12 Kasım 2016 Cumartesi

Bilgi mi öncelikli, davranış mı?

Her birimiz iyiliği, hizmeti başkasından bekliyor nedense. Kendimizin doğru olması için çaba sarf etmekten ziyade dünyanın doğru olmasını bekliyoruz. Her birimiz dünyayı kendimize doğru yontuyoruz. Nasıl dünyadan faydalanabiliriz, kendimize hizmet ettiririz diye. Bunun için dünyayı zindan eder, yaşanmaz kılarız.

Dünyada bir katma değer üretsin, farkındalık oluştursun diye gönderilen insanoğlu genel itibariyle birbirinin kopyasıdır. Yok aslında birbirinden farkı. Mademki birbirimizin kopyası olacağız? Bu kadar birbirinin aynı olan kopya insanlar fazlalık olmuyor mu? Dünyayı boşu boşuna işgal ve kalabalık etmiyor muyuz? Adaletsizliğin, haksızlığın, kan ve göz yaşının kol gezdiği bu dünyada dünyaya adalet dağıtan, doğruluğu transfer eden, hakça bölüşmeyi mesele edinen, kan ve göz yaşını dindirecek yeni şeyler söylemek gerekiyor. Bunun için ne yapmak lazım? Bu konuda üzerimize düşen nedir sorularına cevap aramak gerek. 

Dünyanın bir bireyi olan bizler  çok kazanmak için sarf etmekten ziyade insanlığa iz bırakacak  insani değerlerin oluşması için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Bunun için işe ilk önce eğitimi adam ederek başlamalıyız. Eğitim sistemimize giren herkesi mezun etmekten ziyade öyle bir sistem kurmalıyız ki sistem adam mezun etsin. İyi bir işe sahip olmak kaygısı ve menfaatiyle okunan eğitim sisteminden hayır gelmez. Belki de bu günkü çekilen sıkıntının temelinde bu yatıyor. Bu eğitim sisteminde en iyisi olmak için çaba sarf edip sonunda imkanları en iyi yerde iş bulmak suretiyle okumadaki amacımız gerçekleşmiş oluyor. Çalıştığımız yeri kendimize hizmet eder duruma getirmek, kendimizi orada garantiye almaktan ziyade çalıştığımız yerde insanlığa faydalı bir katma değer üretmenin yollarını mutlaka aramalıyız. Yoksa menfaat ilişkisine bağlı okumadan biz çok çekeceğiz. Şimdi bu asırda yaşayan ebeveynler ve okuyanlar, okuma ve çalışma mantalitesini düzeltmeden dünya düzelemez. Dünyaya da bir şey veremeyiz, almaktan başka. Bugünkü eğitim sisteminde sadece bilgiye dayalı, bilgiyi ölçen anlayıştan davranışı ölçen bir sistem geliştirmeliyiz. Bilgimiz değil, davranışımız geçer veya kalır not almalıdır. Bilgi öğrenme ve bilgiye ulaşmada sorun yok bugün. Bilgi yüklü hamalız bugün hepimiz. Sorun davranışlarımızdadır. Davranışlar düzelsin, inanın arkası gelir hemen. Bugün cehaleti değil, bilginin aymazlığını yaşıyoruz. Kimse çocuğumun davranışları nasıldır diye sormuyor bugün. Kaç net yaptı, bu netlerle nereye gidebilir, niçin öğrenemedi..vs bakış açısı toplum olarak ne istediğimizin ip uçlarını vermektedir.

Dünyada bir takım insanlar daha fazla kazanmak için yeni icatlar ortaya koysun. Biz de insanlığa hizmet edecek yeni şeyleri keşfetmek için çaba sarf edelim etmesine. Bir taraftan yeniliklere imza atmak için çabalarken diğer taraftan dünyanın ve bizim en fazla ihtiyaç duyduğumuz özünü kaybetmiş insanlığı yeniden gün yüzüne çıkaralım. İnsana hizmet edelim. Çünkü  "İnsanların en hayırlısı insanlara/insanlığa faydalı olandır" buyurur Peygamber Efendimiz. Kim insanlara faydalı olursa, kim insanlık için ölmez eserler, sadakayı cariyeler bırakırsa, kim bir hayra öncülük yaparsa, kim kendi nefsini başkasına tercih ederse böylelerinin ebedi alemdeki makamı, itibarı o derece yüksek olur kanaatindeyim.

Rabb Teala’nın yanında itibar kazanırken dünyada da el ile gösterilen “Orta yolu tutan bir ümmet” olalım. Fakir olalım, aç kalalım, dünyada yeni bir icada imza atmayalım, çok konforlu yaşamayalım...ama her türlü iyilik ve doğruluğun numunei imtisali olalım. Bunun için eğitim sisteminde köklü değişiklikler yaparak küçük dimağları ağaç yaş iken eğelim. Daha ana sınıfına gider gitmez, ilkokula başlar başlamaz “Okumaya geçecek, İngilizce öğrenecek, Matematik çözecek, namaz sürelerini ezberleyecek... bir bilgiyi şırınga edeceğimize ilk önce önceliğimiz davranış olmalıdır. Davranış düzelmeden bilgiye geçmeyelim. Çünkü bugün durmadan bilgi yükleyen eğitim anlayışı sadece canavar bir neslin yetişmesine ön ayak olabilir. 12/11/2016


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder