24 Ocak 2017 Salı

Okullarda verilen notlar ne derece gerçeği yansıtıyor? -3-

90'lı yıllarda Güney Doğu'nun bir ilinde çalışırken lise 2.sınıfta dersine girdiğim bir öğrenci hem birinci dönem hem de ikinci dönem dersimden yazın kursa kaldı. Zira o yıllarda kredili sistem uygulanıyordu.

Aynı öğrencinin bir yıl sonra son sınıfta Kelam dersine girdim. Konuları şimdinin Din Kültürü konuları. Yaptığım her iki sınav ortalaması öğrencinin 28 idi. Öğrencinin durumunda 45 puanın altında 7-8 öğrenci vardı. Kendilerine sözlü notu yerine geçecek kurtarma yazılısı yapayım dedim. 8 tane basit soru sordum. İki soru da kendi kendilerine sorup cevaplamalarını istedim.

Sınav sonucunda bizim öğrenci maalesef başarılı olamadı. Sene sonuna doğru öğrencimin ağabeyi geldi, geçsin diye. Kardeşin çok beyefendi biri, maalesef bu durumda geçiremiyorum, yazın geçsin dedim. "Hocam imamlık imtihanına girecek" deyince kardeşiniz bırakın Kur'an okumayı, doğru dürüst bir çok harfi tanımıyor. Çünkü geçen yıl dersine her iki dönemde ben girdim ve kaldı. Bu durumda imamlık sınavını nasıl geçecek, haydi geçti diyelim. Nasıl imamlık yapacak, kusura bakmayın" dedim. "Hepsini ayarladık hocam, sadece sizin ders kaldı" deyince gerçekten mi dedim. "Evet" dedi. Yani bu okulun en zor dersleri sayılan K.Kerim, arapça, tefsir, hadis vb. dersleri geçti, geriye sadece benim kolay dersim mi kaldı, deyince "Evet, sadece sizin ki" dedi.

Öğretmen odasına geçerek dolabımdan kurtarma yazılılarının içinden kardeşinin kağıdını seçtim, "Kardeşinin, sorduğum sorulara verdiği cevaba bakmak ister misin? Hele şu soruya verdiği cevaba bir göz at. Ben ona 4 büyük kitap kime verilmiştir diye sormuşum. O ise Tevrat; Hz. Ömer'e, İncil; Hz Ebubekir'e, İncil; Hz Osman'a, Kur'an ise Ha Muhammed'e şeklinde cevap vermiş. Hele şükür ki peygamberimize verileni doğru yazmış. İnanın bu soruları sana veya şu caddeye çıkıp gelip geçene rastgele sorsak, ya da bu ilçede Hıristiyanlar var, onlara gidip sorsak inanın bilirler. Kardeşiniz yazın kursa kalsın, onu kim geçirirse geçirsin, kardeşini ve sizi ailecek severim ama bu işin vebalini üstlenemem, dedim. Ağabeyi zaten yazılı kağıdındaki cevapları görünce çok mahcup olmuştu. "Hocam, özür dilerim" dedi, ayrıldı.
***
Yaz tatilini bitirip tekrar görev yerime gittim. Eğitim ve öğretim başladı. Çarşıda lise 2 de dersine girdiğim K. Kerim'i güzel okuyan bir öğrencimi gördüm. Üniversite sınavını kazanamamış söylediğine göre. Yavrum imamlık imtihanı olmuş ona bari gireydin, okuman iyiydi dediğimde: "Girdim hocam, ona da girdim. Ama sınıfımızdan ... arkadaş kazandı ama ben kazanamadım" dedi. Hayırlısı dedim, ayrıldık. İmamlık imtihanını kazandı dediği kişi benim kelam dersinden ve bir yıl öncesinde K.Kerim dersinden bıraktığım öğrenciden başkası değildi. Diyanetin yaptığı yüzünden okuma sınavını nasıl geçti? Bu kerameti anlayamadım. Hayret ki ne hayret!

Birkaç gün sonra imamlığı kazanan öğrencimi gördüm. Hayırlı olsun dedim. Fakat mahcubiyetinden başını öne eğdi. Oğlum, kardeşinin K. Kerim okuması ve ezberleri daha iyi. Göreve gitmeden onun önüne diz çök, mutlaka öğren. Yoksa cemaatin karşısında mahcup olursun dedim. "Tamam hocam, sağ ol" dedi, vedalaştık. 24.01.2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder