerine sorup cevaplamalarını istedim.

Sınav sonucunda bizim öğrenci maalesef başarılı olamadı. Sene sonuna doğru öğrencimin ağabeyi geldi, geçsin diye. Kardeşin çok beyefendi biri, maalesef bu durumda geçiremiyorum, yazın geçsin dedim. "Hocam imamlık imtihanına girecek" deyince kardeşiniz bırakın Kur'an okumayı, doğru dürüst bir çok harfi tanımıyor. Çünkü geçen yıl dersine her iki dönemde ben girdim ve kaldı. Bu durumda imamlık sınavını nasıl geçecek, haydi geçti diyelim. Nasıl imamlık yapacak, kusura bakmayın" dedim. "Hepsini ayarladık hocam, sadece sizin ders kaldı" deyince gerçekten mi dedim. "Evet" dedi. Yani bu okulun en zor dersleri sayılan K.Kerim, arapça, tefsir, hadis vb. dersleri geçti, geriye sadece benim kolay dersim mi kaldı, deyince "Evet, sadece sizin ki" dedi.

Öğretmen odasına geçerek dolabımdan kurtarma yazılılarının içinden kardeşinin kağıdını seçtim, "Kardeşinin, sorduğum sorulara verdiği cevaba bakmak ister misin? Hele şu soruya verdiği cevaba bir göz at. Ben ona 4 büyük kitap kime verilmiştir diye sormuşum. O ise Tevrat; Hz. Ömer'e, İncil; Hz Ebubekir'e, İncil; Hz Osman'a, Kur'an ise Ha Muhammed'e şeklinde cevap vermiş. Hele şükür ki peygamberimize verileni doğru yazmış. İnanın bu soruları sana veya şu caddeye çıkıp gelip geçene rastgele sorsak, ya da bu ilçede Hıristiyanlar var, onlara gidip sorsak inanın bilirler. Kardeşiniz yazın kursa kalsın, onu kim geçirirse geçirsin, kardeşini ve sizi ailecek severim ama bu işin vebalini üstlenemem, dedim. Ağabeyi zaten yazılı kağıdındaki cevapları görünce çok mahcup olmuştu. "Hocam, özür dilerim" dedi, ayrıldı.
***
Yaz tatilini bitirip tekrar görev yerime gittim. Eğitim ve öğretim başladı. Çarşıda lise 2 de dersine girdiğim K. Kerim'i güzel okuyan bir öğrencimi gördüm. Üniversite sınavını kazanamamış söylediğine göre. Yavrum imamlık imtihanı olmuş ona bari gireydin, okuman iyiydi dediğimde: "Girdim hocam, ona da girdim. Ama sınıfımızdan ... arkadaş kazandı ama ben kazanamadım" dedi. Hayırlısı dedim, ayrıldık. İmamlık imtihanını kazandı dediği kişi benim kelam dersinden ve bir yıl öncesinde K.Kerim dersinden bıraktığım öğrenciden başkası değildi. Diyanetin yaptığı yüzünden okuma sınavını nasıl geçti? Bu kerameti anlayamadım. Hayret ki ne hayret!

Birkaç gün sonra imamlığı kazanan öğrencimi gördüm. Hayırlı olsun dedim. Fakat mahcubiyetinden başını öne eğdi. Oğlum, kardeşinin K. Kerim okuması ve ezberleri daha iyi. Göreve gitmeden onun önüne diz çök, mutlaka öğren. Yoksa cemaatin karşısında mahcup olursun dedim. "Tamam hocam, sağ ol" dedi, vedalaştık. 24.01.2017


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde