24 Aralık 2016 Cumartesi

Ailelerin çocuklarına yaptığı kötülük

Çocuk yetiştirme konusunda anne ve babaların çocuklarına yaptığı en büyük kötülük aşırı korumacılıktır.

Çocuklar bizim her şeyimiz elbetteki koruyup gözeteceğiz. Biz onu yolda bulmadık. Korumayıp da ne yapacağız, senin ki de iş mi denebilir. 

Elbette çocuklarımızı koruyup gözeteceğiz. Sorun koruyup gözetmede değil. Bir defa onlara sorumluluk vermiyoruz, onlara hep balık yediriyor, balık tutmayı öğretmiyoruz. Bir dediklerini ikiletmeden  hemen alıyoruz, onu memnun etmek için saçımızı süpürge ediyoruz. 

Bu durumda çocuk fiziken büyüse de kişilik olarak büyümüyor. Biyolojik yaşı büyüse de zihin ve beyin olarak büyümüyor. Her şeyi anne ve babasının yapmasını bekliyor. Çocuk hayatı düşünmüyor bile. Başına gelen sıkıntıları nasıl çözeceğini kafaya bile takmıyor. Başına ne gelirse ailesine aktarıp sorunu ailesinin çözmesini bekliyor. Nerede bir sorun varsa ailesi önüne düşüyor, sorunu çözmeye çalışıyor. Bir şey alınacaksa alınıyor gerekirse borçlanılarak. Bir yere gidilecekse gidiliyor. Dersi zayıfsa öğretmen, idare kim varsa görüşülüp notunun yükseltilmesi sağlanıyor. Biri kızdı mı çocuklarına, ailecek kızana had bildirmeye gidilir, kazara biri dövdü mü; dayağa karşı olan aile hep beraber döveni dövmeye gider. Çocuğun önünde sorunu çözmeye çalışan aile asla çocuğunda suçu bulmaz. Acaba çocuğumuz bu işi abartıyor mu, birin yanına beş katıp aktarıyor mu, acaba çocuğumuzda da bir suç olabilir mi diye asla düşünülmez. Tek taraflı dinlenir, tek taraflı yargılanır, aile mahkemesinde muhatabın ipi çekilir. Çünkü çocuklarına güven o kadar fazla ki çocukları asla yalan söylemez. Biz sorun çözdükçe, karşı tarafa had bildirdikçe çocuk kendimize biraz daha bağlanır. Nasıl ki o bizim her şeyimiz ise, onun için de biz her şeyiz. Bir araya gelip Roma bile yakılır bu aile dayanışmasıyla.

Örnekleri çoğaltabiliriz. Gerçekten iyi mi yapıyoruz? Bir düşünmek lazım. Çocuk yetiştiren hiçbir aile çocuğunun kötü olmasını, kötü olarak yetişmesini istemez. İyi niyetle çocuğunun sorunlarını çözmeye çalışır. Mantık; biz geçmişte çok çektik, çocuğumuz çekmeyecek. Biz ezildik; çocuğumuz ezilmeyecek. Çocuğumuzun öz güveni olacak. Bize imkan sunulmadı, istediğimiz yere yeterince gelemedik. Biz çocuğumuza her türlü imkanı sunarsak çok iyi bir gelecek onu bekliyor olacak şeklinde bir düşünceye sahibiz. İlkokul, ortaokul, lise hayatı bu şekilde devam eder. Üniversite okusa da yaş büyür, ama hala çocuk olarak kalır. Biz yaşlansak da yine her şeyi bizden bekler. Bari bu zamana kadar getirdik. Hazır anayasa değişikliği varken 18 yaşını dolduran kişiler için seçilme hakkı verilecek. Çocuğumuzu milletvekili olması için hazırlayalım da geleceği kurtulsun hiç olmazsa.


Şahsi görüşüm çocuklarımıza sorumluluk vermek şeklindedir. Her istediğini almamaktır. Bazen hayır demesini bilmek lazımdır. Başına bir problem gelince kendisinin çözmesini beklemektir. Çocuğumuzun getirdiği habere göre hareket edip yangına körükle gitmemektir. Habersizce sorunu araştırıp bir de karşı tarafı dinlemek gerekir. Çocuğumuzun hatası varsa kırıp dökmeden uygun bir lisan ile çözmektir. Hasılı kendinizin bir müddet sonra olmayabileceğinizi hesaba katıp çocuğunuzun tek başına problemi çözmesine yardımcı olmaktır. Yine de karar sizin. 24/12/2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder