Her birimiz iyiliği, hizmeti başkasından bekliyor nedense.
Kendimizin doğru olması için çaba sarf etmekten ziyade dünyanın doğru olmasını
bekliyoruz. Her birimiz dünyayı kendimize doğru yontuyoruz. Nasıl dünyadan
faydalanabiliriz, kendimize hizmet ettiririz diye. Bunun için dünyayı zindan
eder, yaşanmaz kılarız.
Dünyada bir katma değer üretsin, farkındalık oluştursun
diye gönderilen insanoğlu genel itibariyle birbirinin kopyasıdır. Yok aslında
birbirinden farkı. Mademki birbirimizin kopyası olacağız? Bu kadar birbirinin
aynı olan kopya insanlar fazlalık olmuyor mu? Dünyayı boşu boşuna işgal ve
kalabalık etmiyor muyuz? Adaletsizliğin, haksızlığın, kan ve göz yaşının kol
gezdiği bu dünyada dünyaya adalet dağıtan, doğruluğu transfer eden, hakça
bölüşmeyi mesele edinen, kan ve göz yaşını dindirecek yeni şeyler söylemek
gerekiyor. Bunun için ne yapmak lazım? Bu konuda üzerimize düşen nedir
sorularına cevap aramak gerek.
Dünyanın bir bireyi olan bizler çok kazanmak için
sarf etmekten ziyade insanlığa iz bırakacak insani değerlerin oluşması
için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Bunun için işe ilk önce eğitimi adam ederek
başlamalıyız. Eğitim sistemimize giren herkesi mezun etmekten ziyade öyle bir
sistem kurmalıyız ki sistem adam mezun etsin. İyi bir işe sahip olmak kaygısı
ve menfaatiyle okunan eğitim sisteminden hayır gelmez. Belki de bu günkü
çekilen sıkıntının temelinde bu yatıyor. Bu eğitim sisteminde en iyisi olmak
için çaba sarf edip sonunda imkanları en iyi yerde iş bulmak suretiyle
okumadaki amacımız gerçekleşmiş oluyor. Çalıştığımız yeri kendimize hizmet eder
duruma getirmek, kendimizi orada garantiye almaktan ziyade çalıştığımız yerde
insanlığa faydalı bir katma değer üretmenin yollarını mutlaka aramalıyız. Yoksa
menfaat ilişkisine bağlı okumadan biz çok çekeceğiz. Şimdi bu asırda yaşayan
ebeveynler ve okuyanlar, okuma ve çalışma mantalitesini düzeltmeden dünya
düzelemez. Dünyaya da bir şey veremeyiz, almaktan başka. Bugünkü eğitim
sisteminde sadece bilgiye dayalı, bilgiyi ölçen anlayıştan davranışı ölçen bir
sistem geliştirmeliyiz. Bilgimiz değil, davranışımız geçer veya kalır not
almalıdır. Bilgi öğrenme ve bilgiye ulaşmada sorun yok bugün. Bilgi yüklü
hamalız bugün hepimiz. Sorun davranışlarımızdadır. Davranışlar düzelsin, inanın
arkası gelir hemen. Bugün cehaleti değil, bilginin aymazlığını yaşıyoruz.
Kimse çocuğumun davranışları nasıldır diye sormuyor bugün. Kaç net yaptı, bu
netlerle nereye gidebilir, niçin öğrenemedi..vs bakış açısı toplum olarak ne
istediğimizin ip uçlarını vermektedir.
Dünyada bir takım insanlar daha fazla kazanmak için yeni
icatlar ortaya koysun. Biz de insanlığa hizmet edecek yeni şeyleri keşfetmek
için çaba sarf edelim etmesine. Bir taraftan yeniliklere imza atmak için
çabalarken diğer taraftan dünyanın ve bizim en fazla ihtiyaç duyduğumuz özünü
kaybetmiş insanlığı yeniden gün yüzüne çıkaralım. İnsana hizmet edelim. Çünkü "İnsanların en hayırlısı
insanlara/insanlığa faydalı olandır" buyurur Peygamber Efendimiz. Kim
insanlara faydalı olursa, kim insanlık için ölmez eserler, sadakayı cariyeler
bırakırsa, kim bir hayra öncülük yaparsa, kim kendi nefsini başkasına tercih
ederse böylelerinin ebedi alemdeki makamı, itibarı o derece yüksek olur
kanaatindeyim.
Rabb Teala’nın yanında itibar kazanırken dünyada da el ile
gösterilen “Orta yolu tutan bir ümmet” olalım. Fakir olalım, aç kalalım, dünyada
yeni bir icada imza atmayalım, çok konforlu yaşamayalım...ama her türlü iyilik
ve doğruluğun numunei imtisali olalım. Bunun için eğitim sisteminde köklü
değişiklikler yaparak küçük dimağları ağaç yaş iken eğelim. Daha ana sınıfına
gider gitmez, ilkokula başlar başlamaz “Okumaya geçecek, İngilizce öğrenecek,
Matematik çözecek, namaz sürelerini ezberleyecek... bir bilgiyi şırınga
edeceğimize ilk önce önceliğimiz davranış olmalıdır. Davranış düzelmeden
bilgiye geçmeyelim. Çünkü bugün durmadan bilgi yükleyen eğitim anlayışı sadece
canavar bir neslin yetişmesine ön ayak olabilir. 12/11/2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder